Bir anne reform yapar mı? Bal gibi de yapar!
Ben size Blogcu Anne’den bahsetmiş miydim?
Blogcu Anne, Elif, herhangi bir yardım almadan kendi başına baktığı ilk çocuğu anaokulundayken, boş zamanlarında blog yazmaya başlayan, sonrasında sırf blogla kalmayan, inandıklarını misyona çeviren bir anne. Bloğu dopdolu. Çocukları Deniz ve Derin’in kitaplığından, günlük tatlı karmaşalara kadar kendi hayatından kareler var.
Benim için Blogcu Anne‘yi diğer bloglardan ayıran, Elif’in inandığı konularda, yumruğunu masaya vurup “Durun bir dakika, bu iş böyle olmamalı,” diyen hali. Demekle kalmayıp harekete geçmesi ve Emzirme Reformu’nu başlatması. Buyurun, benden dinleyin Elif’i.
Elif’i ilk tanıdığımda bana, o güne kadar hiç duymadığım “hypnobirthing”den (telkinle doğum) bahsetmişti. Sadece ödlekliğimden dolayı normal doğumu seçmiş bir anne olarak, Elif’in doğum konusuna ne kadar hakim olduğuna ve konuya inancına hayran kalmıştım. Elif’in bloğunu, gün be gün takip etmeye başladım. Her sabah Blogcu Anne’de, keşke birileri şu konuda yazsa dediğim bir konuda, Elif kafa patlatıyor ve tüm annelere ve anne olacaklara dokunan yazılar yazıyordu. Sonrasında bir gün “Emzirme’nin Ahlaki Boyutu” diye bir yazı yazdı. Daha sonraları, Emzirme Reformu‘nun çıkış noktası olduğunu öğrendiğim bu yazı beni çok etkilemişti. Kızımın doğal emzirme günleri biteli çok zaman geçmiş olsa da, Elif bu sefer benim vakti zamanında çok canımı sıkan bir konuya değinmişti. Ben de, doğumdan sonra, yeni anneyi destekleyen bir ortam bulacağıma inanmadığım için, kurumsal iş hayatına dönememiş yüzlerce anneden biriydim. Çevremdekiler, “Aman bebeğin keyfine var,” diye dursun, benim içimde fırtınalar esiyordu. Bir yanım, evde kalmak öbür yanım çalışmak istiyordu. Etrafımda çalışan annelerin, süt izni için İstanbul trafiğinde koştur koştur eve git gel yaptığını görünce daha bir üzülüyordum. Dahası çalışan bir annenin, eğer çocuğuna da vakit ayırmak istiyorsa, iş yerinde otomatikman dezavantajlı duruma düştüğünü işverenler bile telaffuz ediyorlardı.
Bu felaket hikayelerini duymak içimi sıkıyordu. Zordu. İçinde değildim, ama bu düzeni de hiç beğenmiyordum. Kime konuyla ilgili yakınsam, “Sen mi değiştireceksin?” diyordu. Ben sistemi değiştirmeye yeltenmedim, ama Blogcu Anne yeltendi. Yeltenmekle kalmadı, tek başına bir reform başlattı. Tabii her şeyin olduğu gibi bu reformunda bir hikayesi var. Elif’i aksiyon almaya yönlendiren, bana de vakti zamanında dokunan “Emzirme’nin Ahlaki Boyutu” yazısına gelen sayısız yorum. Peki ne var, diyeceksiniz, “Emzirme’nin Ahlaki Boyutu”nda. Elif’in sözleriyle niye bu yazıya başladığı ise bloğunda aynen şöyle yazılmış: “Emzirmenin Ahlaki Boyutu diye bir yazı yazmıştım. Amacım, geçenlerde gazetelerde çıkan, Konya’da bir öğretmenin süt izninin kullanımı konusunda okul yönetimine açtığı davayı kazanmasını duyurmaya destek olmaktı. O yazıya gelen yorumlar ‘Süt İzni Reformu Başlatılmalı, Derhal!’ dedirtti. Ve sonrası geldi.”
Emzirme Reformu işte böyle başlıyor. Blogcu Anne’nin Çalışan Gebe‘yle beraber hazırladığı “Emzirme Reformu Manifestosu konuyu anlamanız için iyi bir çıkış noktası. Ama dahası da var. Elif’in hedefleri büyük. Emzirme işin başı. İsmi Emzirme Reformu ama asıl amaç kadının toplumda “anne” olarak hayat kalitesini arttırmak. Bir nevi şimdilerde herkesin ağzına sakız ettiği gibi “sosyal sorumluluk projesi”. Fakat bunlar Elif’in eskiden alışık olduğu bildik işler. Amerika’da 10 senelik sivil toplum örgütlerinde geçen başarılı bir kariyeri var. Anlayacağınız masaya sağlam oturuyor. Bir başına sesini her yere duyuruyor. Bu hafta Emzirme Haftası’nın başında 1 Ekim’de Cities‘de başlayan etkinliklerde Blogcu Anne Elif’i bulabilirsiniz. Bu reformu duyuruyor. Harika bir kadın. Gidin, tanışın, katılın, öğrenin derim. Gidemiyorsanız, bu reformu destekleyin. Ben, Elif’in bu enerjisiyle harika işler başaracağına inanıyorum. Ha unutmadan, bu enerjisini sanal dünyada bile hissediyorsununuz. Gidin, www.blogcuanne.com’a girin, haksız mıyım, siz söyleyin.