Çiğ beslenme ile ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek

Geçen hafta hazırladığımız ‘Çiğ beslenmenin bilmediğiniz 6 yararı‘ başlıklı yazının ardından bu kez de çiğ beslenmeyi yaşamınıza adapte etmeden önce bilmeniz gerekenleri açıklıyoruz. Bir beslenme biçimi olarak 1800’lerin sonlarında uygulanmaya başlayan çiğ beslenme kavramı Amerikalı bir doktor olan Maximilian Bircher-Benner’ın çiğ elma yemenin sarılığı iyileştirdiğini keşfetmesiyle başlamış. Bunun üzerine çiğ gıdaların insan sağlığına yararı hakkında sayısız çalışma yapılarak bugünlere gelinmiş.

Günümüzde tamamen çiğ beslenen kişi sayısı çok fazla olmasa da çiğ beslenmeyi günlük hayatına farklı oranlarda dahil eden bir sürü insan var. Toksin, yağ ve kalori miktarı düşük olan bu beslenme biçimine geçiş yapmadan önce aklınızda bulundurmanız gerekenler ise şöyle:

1. Sabırlı olun
Uzun yıllar boyunca pişirilmiş gıda tüketen bedeninizin yeni kararınıza alışması için ona biraz zaman tanımanız gerekir. Çiğ beslenme biçimine aniden geçiş yapmanız kabızlık, şişkinlik ve baş ağrısı gibi sonuçlar doğurabilir. Değişime günde bir öğünü ya da haftanın bir gününü çiğ beslenmeye ayırarak başlayabilirsiniz. Vücudunuz alıştıkça beslenmenizin ne kadarını çiğ yapacağınıza deneyerek karar verebilirsiniz.

2. Yeterince yediğinizden emin olun
Tükettiğiniz gıdaların içindeki vitamin ve mineralleri araştırın. Çiğ beslenmeye çalışırken aç kalmayın. Sebze ve meyvelerin yanında sert kabuklu yemiş ve tahıllardan da tüketin. Soğuk preslenmiş zeytinyağı ve çiğ hindistancevizi yağı kullanın. Haşhaş, chia çekirdeği, keten tohumu, avokado, hindistan cevizi ve badem vücudunuzun ihtiyaç duyduğu yağ ve proteinleri almak için yararlanabileceğiniz sağlıklı kaynaklardır. Sebze, meyve ve yeşil yapraklı taze gıdalara yüklenip diğer besin kaynaklarını ihmal etmeyin.

3. Şeker ve yağa dikkat edin
Ortalama bir insan günlük kalori alımının %25-30’unu yağlardan alır. Çiğ beslenmeye başladığınızda pişirme ritüelinden uzak duracağınızdan yağlardan da epey uzaklaşacaksınız fakat tükettiğiniz çiğ gıdalarda da yağ ve şeker bulunduğunu aklınızdan çıkarmayın. Yemiş ve çekirdeklerdeki yağ ile meyvedeki şeker, bu gıdalar fazla tüketildiğinde size yarardan çok zarar verir. Tükettiğiniz gıdaların miktarını kontrol altında tutun ve çeşitliliği elden bırakmamaya özen gösterin.

4. Vücudunuzu dinleyin
Konu beslenme olduğunda sizin için hangi besinlerin doğru olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Karar vermek için yapılacak en iyi şey vücudunuzu dinlemek. Bazı gıdalar hazımsızlık, şişkinlik ya da midenizde rahatsızlığa neden oluyorsa o gıdaları sınırlı olarak tüketin. Daha önceden tüketmediğiniz gıdalar yediğinizde vücudunuzun nasıl tepki verdiğini gözleyin. Sindirim problemleri sadece şişkinlik ve mide sorunları ile sizi rahatsız etmekle kalmaz; iyi sindiremediğiniz ürünleri tüketmek uzun vadede yetersiz besin emilmesine bağlı yorgunluk ve baş ağrısı ile sizi keyifsiz bir moda da sokabilir. Kendinize bunu yapmayın ve vücudunuza kulak verin. Unutmayın çiğ beslenmenin esas vurgusu kilo vermekte değil, sağlıklı olmakta.

5. Kendinizi zorlamayın
Tamamen çiğ beslenmeye geçmeyi takıntı haline getirmeyin. Pişmiş gıdaların da besin değeri olduğunu, onların da sağlığınız için yararlı olduğunu unutmayın. Çiğ beslenme hareketi sadece %100 pişirilmemiş gıda tüketimine dayanmıyor. 40 ila 45 dereceye kadar ısıtarak da besinlerinizi tüketebilirsiniz. Bunun yanında bazı gıdalardaki besinlerin pişirildiklerinde ortaya çıktığını unutmayın. Bunun en çarpıcı örneği domateste bolca bulunan bir kanserojen olan ve pişirilmeyle ortaya çıkan likopen. Yeni fikirlere ve bilgilere açık olun. Gıda ve beslenme hakkında bol bol okuyun ve algınızı yeni fikirlere açık tutun.