Doğada Öğreniyorum
Bir çocuk için en güzel okul aslında doğanın kendisi. Ama şehir yaşamında ebeveynler çocuklarına birazcık bile olsun ‘doğa’ya yaklaştıramamaktan muzdaripler. Bu soruna bir çözüm arayanlar için Gaye Amus’u takip etmelerini, hatta kendisinin 3-6 yaşa yönelik ebeveyn ve çocuklarla yapacağı orman macerasına katılmalarını tavsiye ediyoruz.
Uzun yıllar çocukların doğayla ilişkisini incelediniz. Doğada daha çok zaman geçiren çocuklara dair ne gibi gözlemleriniz oldu?
En çok gözlemlediğim şey, doğanın çocukların üzerindeki olumlu etkileri oldu. Bilişsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve ruhsal alanlarda gelişimlerini takip ederek bunu yaşadım. Örneğin, zamanlarının çoğunu dört duvar arasında geçiren çocuklara göre daha az hastalandıklarını, bağışıklık sistemlerinin zamanla güçlendiğini fark ettim. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğu söylenen çocukların oyunlarda nasıl odaklanabildiklerine, hareket etme ihtiyaçlarına kısıtlama getirmeden kendi ritimlerini bulup sakinleştiklerine pek çok kez şahit oldum. Düzenli bir şekilde, sıklıkla doğayla teması olan çocuklarda stres seviyesinin azaldığını, diğer çocuklarla birlikte yaşanan etkileşimle sosyal becerilerinin ve problem çözme yeteneklerinin geliştiğini gördüm. Çocuklar, kendilerini doğanın içinde adeta keşfediyor ve buluyorlar, çocuk olmanın hakkını veriyorlar.
Siz uzun yıllar Finlandiya’da kaldınız. Türk eğitim kurumlarıyla Finlandiya’yi karşılaştırdığınızda öne çıkan farklar nelerdir?
Evet, yaklaşık yedi seneyi aşkın bir süre Finlandiya’da yaşadım. Her iki ülkedeki eğitim kurumlarını karşılaştırırken hangi noktadan baktığımız çok önemli. 5,5 milyon nüfusu olan bir ülkenin sistemi ile yaklaşık 77,5 milyon nüfusu olan bir eğitim sistemini karşılaştırmayı çok doğru bulmuyorum, ancak yine de ilham alınabileceğine inanıyorum. Türkiye’de de emek veren öğretmenleri önemseyerek, her iki ülkede de benzerlikler olduğunu ve bu önemli noktayı paylaşmanın değerli olacağını düşünüyorum: Eğitim kurumlarının çehresini oluşturan, hem işini tutkuyla seven öğretmenler hem de gelişmeleri takip eden, takım ruhunu sağlayan müdürlerdir. Bunu hem Türkiye’de hem de Finlandiya’da görebiliyorsunuz. Bence temel fark, hizmet içi eğitimde. Özellikle okul öncesi eğitim kurumlarında “sürekli eğitim” yaklaşımı teşvik edilmekte ve öğretmenler bunun için desteklenmektedirler. Ayrıca nitelikli öğretmen yetiştirildiğine inanıldığı için denetleme gibi bir kavram bulunmamaktadır. Eğitimde öne çıkan bir başka fark da, hava koşullarına olan yaklaşımdır. Soğuk havalarda bile çocuklarla eğitmenler dışarı çıkabilmektedirler ve ebeveynler bunu doğal karşılamaktadırlar.
Özellikle çocukların doğada daha çok zaman geçirmelerini tavsiye ediyorsunuz. Ancak bugün büyük şehirlerde yaşayan anne ve babaların maalesef çoğunlukla böyle bir zamanı olmuyor onlara ne tavsiye edersiniz?
Zamanın olmaması aslında bir seçim. Bir alışveriş mağazasına gitmeyi de tercih edebilirsiniz, televizyon izlemeyi de veya mahalledeki meyve ağaçlarını keşfedecek bir yürüyüş yapmayı da. Ailelerin önceliğinin ne olduğu önemli, çünkü zaman istenirse yaratılır.
Çocuklu ailelere tavsiyeleriniz nelerdir?
Doğayla bağlarını koparmamalarını öneririm. Şehirdeki doğayı keşfedebilirler veya şehir dışına günübirlik geziler düzenleyebilirler. Kampa gidilebilir, bahçe ile uğraşılabilir, evde kompost yapılabilir veya bitki yetiştirilebilir. Bir de tabii ailelerin çocuklara olan yaklaşımları da önemli. Aileler haftasonu ormana veya koruya birlikte gittiklerinde şunu deneyebilirler: Çocuklarınız serbestçe oyun oynarlarken onları gözlemleyin, risk almalarına izin verin. Ağaca tırmansınlar, koşarken düşsünler, dikenlere takılsınlar çünkü bunlar onları güçlendirecek deneyimler. En önemlisi de hava şartları ne olursa olsun, her gün açık havada bulunmalarına fırsat vermeye çalışın. Yağmur da, kar da yağsa o gün için kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: Bugün çocuğum dışarı çıkıp oyun oynadı mı, açık havada 1-2 saat bulundu mu?
Sizin zaman zaman eğitimlerin gerçekleşiyor yetişkinler için. Bunları nereden takip edebilir ebeveynler ve eğitmenler?
Özellikle okul öncesi öğretmenleri için seminerler ve kurslar düzenlemekteyim. Eğitimlerin bilgisine buradan ulaşılabilir. Öğretmenlere olduğu kadar ailelere de seminerler ve etkinlikler sunmaktayım. Amaç, ailelerin ve eğitmenlerin daha çok doğada vakit geçirmelerini sağlamak ve kötü havanın aslında olmadığı düşüncesini yaymaktır. Yakın zamanda 3-6 yaş arası çocuklar ve ebeveynleri için “Orman Oyun Yuvamız” ve “Orman Macerası” gerçekleşecek. Doğada Öğreniyorum’un Facebook sayfasından etkinliklerin ve eğitimlerin bilgisi takip edilebilir.
Gaye Amus kimdir?
Erken çocukluk eğitimi uzmanı, çevre eğitmeni, danışman Gaye Amus, 1978 Kuveyt doğumludur. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği üzerine tamamladıktan sonra, İngilizce Öğretmenliği formasyonu almıştır. İngilizce öğretmeni olarak özel bir anaokulunda çalıştığı 3 yıl boyunca, alternatif eğitime olan ilgisi nedeniyle Almanya, Avusturya, Italya, Danimarka ve Finlandiya’daki Reggio Emilia, Waldorf, Montessori ve orman anaokullarına ziyarette bulunmuş ve orada gözlemler yapmıştır.
2007 yılında orman anaokulları ile ilgili deneyim kazanmak amacıyla Finlandiya’ya gitmiştir. Helsinki’de 1 yıl orman anaokulunda çalıştıktan sonra Reggio Emilia yaklaşımından etkilenmiş bir anaokulunda 1 yıl bulunmuştur. Finlandiya’da okul öncesi üzerine eğitimini tamamlayan Gaye, Environmental School of Finland -Finlandiya Çevre Okulunun ilk çevre eğitmenlerinden biri olarak da mezun olmuştur. Doğada ve açık alanda eğitim üzerine çeşitli kurslara ve eğitimlere katılmış, yurtdışında konferans ve seminerler vermiştir.
Helsinki’de ekolojik temeller üzerine kurulmuş bir devlet anaokulunda 5 yıllık çalışma süresi boyunca yer yer hizmet içi eğitimleri vermiştir. Okul öncesinde doğada eğitim üzerine Türkçe, İngilizce ve Fince olarak seminer ve atölye çalışmaları düzenlemektedir, eğitim konusunda danışmanlık yapmaktadır.
Daha fazla bilgi için: https://www.facebook.