Ekmek atıklarından plastik hammadde üretimine: Plastic Move

İki genç kadın girişimci, Büşra Köksal ve Merve Arıkan ile biyoteknoloji girişimi Plastic Move’u konuştuk.

1-Plastic Move’un hikayesi nedir?

Plastic Move’un hikayesi lise yıllarıma uzanıyor. O zamanlar danışman hocalarımla malzeme üzerine çalışırken kendim bir alan seçip ona yoğunlaşmak istedim. Bu alanın da çevreye faydalı ve hayatımıza dokunan bir alan olmasını istedim. Plastik kirliliğini araştırma serüvenimin sonunda biyoplastik kavramıyla tanıştım ve çok etkilendim. Sonrasında biyoplastiklerin olumsuz bazı özellikleri ilgimi çekti. Gıdadan üretilmesi, bunun için tarım yapılması ve ortaya çıkan ürünün sanayide çok tercih edilmemesi gibi durumlar bende soru işaretlerine yol açtı. Başka bir yolu olabileceğini düşündüm ve biyoplastik üretimi için gıdadan elde edilen nişastayı bir atıktan elde edemez miyiz sorusu ile Plastic Move doğdu. Nişastayı araştırdığımda unlu mamüller karşıma çıkınca Türkiye’de çokça bulunan atık ekmeklerden bu biyoplastiğin üretilebileceğini düşündüm ve literatür araştırmalarına başladım. Deney proseslerini ve formülü çıkarmam yaklaşık 2 yılımı aldı. Daha sonrasında Hamdi Ulukaya Girişimi ile New York’a giderek girişimcilik eğitimi almaya hak kazandım. Orada aldığım donanımlı eğitim ile Türkiye’ye dönünce bunu akademiye yönelik bir çalışma yerine sanayiye yönelik yüksek teknoloji bir ürün olması için kolları sıvadım.

Arka taraftan girişimcilik programları ile deneyler beraber yürürken ekip kurmaya çalışıyorduk. Merve ile yollarımız orada kesişti. Ekibimize iş geliştirme sorumlusu olarak katılsa da çok kısa bir süre içerisinde Plastic Move’u çok geliştirdi ve kurucu ortak olarak hayalime dahil oldu. Merve ile deneyler bittikten sonra sanayiye uyarlama süreçlerini de başarıyla geçtikten sonra bir ürün üretmek istedik ve Evyap-Sarten iş birliğini gerçekleştirerek bu uzun yolculuğumuzun ilk somut adımlarını attık.

2-Dünyanın en büyük sektörlerinden biri olan petrokimya sektörünü değiştirmeye başladınız. Plastik sektörü sizin bu çözümlerinize nasıl yaklaştı?

BUNU DA OKU:  Plastik yiyoruz!

Ürünümüzü sanayiye uyarlamadan önce müşterilerimiz ve sektörümüz hakkında çok bilgimiz yoktu. Gelecek regülasyonları ve inovasyonumuzu uzun uzun anlatmak ve ikna etmek için çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorduk. Fakat çalışmaya başladığımız ve Türkiye’nin en büyük ambalaj üreticileri olan firmalar zaten bu regülasyonların oldukça farkındaydı ve böyle bir çözüm arıyorlardı. Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olmasa da AB’ye ihracat yapan her firma Yeşil Mutabakat beraberinde gelecek, hatta gelmeye başlayan, belli başlı karbon vergileri ile karşı karşıya. İhracata ciddi katkısı olan ambalaj sanayii de bu bakımdan geri dönüşüm ve ileri dönüşüm teknolojilerini üretimlerine adapte etmek için bizim gibi firmalarla işbirliklerine çok açıklar.

3-Bir girişimci veya girişim olarak ne gibi sorunlarla karşı karşıya kaldınız ve bunları nasıl aştınız?

Plastic Move bir bilim projesinden doğdu ve Türkiye’de bilim yapmak pek de kolay bir şey değil. Okulların ve üniversitelerin yeterli imkanlara sahip olmadığını ve olsalar dahi öğrencilere, yeni fikirlere bu olanağı sunmadıklarını deneyimledik. Bunun yanında senelerce bu teknolojiyi geliştirirken finansman yaratmak oldukça zordu. Daha fazla desteğin ve teşviğin olması gerektiğini düşünüyoruz. Biz tüm sorunları pes etmeyerek ve plastik sektörünün de dönüşmesi gerektiğine inanan vizyoner firmaları işimize dahil ederek çözdük. Biz işimize inandıkça insanlar da bize inandı ve bu hayale ortak oldu.

4-Bir girişim olarak Türkiye’de ekosistem ve yeşil inovasyon için ne gibi destekler var?

Biz devlet desteği olarak sadece Tubitak BİGG desteği aldık. Onun dışında kitlesel fonlama ve bize ve ürünümüze inanan potansiyel müşterilerimizin desteğini arkamıza alarak hızlı ilerleme kaydettik. Çalıştığımız alana ilgi gün geçtikçe artıyor ve bu alandaki desteklerin de arttığını görüyoruz. Fakat bunlar genellikle fikir aşamasını desteklemek adına düzenlenen programlar ve yarışmalar. Çok fazla sayıda yeşil girişim olmadığından hızlanmaya yönelik finansman desteği sağlayan fonların hala yeterince olmadığını görüyoruz.

BUNU DA OKU:  Amsterdam'daki bu bisiklet yolu plastik bardaklar ve şişe kapakları kullanılarak yapıldı

5-Size ne ümit veriyor?

Bu alanda artan farkındalık bize ümit veriyor. İnsanlar iklim krizinin ve gündelik hayatımızdaki somut olumsuz etkilerini birebir yaşadıkları son birkaç yıl sayesinde artık dünyanın evrilmekte olduğu durumun daha bilincindeler. Yeni nesil bu konuda çok duyarlı ve değişime öncülük ediyor. Bu kirliliği yaratan sorumlular artık daha temiz üretim teknolojilerine yatırım yapmak zorunda kalıyorlar. Değişimin hızını ve şiddetini arttırmak için çabalıyor, güzel yarınlara inanıyoruz. Umutsuzluk kayıtsızlığı da beraberinde getiriyor, o yüzden umudu diri tutmak kolektif anlamda bir değişimin meydana gelmesi için önemli diye düşünüyoruz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji
Atmosferdeki karbondioksit oranı rekor kırdı: Sanayi öncesi dönemden yüzde 50 daha fazla

Geçtiğimiz günlerde biliminsanları tarafından yapılan açıklamada, mayıs ayında atmosferdeki karbondioksit miktarının rekor kırdığı ve aralıksız tırmanışını sürdürdüğü belirtildi. Açıklamaya göre

Kapat