Etiketleri okuyorsunuz, değil mi?

Sanırım ben pazarlama şirketlerinin en sevdiği müşteri grubundayım. Nerede yeni bir ürün lansmanı görsem hemen merak eder, öğrenmek isterim. Ancak gelin görün ki, bir o kadar da zor bir müşteriyim.

Hele söz konusu olan gıdaysa, kılı kırk yararım. Ne varmış içinde, diye karşımdakini soru yağmuruna tutarım. İşte geçenlerde ismi lazım değil bir markette dolaşırken, piyasaya yeni sunulan “%100 doğal, aromalı soda” standına rast geldim. Stanttaki genç kadın hemen bana bu yeni sodayı tattırmak istedi. Ben de “Nasıl %100 doğal?” diye sorular sormaya başladım. İlk sorum, “Maden suyu mu yoksa karbondioksit ve sudan oluşan soda mı?” oldu. Tanıtım yapan kadın, ürünün üzerindeki %100 doğal etiketini gösterip “Maden suyu,” dedi. Peki dedim, “İçinde doğal aroma varsa, şeker yok mu?” “Yok,” dedi. Buna da, peki, dedim ve şişeyi rica ettim. Etiketi okumaya başladım.

Person Reading Nutrition Label on Packaged Food

Sırasıyla yazmışlar; su, karbondioksit, şeker, vs. “Bakın ürün doğal değilmiş,” dedim. Genç kadın da “Ama bakın, üzerine ‘%100 Doğal’ etiketi koymuşlar,” dedi. İşi bu ürünü tanıtmak olduğu için, kendisini bu konuda hırpalamak istemedim. Fakat tabii, görüşlerimi bildirmeden de edemedim. Hemen arkasından, “Etiketleri acaba ne kadar okuyoruz?” sorusu aklıma geldi.

2010 yılında Fikir Sahibi Damaklar‘a ilk katıldığımda, Etiket Hafiyesi Kampanyası‘nda yer almıştım. Kanımca harika bir kampanyaydı. Etiketi okuyun, gıdanızı tanıyın bilincini aşılamayı hedefliyordu. Şimdi soruyorum hepimize: Etiketleri doğru okuyor muyuz? Dünya Beslenme Derneği için Carlos Monteiro‘nun hazırladığı yazıda, “Gıda etiketlemesi tüketiciyi korumak ve bilgilendirmek içindir. Ancak bütün etiketlemeler bir nevi reklam yapıyorlar. Taze gıdalara hiçbir zaman etiket konmaz. Eğer etiket varsa, bir şeyleri saklıyorlardır,” demiş. Gerçekten de üzerinde %100 doğal etiketi gördüğümüz sayısız ürünün etiketini okuyunca karşımıza çıkanları düşündüm de, o kadar haklı ki.

BUNU DA OKU:  Bir t-shirtün çevreye etkileri

Geçen gün, kızımla alışveriş yaparken, tutturdu “Ben zeytin ezmesi istiyorum,” diye. Bilinen birkaç markanın etiketini okudum, içinde E200 gibi katkı maddeleri, soya lesitini ve daha ne ararsanız var. Göz göre göre, içinde bunlar varken, üzerinde’ %100 doğal’ etiketli bu ürünü nasıl alabilirim? Özetle, bilhassa gıdanızı alırken kılı kırk yarın, etiketini okuyun, sorgulayın.

Hamiş: Hatırlarsanız 26 Eylül’den itibaren GDO’lu gıdalara etiket konacaktı. O konuyu da başka bir gün yazacağım.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Beslenme, Çocuk ve Bebek, Gıda, Gıda Gündemi, Yeme İçme
“Sevimli Hayvanlar” iklim değişikliğini anlatıyor

Bu filmi kaçırmayın.

Kapat