!f seçkimiz: Çevreye dokunan 7 film

Her yıl 80.000 izleyiciyi dünyanın dört bir tarafından bağımsız filmlerle buluşturan !f bu yıl 14. kez gerçekleşiyor. 10 gün boyunca (12-22 Şubat) şehri saracak festivalin canlılara, doğaya ve çevreye dokunan yedi filmini seçtik. Bilet satışları 30 Ocak’ta başlıyor.

  1. The Yes Men Are Revolting / Yes Men İsyanda

ABD – 2014 – 90′ – Renkli – DCP – İngilizce

yes-men

Esprili ve yaratıcı eylemciler The Yes Men şirketleri ve hükümetleri küresel iklim değişikliği konusunda uyandırmaya niyetlenirken aktivist olmanın bedelini de sorgulamak zorunda kalıyor.

Evet, yeniden karşımızdalar. The Yes Men olarak bilinen ikili Andy Bichlbaum ve Mike Bonanno (gerçek isimleri değil) küresel sorunları gündeme taşımak için geliştirdikleri ilginç ve komik yöntemlerle tanınıyor. Yaratıcı ikili sık sık büyük şirketleri, hükümetleri ve uluslararası kuruluşları komik duruma düşüren eylemler gerçekleştiriyor. Bu serideki üçüncü film olan Yes Men İsyanda ikilinin son beş yılına eşlik ediyor. Zira artık genç sayılamayacak iki arkadaş, bir yandan hukuksal ve finansal zorluklarla uğraşırken diğer yandan öğretim görevlisi olarak çalışmak durumunda. Mike’ın ailesi, Andy’nin ise ilk defa hayatını beraber geçirmeyi düşünebileceği bir sevgilisi var. Her zamanki gibi dudak uçurtan yaratıcı eylemlerin (örneğin, filmin açılış sahnesinde iklim değişikliğine dikkat çekmek üzere tasarlanmış, şişme ‘hayatta kalma’ kıyafeti giyen onlarca insan New York nehrine dalıyor) yanı sıra can alıcı sorular da var. Yönetmen hakkında

Laura Nix bugüne kadar, uzun metrajlı The Politics of Fur (2002) filminin ve The Light in Her Eyes (2011) belgeselinin yönetmenliğini yaptı. The Yes Men, Andy Bichlbaum and Mike Bonanno, yönetmenliğini Sarah Price, Chris Smith, Dan Ollman’ın yaptığı Evet Efendim (2003) ile tanındı. Yes Men Dünyayı Kurtarıyor’dan (2009) sonra Yes Men İsyanda (2014) ikilinin birlikte çektikleri ikinci film.

  1. Tarlabaşı And Me / Tarlabaşı Ve Ben

Fransa, İtalya – 2014 – 70′ – Renkli – DCP – Türkçe

Bir kağıt toplayıcının hikayesi eşliğinde Tarlabaşı’na erken bir veda.

Ülkesinden, şehrinden, semtinden, ailesinden, düzenden firar edenlerin saklanmak, sığınmak için geldiği, hayatta yırtmaya çalışanların evi Tarlabaşı. Akbil kulübesinde çalışan Nijeryalı adamın, Bingöl depremzedesinin, torbacıların, transların, Romanların, Kürtlerin, Pakistanlıların kalesi Tarlabaşı. ‘Öteki’ olanın şehrin ortasındaki kurtarılmış bölgesi Tarlabaşı. Adana’da cezaevinde yattıktan sonra kaçıp İstanbul’a geldiğinden, geçmişinde varlıklı olduğundan ve elli yaşından sonra kağıt toplayıcı olarak sıfırdan bir hayat kurduğundan başka hakkında pek de bir şey bilmediğimiz Mustafa’nın sığınağı Tarlabaşı. Değişim programıyla Türkiye’ye gelmiş biri İtalyan diğeri Fransız iki üniversite öğrencisini büyüleyen ve bu filmi yaptırtan sihirli bir yer Tarlabaşı. Kentsel dönüşümün, boynuna yağlı halatı geçirdiği, tarihin izlerini taşıyan değerli bir semt Tarlabaşı. Bu belgesel, Eşkıya’nın Baran’ını anımsatan Mustafa’nın çarpıcı hayat mücadelesi eşliğinde Tarlabaşı’nın ardından erken bir el sallayış.

BUNU DA OKU:  Sıra Anadolu Grup'ta

Yönetmen hakkında

Fotoğrafçı, araştırmacı ve yönetmen Marianna Francese Paris’te yaşayıp çalışıyor. 1990 doğumlu Jaad Gaillet Paris ve dünyanın gerikalanı arasında yaşayıp çalışıyor. Tarlabaşıve Ben (2014), ikilinin birlikte ilk uzun metrajlı filmi.

  1. The Vanquishing Of The Witch Baba Yaga / Büyücü Baba Yaga’nın Yok Oluşu

Macaristan, Polonya, Romanya, Rusya, Ukrayna, ABD – 2014 – 74′ – Renkli – DCP – Lehçe, Rusça

Uygarlık, ilerleme, folklor ve ortak bellek üzerine kışkırtıcı ve olağanüstü bir belgesel.

Slav masalı Baba Yaga büyülü bir ormanda, tavuk ayakları üzerine inşa edilmiş bir kulübede yaşayan bir cadı hakkındadır. Jessica Oreck’in büyüleyici filmi, bu çok bilinen masaldan hareket ederek bizi doğa ve savaşın insanla olan ilişkisine dair, Theodor W. Adorno’dan Nobel ödüllü Czesław Miłosz’a uzanan referanslarıyla muazzam bir yolculuğa davet ediyor. Klasik belgesel teknikleriyle animasyonu birleştiren ve kişisel anılarla örülü film, şiirselliğiyle kendine hayran bırakıyor. Sadece Doğu Avrupa hakkında gibi gözükse de, özünde insanın doğayla olan ilişkisini mercek altına alıyor ve insanın içindeki el değmemişliği keşfetmeye çalışıyor. Masalların, güncel mitolojilerin ve kişisel hikayelerin peşinde, insanoğlunun ekmek kırıntılarını takip eden Büyücü Baba Yaga’nın Yok Oluşu Doğu Avrupa’nın mitik ormanlarına doğru yol alırken arkasında kanlı ve bilinmeyen bir tarih bırakmış insanın doğadaki yerini bulmaya çalışıyor. Yönetmen hakkında

Amerikalı yönetmen Jessica Oreck’in ilk filmi Beetle Queen Conquers Tokyo (2009), CineVegas International Film Festival’de Best Artistic Vision ödülü kazandı. Büyücü Baba Yaga’nın Yok Oluşu(2014) yönetmenin son filmi.

  1. Tomorrow We Disappear / Yarın Yok Olacağız

ABD, Hindistan – 2014 – 84′ – Renkli – DCP – Hintçe

Keşke dünyayı biraz durdurabilsek…

Toprak, tezek, ter ve aşkla yapılmış evler… Evlerin aralarından akan kirli su dereleri, donsuz koşturup duran çocuklar, açık ateş üstünde yemek yapan kadınlar, her fırsatta haşiş tüttüren adamlar ve her köşeden fışkıran sanat… Kathputli Kolonisi’ne hoş geldiniz! Delhi’de üç binden fazla sanatçıya, sihirbaza, akrobata, kuklacıya ve onların ailelerine ev sahipliği yapan büyüleyici varoşlara… Aralarında, dünyanın dört bir yanında geleneksel Hint sanatını temsil edenler de var, ulusal ödüllerle onurlandırılmış olanlar da. Ancak hiçbiri yaşadıkları gecekondularda sevgi ve sanatla beslenmeyi dünya nimetlerine tercih edebilecek gibi değil. Ama ‘ilerleme’ denen bir şey var. Bu da yaşadıkları toprakların gökdelen inşaatı için müteahhitlere satılması anlamına geliyor. Yoksulluğun ne olduğunu tekrar tanımlayan insanların bu ilham verici hikayesi, bir an için bile olsa nerde hata yapmış olabileceğimizi gösteriyor. Yönetmen hakkında

BUNU DA OKU:  Toplu taşımada bir devrim: Elektrikli otobüs şehri Shenzhen'le tanışın

Jimmy Goldblum, tüm zamanların en iyi transmedia projelerinden biri sayılan The Institute for Human Continuity (2012)’ı yazdı, çekti ve yapımcılığını üstlendi. Adam Weber, New York ve Los Angeles’ta bir çok büyük film şirketi ve televizyon için kurgucu, yönetmen ve yazar olarak çalıştı. Weber, Michel Gondry’nin Uzun Boylu Adam Mutlu Mu?: Noam Chomsky ile Canlandırma Bir Sohbet (2013, !f 2014) filminin kurgusunu yaptı .

  1. Der Imker / Arı Yetiştiricisi

İsviçre – 2013 – 107′ – Renkli – DCP – Kürtçe, Almanca

Bir arı yetiştiricisinin dokunaklı hikayesi.

İbrahim Gezer, Türk-Kürt savaşının yarattığı çalkantıyla birlikte sahip olduğu her şeyi kaybetmiştir: karısı, çocukları, yaşadığı topraklar ve yaşamının büyük bir kısmını oluşturmuş 500’ün üzerindeki arı kovanı etrafından bir çırpıda uçup gitmiştir. Mano Khalil, bu incelikli belgeselinde bizi İbrahim’in dokunaklı ve oldukça güncel yolculuğuyla baş başa bırakıyor. Arılara olan sevgisi ve insanlığa dair sarsılmaz inancıyla yapayalnız bir şekilde göç yollarına düşen İbrahim, kendisini İsviçre’de bir göçmen olarak bulur. Her şeye rağmen arılara ve yaşama olan tutkusuyla ayakta kalmaya çalışan İbrahim’in insancıl hikayesi, akıldan çıkmayan bu belgeselle ölümsüzleşiyor. Yönetmen hakkında

1964’te Suriye Kürdistan’ında doğdu. 1981-86 yılları arasında Şam Üniversitesi’nde Tarih ve Hukuk eğitimi alan Khalil, 1987-94 yılları arasında da Bratislava Film Akademisi’nde yönetmenlik okudu. 1995 yılına kadar Çek ve Slovak televizyonları için serbest zamanlı işler yaptı. Yönetmen ve yapımcı olarak çalışmakta olan Khalil 2012 yılında yapım şirketi Frame Film’i kurdu.

  1. Hayat Var! Yırca, Validebağ

Türkiye – 2014 – 80′ – Renkli – Dijital – Türkçe

ÖLMEZ AĞAÇ: YIRCA DİRENİŞİ (Yönetmen: Kâzım Kızıl)

VALİDEBAĞ DİRENİŞİ (Yönetmen: Hakan Tosun)

23423423(16)

Dünyanın her yerinde, yeşilin peşinde, özgür yaşam alanları için direnen, hayatın gücü için ilham veren insanlar var. Ölmez Ağaç: Yırca Direnişi Belgeseli’nde Soma Yırca’nın köylüleri bir yandan zeytin ağaçları için direnirken, diğer yandan doğayla iç içe yaşamanın getirdiği sade bir bilme haline, bir sevme haline davet ediyorlar bizi. Validebağ Direnişi ise biz İstanbul’un Anadolu yakasından, Üsküdar Belediyesi’nin 354.000 m² alan içindeki Validebağ korusunun hemen sınırında, yeşil alan olarak ayrılmış küçük bir toprak parçasına dinî bir tesis inşa etme kararından sonraki direniş günlerinden sesleniyor. Çadırlarda ve sokakta bilfiil 35 gün süren bir direniş. Kadınlar en önde. Unutulmasın diye, ilham olsun diye. Yönetmen hakkında

BUNU DA OKU:  !f ² 'de görüşelim!

Hakan Tosun, Büyük Anadolu Yürüyüşü (2011) ve Dönüşüm (2013) gibi belgeselleriyle tanınıyor. Validebağ Direnişi (2014) Tosun’un son belgeseli. Fotoğraf ve video aktivisti Kâzım Kızıl, KameraSokak üyesi. Ölmez Ağaç: Yırca Direnişi (2014) Kızıl’ın son belgeseli.

  1. Risttuules / Rüzgarların Arasında

Estonya – 2014 – 87′ – Siyah Beyaz – DCP – Estonian

İnsanlık tarihine böyle bakabilseydik, burası farklı bir yer olurdu.

Rüzgarların Arasında bugüne kadar zorunlu göç hakkında yapılmış en şiirsel film olabilir. 1941 Haziran’ında Baltık ülkelerinde evlerinden zorla çıkarılarak Sibirya’ya trenlere bindirilen, on yıllarca açlığa, soğuğa, zor çalışma koşullarına ve ölüme göğüs germek durumunda kalan yüz binleri anmak için yazılmış bir şiir gibi. Gerçek bir hikayeden esinlenen senaryo, Erna ve kızının hikayesini siyah-beyaz yaşayan tablolar, Erna’nın mektuplarını okuyan üst ses ve fısıltıları ortam sesleriyle karıştıran bir ses tasarımı ile usulca aktarırken, izleyiciyi trajediyle daha önce girmediği bir ilişkiye sokuyor ve kalbine işliyor. Karanlık, çok karanlık bir dönemde, zamanın donduğu anlarda, hafızanın paramparça edebilen hallerinde, bir rüya ya da bir kabus olarak yaşamın bilgisinde ve insanın dayanma gücünün ucu açık sınırlarında bir yolculuk bu. İnsanlık tarihini böyle görebilseydik, burası farklı bir yer olurdu. Yönetmen hakkında

1987’de Estonya’da doğan Martti Helde, projeleriyle çeşitli yarışmalar ve burslar kazandı. Pek çok televizyon reklamı yönetti. Rüzgarların Arasında (2014) yönetmenin ilk filmi ve prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı.

Seans ve bilet bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Etkinlikler, Gündem, Hayat, Kent, Sanat ve Tasarım
Boğaziçi Üniversitesi’nde e-atık hareketi: BounToGreen

Students Go Green yarışmamızın kazanan ekiplerinden BounToGreen ve kampüslerindeki elektronik atık alanında yarattıkları sürdürülebilir değişime bir göz atın.

Kapat