Festivalin yeme-içme durakları

Mart ortası gelip de Film Festivali programı açıklandı mı bana bir haller geliyor. “Telaş başlıyor yine” diyorum.

İlk aşama: Kitapçığı satın al, gitmek istediğin filmleri fosforlu kalemle işaretle, liste hazırla.

İkinci aşama: Trailer’ları tek tek izle IMDB’de tıklama rekorları kır ve filmlerin bir kısmını eleyerek ikinci listeni hazırla (ilk elemeyi çok fazla film geçiyor, hepsine gitmek mümkün değil).

Üçüncü aşama: Arkadaşlardan gelen film listeleri ve yorumuna güvendiğin internet sitelerini incele, gözünden kaçanları da listene ekle.

Son aşama: Bilet satışının başladığı sabah gişe önünde tanıdıklarla sohbet ederek sıra bekleyip metrelerce sinema biletiyle eve dönmek.

Geçtiğimiz hafta, festivalin meşakkatli hazırlık kısmını atlattım; sıra önümüzdeki iki haftanın keyfini sürmeye, o salon senin bu salon benim gezmeye ve film aralarında da sinema kapılarında karşılaşılan tanıdıklarla sohbet etmeye geldi.

Peki ne yapacağız film aralarında? Her film çıkışı kendimizi Starbucks’a atacak kadar sıkıcı değiliz çok şükür. Henüz İstanbul’a yeni ayak bastığım günlerden bu zamana kadar festivallerde beni yalnız bırakmayan ve beni onlarca yeni mekanla tanıştıran arkadaşlarımın ışığında; film aralarında ya da film çıkışında uğrayıp tadına bakmak isteyeceğiniz birkaç sağlıklı öneriyi aşağıya sıralıyorum.

Benim için festival demek Beyoğlu demektir ama tabii festivalin keyfi Nişantaşı ve Kadıköy‘de de yaşanıyor, oralardan da hayranı olduğum birkaç kafeyi listeme ekliyorum. Amaç festival koşuşturmacasında hızlı tüketilen, çoğu sağlıksız olan gıdalardan kaçınmak, hiç de uzağımızda olmayan sağlıklı seçeneklerin peşinden gitmek.

Kaçırdığım neler var? Önerilerinizi bekliyorum.

fest1

Beyoğlu

  • İki film arasında gitmeye kalkarsanız yetişemezsiniz ama güzel bir filmin ardından Helvetia‘nın muhteşem ev yemeklerinden karışık bir tabak yaptırıp Sofyalı Sokak‘a taşan masalarında film üzerine konuşmak festival klasiğidir.
  • Galatasaray Lisesi’nin solundaki sokağın kıvrımlarını akip ederek Baja‘yı bulun. Baja’nın taptaze meyvelerden yaptığı smoothie’ler ve eğer biraz daha fazla zamanınız varsa meşhur margaritası kesinlikle kaçmaz.
  • Cihangir’e kadar gitmişken Cuppa‘nın ıspanaklı krepini ya da Kahve 6‘nın taptaze sebze yemeklerini de deneyebilirsiniz.
  • İtalyan mutfağı sevenlere, Bahadır Cihan’ın yıllarca İtalya’da mutfak eğitimi aldıktan sonra açtığı Toscana‘yı rahatlıkla tavsiye edebilirim.
  • Fazla uzaklaşmak istemeyenler için Mephisto Cafe ve Aksanat‘ın en üst katındaki kafesi rahatça sohbet edebileceğiniz, kitap okuyabileceğiniz mekanlar.
  • Ara Güler’in fotoğraflarıyla çevrili Ara Cafe‘de kahve molası verirseniz çevrenizdeki hemen her masadan gelen film yorumlarına kulak misafiri olabilirsiniz.
  • Ben pek hoşlanmasam da Türk kahvesi meraklısı sinemaseverler yine Kuledibi’ndeki Ceneviz Cafe‘de buluşacaktır.
  • Asmalımescit Sokak’ta, Montreal Cafe‘yi geçince göreceğiniz bakkalın tam karşısındaki apartmanın en üst katına hiç çıktınız mı? Tabelasız Tavanarası, güveçte sebzeleri, Ege usulü zeytinyağlılar ve yine güveçte et yemekleriyle bir festival gününü noktalamak için çok hoş bir tercih.
  • Yılların eskitemediği vejateryen restoran Parsifal ve Falafel House da sıcak ortam ve lezzetli yemekler sunan seçenekler.
BUNU DA OKU:  İngiltere 450 km'lik unutulmuş bisiklet yollarını yeniden canlandırıyor

fest2

Nişantaşı

  • Festival zamanı olsun, olmasın Nişantaşı’nın favori durağı Kantin‘dir. Mekana özel çay ve kıtır film aralarına eşsiz eşlikçidir.
  • Delicatessen‘in armut ve buzlu beyaz şarabı, tapasları ve ‘back to basics’ mantığıyla hazırlanan onlarca alışılmadık seçeneği rahat bir ortamda bir araya getiriyor.
  • Zamane Kahvesi ise kahve ve çay molaları için yeni bir nefes.

fest3

Kadıköy

  • Geçtiğimiz yıl Kadife Sokak’ta hizmet vermeye başlayan Coffee O’Clock‘ta onlarca çay ve kahve arasından seçim yapmakta oldukça zorlanacaksınız. Ev yapımı çeşit çeşit tatlı ve yemek seçenekleri de cabası.
  • Moda’da sokak arasında tüm gün sohbet edip sessizlipin tadını çıkarabileceğiniz bir başka mekan ise Bant editörü Ekin Sanaç’ın sevimli kafesi Kutu Kafe. Denenmesi gereken lezzetler: vejateryen burger, falafel ve acuka soslu Kutu tost.
  • Kırıntı‘nın Moda’daki ilk şubesi hem çalışanlarıyla hem de menüsüyle oldukça cazip.
  • Yine geçen yıl hizmet vermeye başlayan Cafe Hausbrandt‘in kahvelerini de müptelaları öve öve bitiremiyorlar.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Gıda Gündemi, Hayat, Sanat ve Tasarım
Yaz bahçesine hazırlık

Baharın keyfini bahçede yaşamak için öneriler.

Kapat