Fransa’nın çatıları yeşilleniyor

Akıbetinin henüz ne olacağını bilemediğimiz, Ihlamur Kasrı ve Emirgan Korusu’nun yanında, kaybedilen ya da emek emek kurtulan Belgrad Ormanı şüphesiz İstanbul’un insana fayda sağlayan en kıymetli kaynağı. Etrafımızda daha mahvedilcek elle sayılır bir kaç yer daha kalmışken, bazı ülkeler elindeki bu kıymetleri korumakla kalmayıp, betona rağmen doğanın uzantısını şehre getirmeye çalışıyor.

Geçtiğimiz Mart ayında Fransız parlamentosundan geçen ‘yeşil çatı’ yasası yukarıdaki duruma örnek olabilecek nitelikte. Fransız çevre aktivistlerinin bütün binaların çatılarının yeşil ile kaplı olmasını talep ettikten sonra, devlet adamları bu talebin özellikle bazı şirketlerce ‘aşırı’ bulunacağını öne sürmüştü. İlerleyen süreç sonucunda, aktivistler ve işletmeciler arasında orta yolu bulmaya çalışan yeni yasa, gelecekte inşaası bitecek olan binaların eko-çatı yada solar panellerine sahip olmasını zorunlu hale getiriyor.

Bu bugün Türkiye’de de yapılamaz mıydı? Pratikte evet, fakat, Türkiye’de güneş enerjisi için sınırlı politikalar derleniyor olduğundan maalesef uygulanabilir değil. Hem alım garantisi, hem de ‘nükleere hücum’un getirdiği, 2025’te ulaşılması planlanan 3 GW değerindeki fotovoltaik sistem hedefi, belki bu durum biraz açıklayabilir.

Elektriğinin %75’ini nükleer enerjiden elde eden Fransa için bu adım oldukça umutlandırıcı. Yenilenebilir enerjide İtalya, İspanya ve Almanya ile yarışmaya yavaş yavaş yanaşan Fransa, bu hareketle bazı gazetecelere göre, bu sene Aralık ayında ev sahipliğini üstleneceği İklim Değişikliği Zirvesi’nde sergileyebileceği hünerlerini sıralıyor. Şimdiki rakamlara göre, Almanya 40 GW değerinde fotovoltaik enerji sistemine sahipken, Fransa 5 GW’lık sistemi ile yalnızca %1’lik enerji ishtiyacını yenilenebilir enerjiden karşılayabilecek kapasitede. Enerji politikasında değişimin sinyallerini giderek belirginleştiren Fıransa aynı zamanda 2025’e kadar elektrikteki nükleer enerjiye bağımlılığını %50 oranına düşürmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz sene Almanya’nın nükleer enerjiye bağımlılığını azalttığı gibi, Fransa’daki bu durum da Avrupa’da nükleer enerjiye olan desteğin azalmasının bir örneği.

Izlanda

Fransa yeşil çatılar ile ne kazanacak?
Yeşil çatılar, çalılar, ağaçlar ve çatılarda yetiştirilen diğer çiçekler, şehre ve yaşama çevre dostu yararlar sağlıyor. Bunlardan bir tanesi de şehirleşme ve betonlaşmadan kaynaklanan ısı adalarının etkisini azaltması. Kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki sıcaklık farkını etkileyen bu adaların kent sağlığı ile ilgili de yaşamsal bilgiler veriyor. Hava kirliliği, ısı kaybı, enerji ihtiyaçları talbine etkisini gösteren bu mimari, bireylerle birlikte çevreye fayda sağlıyor.

BUNU DA OKU:  Bahar alerjisinde beslenmenin rolü

Yeşil çatıların tarihçesine bakacak olursak, İskandinavya’dan türeyen Orta Çağ’a kadar dayanan bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle İzlanda’da inşaat için malzeme yokluğundan kaynaklanan bu fikir günümüzde şehrin dağal yanını oluşturuyor.

Bugüne kadar gelen bu geleneğin, kent binalarını sarması ise 70 – 80 sene önceki Kuzey ve Orta Avrupa’ya kadar gidiyor. Bu tür çatılar etrafa adapte olduktan sonra özellikle Kuzey Avrupa’da hızlıca yayılmaya başladı. Kuzey Amerika pazarına ise 20. yy’da girdi. Devlet destekli finansal yatırımlarla bu tasarım akımı öncelikle, Almanya Avusturya ve İsviçre’de de güçlendi. Örnek olarak, Almanya’da yeşil çatılar her yıl %10 oranında yayılıyor.

Yeşil çatıların belli başlı yararlarını paylaşmadan geçemeyiz. Bioçeşitliliğe olumlu bir iz bırakan ‘yapay’ orman yaz aylarında serinleme / havlandırma masraflarını azaltıyor. Kış aylarında ise %15 – %20 arasında daha fazla ısı tuttuğu biliniyor. Ayrıca yağmur sularını emerek, kanallardan akıp giden suyun harcanmamasında da büyük bir rol oynuyor. Yani yağan yağmur bizim ekosistemimizde zarardan çok fayda sağlıyor. Yapılan araştırmalar çatının ömrünü uzattığını da ortaya koyuyor. Yeşil çatılar ayrıca ses geçirmemeleriyle de biliniyor. Dışarıdan gelen sesi 40 desibel daha fazla azaltıyor.

Hem yaratmaya çalıştığımız doğaya hem de manevi refahı aslında hayatlarımıza inşa eden bu çatıların şehir yaşamının olmazsa olmazı olmalı. İnsanlara sağlıklı alan yaratmakla birlikte, kaynakları verimli kullanmayı sağlayan çatılar, kent yaşamını fileen kırsallaştırıyor. Bize tarım alanları açıyor. Çölün ortasına kent inşaa edilebiliyorsa, kentin ortasında neden bir ormancık yaratılmasın?

İşte dünyadan çeşitli örnekler:

Nanyang Teknoloji Üniversitesi, Singapur

singapur

Toronto’a bir çatı

toronto

Fukuoka, Japonya

fukuoka

 

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ev ve Bahçe, Geri Dönüşüm, İklim Değişikliği, Mimari, Yenilenebilir Enerji
Çarşaflarınızı yıkarken (muhtemelen) yaptığınız 5 hata

Çarşaf temizliği sırasında çokça yapılan bu hatalardan haberdar olun ve hem sürdürülebilir hem ferah yatak takımınızda gönül rahatlığıyla uyuyun.

Kapat