Geleceğin şehirleri
Var olanlara her gün bir yenisi eklenen mimari gelişmeler dünyamızı nereye götürecek? Yıllardan beri şehirlere sorgusuz sualsiz dökülen beton blokları, felaket senaryolarının gerçeğe dönüşmeye başlamasıyla yerini daha çevreci çözümlere bırakmaya başladı.
Bakir doğa ile olan ilişkimiz pamuk ipliklerinden ibaret. Peki ona zarar vermeden yaşamlarımızı sürdürmeye devam edebileceğimiz şehirler yaratmak mümkün mü? İşte çocukluğumuzun uzay filmlerinden fırlamış gibi görünmesine rağmen karşımıza her an çıkabilecek Geleceğin şehirleri.
Lilypad – Denizin ortasında yemyeşil bir villa
Lilypad, iklim değişikliğinden müzdarip halkı barındırması planlanan yüzen bir şehir. Yapının tamamı yaklaşık 50.000 kişiyi barındırabilecek şekilde tasarlanmış. Şehir güneş, rüzgar ve bio-atıkları geri kazandırarak üzerinde yaşayanların enerji ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Sıfır karbon salımı yapan şehir, çevresine ekilen yeşil bitkiler sayesinde havadaki karbondioksit oranını da düşürmeyi vadediyor.
Gwanggyo Güç Merkezi – Dev tepeler
77.000 kişiyi misafir edebilecek sürdürülebilir bir şehir. Tepelerdeki teraslara ekilen bitkiler karbondioksit oranını düşürerek havayı temizleyecek. Şehir, su ve enerji tasarrufu esaslarına göre planlanmış.
Hydro Net – Kendi kendine yeten eko topluluk
Su yosunu ekili kuleler, duman emicileri ve jeotermal enerji mantarları barındıran şehir; yosun ve diğer yakıt kaynaklarının ürettiği hidrojeni içerisindeki tünellerin nano duvarlarında depoluyor ve bu yolla dağıtıyor. Tüm bunlar şehrin yenilenebilir kendi enerjisini üretme esasına dayalı olarak tasarlanmış. Yer altında hidrojenle çalışan arabalar için güç kaynakları da mevcut.
Kristal Ada – Kentsel bir merkez
Şehir koni şeklindeki bir yapının etrafına kurulmuş. Çadıra benzer bu yapı 450 metre yüksekliğinde ve şehir için termal bir depo görevi görüyor. Yapı üzerindeki kaplama kış aylarında ısı kaybını önlerken, yaz aylarında da iç kısmı serin tutuyor. Enerji tasarrufu yenilenebilir ve düşük karbon oranlı kaynaklar sayesinde yapılıyor.
Bio-Kent – Sarmaşıklı Toplum
Nano-teknoloji ve bio-genetik kullanılarak tasarlanan bu tasarım şehri sarmaşıklarla donatıyor. Bu teknoloji sarmaşıkların daha hızlı büyümesini sağlayarak havadaki oksijen miktarını artırıyor. Bina duvarlarına ise rüzgâr tirbünleri ve foto-volkanik paneller eklenmiş. Bu sayede binalarda yaşayanlar için enerji üretiliyor.
GökŞehir 1000 – Dev kentsel gökdelen
Şehir, konkav şekilde yerleştirilmiş 14 gök platosunun birbirine eklemlenmesiyle oluşturulmuş. Dış kesimdeki dairenin içi yeşil bitkilerle bezenmiş, platoların tepe ve yan yüzeyleri ise yaşam alanları oalrak tasarlanmış. Bu tasarım özel olarak yeşil alan konusunda büyük sıkıntı çeken Japonya için yapılmış.
Yüzen yeşil – Yüzen cennet adaları
İnsan yapımı adaların bir araya getirilmesiyle oluşan şehir, deniz suyunu arıtarak kullanılabilir hale getiriyor. Doğal güç kaynakları arasında güneş panelleri, dalga ve rüzgar gücü ile çalışan merkezler de bulunuyor. Şehir bünyesinde havayı temizleyen dev bir orman da bulunuyor.
SESU Su Evi – Yenilenebilir deniz yaşam merkezi
Su üzerine kurulu bu yaşam merkezi pasif solar tasarım prensipleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış. İç kısımdaki yeşil bitkiler karbondioksit oranını düşürüyor ve merkezde yaşayanlar için gıda kaynağı sağlıyor. Ekilen bitkiler aynı zamanda iç kısımdaki ısı miktarını ayarlamak için de kullanılıyor
Etiketler: Var olanlara her gün bir yenisi eklenen mimari gelişmeler dünyamızı nereye götürecek? Yıllardan beri şehirlere sorgusuz sualsiz dökülen beton blokları, felaket senaryolarının gerçeğe dönüşmeye başlamasıyla yerini daha çevreci çözümlere bırakmaya başladı. Bakir doğa ile olan ilişkimiz pamuk ipliklerinden ibaret. Peki ona zarar vermeden yaşamlarımızı sürdürmeye devam edebileceğimiz şehirler yaratmak mümkün mü? İşte çocukluğumuzun uzay filmlerinden fırlamış gibi görünmesine rağmen karşımıza her an çıkabilecek Geleceğin şehirleri.,