Gözümüze çarpanlar: Dost Eller
Bu sabah işe gelirken üzerinde Dost Eller yazan bir araçla karşılaştım kapı önünde. İçinden elinde üst üste koyulmuş üç tencere ve bir kap yoğurtla inen adam bana dönüp de günaydın deyince dayanamadım “Siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz burada?” diye sordum. Adam gülümseyerek, 75 yaş üstündeki yalnız yaşayan vatandaşlara yemek dağıtıyoruz deyince ofise girip belediyeyi aradım.
Dost Eller, Beşiktaş Belediyesi‘nin sekiz yıldır yürüttüğü bu uygulama, meğerse yiyecekle sınırlı değilmiş. Belediyenin Çırağan’daki ofisinde iki dev mağaza bulunuyormuş. Biri beyaz eşya ve mobilya diğeri ise giyim mağazası. Belediye sınırlarındaki herkes kullanmadığı her türlü eşyasını (tabii ki eşyaların kullanılır durumda olup olmadığı yetkililer tarafından kontrol edilerek) bu mağazaya bırakıyor, isteyen vatandaşlar ise istedikleri zaman mağazaya giderek buradan ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Yani belediye bir anlamda kullanılmayacak olan eşyalarınızı ihtiyacı olanlara vermenize aracı oluyor.
Aş Evi‘ne gelince, yine Çırağan‘da vatandaşların yemek yiyebildiği bir aş evi de bulunuyor. 75 yaş üzerindeki ya da mağdur durumdaki vatandaşlara ise, sabah benim gördüğüm araç (ve diğerleri) kapı kapı dolaşıp taze, sıcacık yemeklerini dağıtıyor. Bu hizmet vatandaş yardımlarından bağımsız olarak belediye bütçesinden karşılanıyor.
Şahsen bana bu uygulama anlatılsa (biraz da şüpheci ve negatif düşünmeye meğilli bir yapım olduğundan) “Amaaan kesin içerideki yer depo gibidir girilmez haldedir.” der, kimseye faydası olmayan bir uygulama olduğunu düşünürüm, aklıma Hollywood filmlerinde ihtiyacı olanlara yemek dağıtılan dev salonlar ve kamyonlar gelir. Fakat sabah karşılaştığım tablodan epey etkilendim. Pırıl pırıl çelik kaplar, güleryüzlü dağıtıcı ve merak edip kafamı daldırdığım dağıtım aracındaki muntazam dizilmiş tencere tencere yemek, bu sabah yüzümü güldürdü. Giyim ve mobilya mağazalarının fotoğrafları da neşemi epey artırdı.