Hava raporunda biraz da iklim değişikliği olsa?

Son günlerde herkes İstanbul’da aynı şeyi konuşuyor: “Havalar bir türlü ısınamadı.”

Gerçekten de geçen aralık ayında yazdan kalma sıcaklar yaşanırken, geçtiğimiz hafta İstanbul’da havanın bir türlü ısınamamasıyla “Bahar bir türlü gelemedi,” dedirtti. Herkes güneşi ve ılık havaları bekliyor. Her güne başlarken muhakkak hava raporuna bakıyoruz. Kış geç başladı, bahar gelemedi, ağız tadıyla bir kar göremedik. Eskilerin dediği gibi “Mevsimler birbirine karıştı. İklim değişikliğinin hayatımızda hissettiğimiz hali de işte tam olarak bu.

İklim değişikliği ve havalardan bahsetmişken, aslında hava raporu sunucularına çok iş düşüyor. Amerika’da Uluslararası Çevre Eğitimi Vakfı (National Environmental Education Foundation) Meteoroloji Cemiyeti’yle beraber, meterolojistlerin kullanması için haftalık raporlar hazırlıyorlar. Bu raporlar her şehrin üç günlük hava raporuna göre o çevreyle ilgili ip uçları veriyor. Örneğin, tam gübreleme yapılacak zamanda mevsim normallerinin üzerinde yağmur varsa, hava raporu sunanlar gübrelemeyi ertelemelerini böylece yer altı sularına kimyasalların karışmasının azaltılacağını salık veriyorlar. Ya da hava sıcaklıklarının rekor dereceleri bulduğu günlerde, halka toplu taşımayı kullanmalarını tavsiye ediyorlar. Amerika’nın sadece hava tahminleri veren kanalı Weather Channel program yetkilisi, “Eğer biz iklim değişikliğinden bahsetmeyeceksek kim bahsedecek?” diyor. Yavaş yavaş meteorolojistler bu konuda kendilerine bir görev düştüğüne inanıyorlar. Tabii iklim değişikliğine skeptik yaklaşanların da sayısı az değil. Onların derdi de, iklim değişikliğiyle ilgili gerçeklerin hemen hissedilmemesinden dolayı, nasıl bir mesaj vereceklerini tam bilememeleri. Her şeye rağmen, hangi televizyon kanalını, hangi radyoyu takip ederseniz edin, herkes bir hava raporuna kulak veriyor.

Jen Carfango 3

Hal böyle olunca, hava raporu sunanların da aslında iklim deşikliğine dair söyleyebilecekleri çok şey var. Tabii en önemlisi bu bilginin doğru verilmesi. Peki bizim ülkemizde “Havayı Koklayan Adam” veya diğer hava raporu sunucuları iklim değişikliğinden bahsediyor mu? İtiraf edeyim, çok televizyon seyretmiyorum, ama yine de pek rast gelmedim. Konuyu biraz daha derinden araştırmak için Devlet Meteroloji İşleri Genel Müdürlüğü internet sitesine girdim. Bu devlet dairesinin aslında iklim değişikliği için rolü tahminimizden daha büyük. Her şeyin başında her ilden hava sıcaklıkları çıktılarını onlar tutuyor. Bu yüzden hava sıcaklıkları konusunda veri anlamında en kuvvetli kurum onlar. Sabah Gazetesi’nde yayınlanan bir habere göre, “DMİ Genel Müdürlüğü internet sayfasını günde üç milyon kişi ziyaret ediyor”muş. Bu rakama şaşmamak lazım, zira havanın nasıl olacağı ekinini ekecek çiftçiden açık havada düğün yapacak çifte, hafta sonu piknik yapmak isteyen aileye kadar herkesi etkiliyor. Satır aralarında yer alan şu haber ise beni iyice şaşırtıyor: “Kurumun ilk meteoroloji mühendisi genel müdürü Mehmet Çağlar…” diye bir ibare var. Nasıl yani? Bugüne kadar DMİ’deki genel müdürler meteoroloji mühendisi değil miydi? Şaşmamak imkansız. “Eh, meteoroloji mühendisi olduğuna göre, iklim değişikliği konusunda da daha duyarlıdır,” diye düşünmeden edemiyorum.

BUNU DA OKU:  Organik tarım tüm dünyayı besleyebilir, eğer izin verirsek

Basında çıkan birkaç haber başlığı daha vermek istiyorum:

– 9.11.2010 “35 Yılın En Sıcak Kasımı”, Vatan

– 15.10.2010 “Yüzyılın Yağışları”, Akşam “Meteroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar: Türkiye, 100 yıldır böyle yağmur görmedi”

– 28.09.2010 “Plansızlık afetlerin zararlarını artırıyor”, Yeni Asya “Dünya Meteroloji Örgütü ve UNDP katkılarıyla ‘Sel Risk Değerlendirmesi Çalıştayı’ başladı”

– 09.08.2010 “İklim Değişikliği Deyip Geçmeyin”, Bizim Anadolu

– 02.08.2010 “Türkiye Kavruldu”

Bugün Meteoroloji ve iklim değişikliği aslında birbirinden çok da bağımsız değiller. Öyleyse sizce de hava raporu sunucularına ve bu alanda çalışanlara, halkı bilinçlendirmek adına görev düşmüyor mu? Bizde Amerika’daki gibi bir servis olmayabilir. Ancak en azından belli konu başlıklarına dikkat çekseler iyi olur düşüncesindeyim.

Kaynaklar:

www.worldwatch.org

www.dmi.gov.tr www.neefusa.org

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Gündem, İklim Değişikliği, Kent
Kolektif bilgelik

Filiz Telek'le röportaj.

Kapat