Hayatı ‘kut’layalım!

“Hayat kutlanacak bir şey olmalı,” sözüne kulak verenlerden, baharla birlikte bir ‘kut’lamaya çağrı var! 19-20 Nisan günlerinde Tiyatro Medresesi’nde gerçekleşecek buluşma herkese açık, ama 20 kişilik kontenjan sınırı var. Önce ekibi tanıyın, sonra kutlama için elinizi çabuk tutun!

Bu çağrının kaynağı nedir, nasıl buluştu bizimle?

Yaşam yolculuklarımız bizi bu paylaşımlara açtı. Zaten kendi çevremizde düzensiz, anlık olarak yapageldiğimiz şeyleri organize bir şekilde daha çok kişiyle ve özellikle tanımadığımız kişilerle de paylaşmak istedik. Doğanın ritmine uymaya çalışmak, kendimizi açmak, şeffaflaşabilmek, kaybolmaya yüz tutmuş topluluk geleneklerini -oyunları, masalları, hikayeleri, müziği- paylaşmak ve yaşam amacımızı yaşamdaki yetenek, beceri ve armağanlarımızı konuşmak, fark etmek…

Bu kut’lamada bizi neler bekliyor?

Bu, uzun bir dostluğun başlangıç noktası. Ruhumuzun yaşının olmadığını hatırladığımız, oyun ile masal ile yeniden ilişki kurduğumuz bir şey. Bu bir “şey”, ne olduğunu anlatmak zor. O “şey”in sonunda, katılanlar ile ve o şeyin geçtiği mekân ile güzel bir bağ kurulmuş oluyor. Bu bir kurs değildir, bir gençlik kampı değildir. Bu bir “Doğaya gidelim, yiyelim-içelim, takılalım,” etkinliği değildir. Bu hem bedenen yavaşladığımız (sağlıklı beslendiğimiz, yabancı maddelerden arındığımız) hem de zihnen doğanın ritmine yaklaşmaya çalıştığımız bir süreç. Bu etkinlikte insanları yaşam hikâyelerini anlatmaya, can kulağıyla dinlemeye, can-ı gönülden konuşmaya, kendilerine, günlük hayatlarına, izledikleri dünyaya, çevrelerine, yanı başlarındaki insanlara başka bir açıdan bakmaya davet ediyoruz. İki gün bunun için çok kısa gibi gelebilir ama bizce esas olan niyet. Niyet, emek ve biraz da zaman mucizeler için yeterli olabilir!

1897674_10153992046545175_547285348_n

Siz etkinlik için nasıl niyetlerde bulunuyorsunuz?

Emre: Bu etkinliğe niyet ediyorum, çünkü biliyorum ki hayat “kut”lanası bir mecra, fakat biz bunu türlü nedenle unutuyoruz. Hatırlamaya vesile olmak istiyorum. Bu etkinliğe niyet ediyorum, çünkü iç ve dış barışın yolunun birbirimizi -ve öncelikle kendimizi- kalpten dinleyebilmekten geçtiğini düşünüyorum ve biz iki gün boyunca bunu deneyimlemeye çalışacağız. Bu etkinliğe niyet ediyorum, çünkü “hayal etmek”le “yapmak” arasındaki mesafeyi daraltma yolunda adımlar atacağımıza inanıyorum. Bu etkinliğe niyet ediyorum, çünkü oyun oynamak istiyorum!

BUNU DA OKU:  27 Haziran Çarşamba 19:00'da Green Drinks'te buluşalım

Özgür: Bu alanı hep birlikte oluşturma niyetime dair; Kısaca, “Çemberde öğrenme yolculuğunu hep birlikte deneyimlemek” diyebilirim. Çember ama nasıl bir çember? Kadim bir oturma düzeni olarak; Herkesin birbirine aynı yerden seslendiği, her birimizin eşit derecede duyulduğu ve görüldüğü.Öğrenme ama nasıl bir öğrenme? Sonuçların doğru ya da yanlış olarak kesin yargılarla etiketlenmediği, deneyimin kendisinin öğrenme sayıldığı bir alanı hep birlikte yaratarak, keyifle ve oyunla.Yolculuk ama nasıl bir yolculuk? Birbirimizin hikayelerine ve oradan da kendi içime.

Burcu: “Hayat kutlanacak bir şey olmalı,” Emre’nin Charles Eisenstein’ın “Kutsal Ekonomi” kitabını hatmederken alıntıladığı ve her fırsatta umut vermek için kullandığı bir cümleydi. Bunu duymak ve insanlara hatırlatmak bana iyi geliyor. Kimi zaman hor gördüğüm, içimdeki romantik Pollyanna’nın ruhu okşanıyor. Bir kaç yıl önce kendimi büyük bir değişimin eşiğinde buldum, birçok insanın desteğiyle ama yine de tek başıma geçmiş olsam da eşikten, şimdi bana eşlik eden, kendimi ait hissettiğim bir topluluk var. Bu topluluk sadece ona değil de iyisi ve kötüsüyle, günahı ve güzellikleriyle bu dünyaya ait olduğumu bana hatırlatan, her şeyi olduğu gibi kabul etmeme yardımcı olan bir aile. İçinde kimlerin olduğundan ziyade hayata birlikte nasıl baktığımız, hayatı nasıl kutladığımız önemli geliyor artık.

Etkinliği organize edenler kimdir?

Emre Ertegün

Emre, bir süre özel sektörde, bir süre sivil toplum örgütlerinde çalıştıktan sonra 2012 yazında kendini rüzgara bıraktı ve o günden beri göçebe olarak yaşayıp oradan oraya salınıyor. Evi, işi, -birkaç parça kıyafet ve kitap haricinde- eşyası yok. “Başka bir dünya”, “başka bir toplum” oluşturmanın rüyasını görmekte olup bunlarla ilgili bol bol okuyor, yazıyor, felsefe yapıyor.

Özgür Önal

BUNU DA OKU:  Onlar oy veremiyor, siz verin

Özgür, iş hayatında tasarımcı olarak çalıştığı dönemleri uzun süre önce geride bıraktı, hiç bitmesin istediği seyahatlerine ve öğrenme yolculuğuna başladı. Tüm seyahatlerindeki ortak niyeti, o toprakların kadim şifa gelenekleriyle, ritüelleriyle, masallarıyla, kısaca atalarından getirdiği her türlü bilgiyle ve bu bilgiyi temsil eden insanlarla bir şekilde temas edebilmektir. Bir süredir, yaratıcı faaliyet ve spontane yaratım gücümüzün şifalandırıcı tarafını ve araştırıyor ve gruplarla pratik ediyor. Bunun için hikayeler, masallar, resim, fotoğraflar ve oyunları birer kapı olarak görüyor. Hikaye, masal toplayıcısı ve anlatıcısıdır.

Burcu Ertunç

Burcu, iki buçuk yaşında. Nefes almayı, güzel yemek yemeyi, konuşmayı, dinlemeyi ve öğrenmeyi biliyor. Oyun oynamayı, toprakta bir şeyler yapmayı çok seviyor. Kuşlara, ağaçlara, mantarlara, yabani otlara, keçilere ve tavuklara bayılıyor. Küçük yaşta olsa da bir sürü bir sürü arkadaşı var. Büyüyünce orman insanı olmak istiyor, dostlarıyla birlikte bir orman ailesi kurmayı hayal ediyor.

Etkinlikle ilgili güncel bilgileri buradan takip edebilirsiniz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoturizm, Etkinlikler, İyi haberler, Kent, Topluluklar
Yenilenebilir enerji teknolojileri sertifikası için son hafta

Sertifika programını kaçırmayın.

Kapat