Kadın ve iklim değişikliği
İklim değişikliğinin getirdiği engeller sadece yaşadığımız gezegene zarar vermekle kalmıyor. Yükselen deniz seviyelerinden ısınan havalara, su baskınlarına birbirinden zıt doğal afetlerin sonuçlarını incelemeyi genellikle unuttuğumuz bir nokta da insana verdiği zarar; eşitsizlik. Özellikle de kadınlara karşı.
Birincil doğa kaynaklarının yaşamsal olduğu doğanın bereketini insana aktaran kadının rollerinin içecek su bulmak, ısınacak odun toplamak, toprağı işlemek gibi vazifelerle ölçüldüğü topraklarda, sorumlulukları yerine getirmek her zaman olduğundan daha da zor. Kuraklık, belirsiz sağanaklar, ormansızlaştırma gibi iklim değişikliğinin bir numaralı sebep – sonuçları bu bağı daha çok zedeliyor ve kadının geçim kaynaklarını ortadan yok ediyor.
İklim değişiklinin kontrolü altına giren bu roller, kadının toplumda yer alması ve sürdürülebilir bir gelişim için de önemli bir yerde duruyor. Kadının bilgisi ve tecrübesi, doğal kaynakların kullanımını ve iklim değişikliğini adapte edebilme ve azaltma stratejilerinde daha başarılı sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Dünyadan örnekler verecek olursak: Ekvator Amazonu‘nda yaşayan Waorani kadınları, hem vahşi yaşamı korumak hem de doğanın sürdürülebilirliği adına organik kakao yetiştiriciliğini yaymaya karar verdiler. Birleşmiş Milletler’in de desteği ile, işledikleri topraklarında, toplu olarak ormansızlaştırmanın olmadığı, vahşi yaşamın zarar görmediği, sertifikalı organik kakao üretiyorlar. Waorani kadınları tarafından yönetilen bu oluşumun, bir diğer yararlı tarafı da, yapılan yatırımların kakao endistürisinden eğitime ve sağlığa kayması oldu. Bu sayede lokal ekonomi giderek doğa talanlı ve canlıların hayatta kalamadığı politikalardan uzaklaşmaya başladı.
Yerel kadınlar, aynı zamanda Meksika’da da harikalar yaratıyorlar. Maya kadınlarının kurduğu ve yönettiği Koolel-Kab / Muuchkambal adlı organik çiftlik ve tarımsal ormancılık girişimi orman koruma üzerine projeler geliştiriyor. Yerel toprakların korunması ve toplum ölçekli doğal risklerin azaltılması için, girişim 5.000 hektarlık alanı koruması ile kendi altına almayı başardı. Politik yönüyle, daha doğa dostu seçimler yapmaya zorlayan bu oluşum ayrıca organik tarımı destekleyen projelerinden biri olan organik arıcılık ile, illegal ağaç kesimlerine karşı yürüttüğü model çalışmalarını dünyanın diğer yörelerindeki toplumlarla da paylaşıyor.
Doğa hakkında söz sahibi olan kadınlar iklim değişikliğine karşı en gerçekçi cevap. Eğer artan sıcaklıklara, kuraklığa, zamansız su baskınlarına engel olabilmek istiyorsak, bu küresel sorunu yerele indirgeyerek kadının sesini daha da yükseltmeliyiz. Betonlarda yaşayan değil, doğanın kalbinde yaşayan birine sorarsak, eminim iklim değişikliğini daha iyi anlayabiliriz.