Karbondioksitten üretilmiş hamburger yer misiniz?

Geçtiğimiz günlerde Elon Musk’ın en yeni karbon yakalama ve saklama tekniklerine 100 milyon ödül vereceğini yazmıştık. İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir yeri olacağına inanılan karbon yakalama, gıdamızın da geleceğini değiştirebilir. Garip gelecek ama Solar Foods isimli bir girişim, karbondioksitten “alternatif protein” üretiyor.

Son yıllarda karbondioksiti havada yakalayan girişimler iklim değişikliğini önlemek için öne çıkıyor. Aynı zamanda dünya nüfusunun beslenmesi için ortaya çıkan protein ihtiyacını iklim dostu yöntemlerle karşılama ihtiyacı, yeni inovasyonlara sebep oluyor.

Finlandiya merkezli bir şirket olan Solar Foods buğday unu gibi görünen ve %50 protein içeren sağlıklı alternatif gıda ürünü üretebilmek için yenilenebilir elektrik ve CO2 kullanan bir süreç geliştirdi.

Daha önce Finlandiya Ulusal Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan CEO ve kurucu ortak Pasi Vainikka, “En çevre dostu yiyecekleri oluşturmak için sahip olduğumuz kaynakların neler olduğunu düşünmeye başladık.” diyor. Elektrik ve CO2’nin temel malzemelerini kullanarak, tarımın çevresel ayak izini önleyebilecek yiyecek üretiminin mümkün olacağını fark etmişler. Tarımın çevresel ayak izi, toprak ve su kullanımından mahsullerin gübrelenmesine ve hayvanların yetiştirilmesinden kaynaklanan emisyonlara kadar her şeyi içeriyor.

Fermantasyon yoluyla yapılan yiyecekler, bira veya laboratuvarda yetiştirilen et gibi, bitki şekeriyle mikropları besleyerek yapılıyor. Bu şekerleri karbonla değiştiriyor.

Vainikka, şekerleri veya benzer tarımsal hammaddeleri kullanmadığımız için tarımdan tamamen kopabileceğimizi söylüyor. Buldukları yeni inovasyon güneş enerjisi kullanarak biyoreaktör içinde elektroliz yöntemiyle, suyu ayırarak, mikroplara enerji veren hidrojen ortaya çıkıyor. Mikroplar yaklaşık olarak %20-25 karbonhidrat, %5-10 yağ ve %50 protein içeren bir yiyecek üretir.

Bu yöntem protein üretmek için büyük baş hayvan yetiştirmekten çok daha etkili. Bir hamburger üretmek için, çoğu yem için kullanılan 6 metrekare arazi gerekiyor. Sığırları otlatmak ve onları beslemek için tahıl yetiştirmek ormansızlaşmanın en büyük sebeplerinden biridir. Başka bir çalışma, bir burger üretmenin 660 galon (yaklaşık 3000 litre) su gerektirdiğini saptamış. Et üretimi aynı zamanda ciddi bir CO2 emisyon kaynağıdır.

BUNU DA OKU:  Sürdürülebilir ekonomi ve bez çanta

Solheim adı verilen bu yeni protein tozunun herhangi bir hayvan ve hatta bitki bazlı protein alternatiflerinden bile 100 kat daha fazla iklim dostu olduğu iddia ediliyor. Şirket, dönüm başına, soya üretiminden 10 kat daha fazla kullanılabilir protein sağlayabileceklerini söylüyor.

Önümüzdeki iki yıl içinde piyasada bu ürün, toz formunda değil, ya ‘protein shakeler’ ya da bitkisel yoğurtlar gibi ürünlerde bir hammadde olarak bulunacaktır. Bunun sebebi bu şekilde tüketmek muhtemelen tüketicilere daha lezzetli gelecektir. CO2 bazlı un, alternatif bir protein olarak ilk başta çok fazla kabul görmeyebilir. Çevreye odaklanan gıda şirketleri için, bitki bazlı et çevresel ayak izlerini küçültmenin iyi bir yolu olabilir. Vainikka “ Beyond Meat ve Impossible Foods gibi şirketlerin bezelye ve soya proteini kullandığını biliyoruz ” diyor. “Ve üretimi arttırabilirlerse, bu proteinlere çok ihtiyaç duyulacak.” Gelecekte, bu yeni hammaddeler kullanılarak 3D baskısıyla gıda üretimi yapılabilir. Bunun yanında bu inovasyonla biyoreaktörlerde yetiştirilen “temiz et” için hammadde olarak kullanılabilir.

Bu süreç geleneksel tarımdan tamamen uzak olduğu için, şirket aynı zamanda Avrupa Uzay Ajansı ile uzaydaki astronotlar için potansiyel bir besin kaynağı üretmek için çalışıyor. (bu kavram NASA tarafından 20.yüzyılın ortalarında düşünülmüş fakat asla hayata geçirilmemişti). Şirket aynı zamanda, geçmişte çöller veya Kuzey Kutbu gibi tarımın mümkün olmadığı alanlarda da çalışmayı düşünüyor. Bu, gelecekte yeni iş modellerini ortaya çıkarabilir: örneğin, evinizin çatısında ürettiğiniz güneş enerjisi karşılığını yiyecek olarak alabilirsiniz.

Bu ürünün yoğun tarımın yerini almak için ne kadar ileri gidebileceği henüz belli değil. Beslenme gereksinimlerini karşılamak için insanlar hala meyve ve sebze gibi başka yiyeceklere de ihtiyaç duyacaklar ve tüketicilerin nasıl bir tepki vereceği de belli değil. Ancak bu inovasyon, gıda sektörünün artan protein talebini karşılanmasına yardımcı olabilir. Impossible Foods gibi şirketler hızla büyüdükçe, bu yeniliğin onları destekleyebileceği düşünülebilir.

BUNU DA OKU:  Onlar oy veremiyor, sen ver!

Bu yazı Fast Company’de yayınlanmış şu yazıdan çevirilmiştir.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Begüm Olcayto

Adım Begüm Olcayto. 2001 yılında İstanbul’da doğdum.Şuan 19 yaşındayım. Lise eğitimimi İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi’nde tamamladım.İngilizce, Fransızca ve çok az da İspanyolca biliyorum Uzun yıllar sporla uğraştım. Şu anda Sabancı Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde birinci sınıf öğrencisiyim.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Genel, Gıda, Gıda Gündemi, Hayvanlar, İklim Değişikliği, Vejetaryen ve Vegan
Plastikler hayatımızı nasıl etkiliyor?

Plastikler hayatımızı nasıl etkiliyor? Daha evvel plastik üzerine yaptığı çalışmalarıyla ilgili bilgileri paylaştığımız Doç. Dr. Sedat Gündoğdu bu sefer 24

Kapat