Kendin yetiştir, kendin ye!

Yıllardır babamın her sabah takım elbisesini giyip, kravatını düzeltip, eline de çok özendiğim o iş çantalarından birini alıp evden çıkışına şahit oldum. Pazar sabahları dışında her sabah geri sardığımız bu film, bir yıl kadar önce son buldu.

Hayır, babam işi bırakmadı.

Peki ne mi oldu?
Babam bir yıldır sabah erkenden kalkıyor. Takım elbiselerini değil, eşofmanlarını giyiyor, eline iş çantasını almadan kapıdan çıkıyor. Arabaya binip, sokağın köşesinden dönüyor. Birkaç saat sonra geri dönüyor. Her yeri toz, toprak… Ayakkabıları çamur içinde. Yüzü gülüyor, heyecanlı heyecanlı anlatıyor. Telefonundan anneme, ablama, kardeşime bir şeyler gösteriyor. Temizlenip, takım elbiselerini giyip işe gidiyor. Bazı akşamlar eve erken geliyor. Hemen şortunu giyip, evden çıkıyor. Hava kararınca yine toz toprak içinde geri dönüyor. Birkaç ay durum böyle devam ediyor. Babam mutlu.

Nereye gidiyor bu adam, ne yapıyor?
Birkaç ay sonra hikaye yine bildiğiniz gibi devam ediyor. Fark yok mu? Var.
Sabah erkenden çıktığı eve birkaç saat sonra toz toprak içinde dönüyor ama eli boş gelmiyor artık. Mis kokulu domatesler, iri çekirdekli salatalıklar, yemyeşil kokulu biberler, renkleri market tezgâhlarındakiler kadar canlı olmasa da öbek öbek marullar, kıvırcıklar…

Heyecanlı heyecanlı anlatıyor ‘’Hepsini ben yetiştirdim.’’ diyor. Getirdiği domatesleri, salataları özenle kesiyor, kahvaltı masasına yerleştiriyor… Keyfine diyecek yok. Bahçesinin fotoğraflarını gösteriyor. “Patlıcan da ekeceğim,” diyor. “Organik bunlar organik!” diye de ekliyor.

Biz de her sabah o mis gibi domateslerle, salatalıklarla kahvaltı ediyor, akşam çorbanın yanına zeytinyağlı çoban salatayı yine o sebzelerle yapıyoruz. Babamın elleriyle yetiştirdiği mis kokan sebzelerle… Hele geçen gün bir de çileğini yedik ki, sormayın.

O sebzeler, meyveler nasıl güzel, nasıl lezzetli…
Değirmenin suyu nereden geliyor diyorsanız; babam bir buçuk yıl kadar önce bir hobi bahçesi kiraladı. İki yazdır o bahçenin sebzelerini yiyoruz. Sultangazi Belediyesi, Kent Ormanı’nda 2 yıl kadar önce açtığı hobi bahçeleri ile bizim gibi pek çok aileye bu keyfi yaşama imkânı sunuyor.

BUNU DA OKU:  Dünya Ekonomik Forumu sırasında özel jet emisyonları dört kat arttı

3554454

Bizim bahçemizin bulunduğu yerde yaklaşık 30 kadar daha hobi bahçesi var. Her birinin içinde de kazmanızı, küreğinizi, bahçe için gerekli eşyalarınızı koyabileceğiniz tek odalı küçük ahşap kulübeler. Hobi bahçelerini aylık 50 ila 65 lira gibi bir bedel karşılığında kiralıyorsunuz ve çocuklarınızla beraber kendi sebzelerinizi kendi ellerinizle yetiştirebiliyorsunuz.

Şehir hayatının her şeyi, özellikle doğallığı tüketmeye başladığı şu günlerde hobi bahçeleri adeta temiz bir nefes aldırıyor.

Gaziantep’teki hobi bahçeleri haberini görünce ‘’Aaaa biliyor musunuz? Bizim orada da var, bizim de hobi bahçemiz var.’’ dedim ve başladım yazmaya. Belki başka bir yerden de ses gelir!

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Ev ve Bahçe, Gıda, Gıda Gündemi, Hayat, Yeme İçme
Bir dakika o zaman, biz bu betonu neden atıyorduk?

Herkes; 'tatil' adı altında paketlenmiş beach club'ların hükümdarlığında yaşanan tatillerden bıkmış, kaçacak delik arıyor.

Kapat