Kum madenciliği: Adı duyulmamış çevresel felaket

Fey Wei Dong’un bu aralar durumu çok iyi. Arkadaş canlısı, orta yaşlı bu iş adamı Çin’in Şangay eyaletinde bir iş kurmuş. Yılda 807.000 ₺ kazandığı işletmesi ise en gösterişsiz emtialardan birinin ticaretini yapıyor: Kum.

Fey genellikle Çin’in en büyük tatlısu gölü Poyang Gölü’nde çalışmakta. Bu göl milyonlarca göçmen kuşun ve birden fazla nesli tükenmekte olan canlının yaşam alanı aynı zamanda. Gölün etrafında kurulmuş balıkçı köyü bir kaç yıkık dökük binadan ve yıpranmış ahşap rıhtımdan oluşuyor. Bu küçücük köy kıyıdan biraz uzakta bulunan devasa tırmıkları ve dubaları ile, metalden bir filo ile karşılaştırılınca daha da küçük gözüküyor.

Fey düzenli olarak buraya gelip, bu gemilerin Poyang Gölü’nün dibinden çıkardığı kumları o da teknelerine dolduruyor. Bu kumu yaklaşık 500 km ötedeki Yangtze nehrine taşıyor ve giderek büyüyen Şangay şehrinde giderek daha fazla ihtiyaç duyulan çimentoya dönüşmesi için satıyor.

TIKLAYIN: Earthship: Şebekeden bağımsız sürdürülebilir evler

3511

Kuma talep doymak bilmiyor. Küresel şehirleşme hareketi, asfalt ve çimentonun kaynağı olan kumu muazzam miktarlarda tüketiyor. Çin’in finans merkezi Şangay son 20 yılda durdurulamaz bir şekilde büyüyor. Şehre 2000 yılından itibaren 7 milyon kişi yerleşti ve nüfusu 23 milyona çıktı. Son on yılda Şangay, New York’ta bulunan tüm çok katlı binalardan daha fazla bina ve bunlarla beraber altyapı ve yol inşaa etti. Fey bu manzaraya “Benim kumum Şangay’ı yarattı” diye bakıp övünüyor.

Bazıları apartman büyüklüğündeki yüzlerce tırmık Poyang Gölünden saat başı 10 bin ton ku çıkarıyor. Yapılan çalışmalar, gölden her yıl 236 milyon metreküp toprak çıkarıldığını hesaplıyor. Bu da Poyang Gölü’nü ABD’nin en büyük 3 kum madeninin toplamından daha büyük bir yere koyarak dünyanın en büyük kum madeni yapıyor,

BUNU DA OKU:  İstanbul ağır hava kirliliğinin etkisi altında

Gölün bu şekilde kullanılması göldeki su seviyelerin dramatik bir şekilde düşmesine sebebiyet vermiş. Yangtze Nehrine bağlı gölün derinliği o kadar artmış ki, gölden bu nehre akan su iki katına çıkmış. Bu da göl için düşük su kalitesi ve çevresindeki sulak alanlar için daha az su demek. Bu durum böyle devam ederse, hem insanlar hem de hayvanlar için felaket anlamına geliyor.

1894
Kuruyan gölde artık hayvanlar otluyor

Göçmen kuşlar için Asya’nın en büyük kış göç noktası olan Poyang Gölü’nün yok olması milyonlarca turnanın, kazın ve leyleğin evini kaybetmesi demek. Bu göl aynı zamanda nesli tükenmekte olan yunussu tatlı su musurgiller ailesinden canlıların da nadir yaşam alanlarından biri. Kum gemilerinin tırmıkları balıkların üreme alanlarını yok ediyor, suyu bulandırıp görme yetilerini sınırlandırıyor.

Bölgede bulunan balıkçılarda durumdan oldukça fazla etkilenmiş. Yıllardır kerevit avcılığı yapan bir balıkçı bu günlerde yılda 5000₺ kazandığı zaman kendini şanslı sayıyor. Bu kum ticareti yapan Fey’in bir aylık gelirinden bile düşük.

Maalesef dünyada Poyang Gölü gibi bir çok örnek var. Nehir yatakları ve kumsallar, ormanlar ve tarım alanları kum ve çakıl madenciliği için başka yerlere taşınıyor. Küresel olarak büyüyen şehirleşme, insanlık tarihinde hiç görülmemiş bir hızda yaygınlaşıyor. 1950’den beridir şehirlerde yaşayanların sayısı 4 katına çıktı ve dünya nüfusunun yarısından fazlası artık şehirlerde yaşamakta. Birleşmiş Milletler önümüzdeki 30 yıl içerisinde 6,5 milyar insanın şehirlerde yaşayacağını öngörüyor.

china-construction-1024x440

Tüm bu şehirleşme muazzam miktarlarda kum gerektiriyor. Dünya’daki bütün apartmanlar, gökdelenler, ofis binaları ve AVM’ler çimento sayesinde birbirine yapıştırılmış kum ve çakıldan inşaa ediliyor. Sadece binalar değil, bu binaları birbirine bağlayan yollar, altyapıları için gerekli olan yapılar da bu kaynakları kullanıyor.

Bu durum öyle bir seviyeye ulaşmış ki, etrafı tamamen çöl kumu olan Dubai şehri, yaptıkları inşaatlar için Avustralya’dan kum ithal ediyor. Hindistan’ın kullandığı kum miktarı son 10 yılda 3 katına çıkmış. Bu durumun en belirgin olduğu Çin ise, son bir kaç yılda ABD’nin tüm 20. yüzyılda kullandığı çimento miktarından daha fazla çimento kullanmış. Sadece geçtiğimiz sene kullanılan çimento tüm İstanbul’u 75 cm derinliğinde bir çimento ile kaplayacak kadar fazla.

BUNU DA OKU:  Fikir Sahibi Damaklar'dan Yedikule Bostanları için açık mektup

Türkiye’de de kum ve çakıl madenlerinin etkileri de çok farklı değil. Haberlere çok fazla çıkmayan bu madenler özellikle İstanbul’a yakın Silivri ve Sakarya’da doğa ve insanlar için olumsuz koşullara yol açıyor. Kum ocaklarında kaçakçılığın oldukça fazla olduğu, hazine arazilerinden çıkan kumun kayıt altına alınmadığı iddia ediliyor. Çimento için “inşaatın kankası” terimini kullanan şirketler sadece Türkiye’nin betonlaşma projelerine değil, son yıllarda savaşlardan etkilenmiş Suriye, Libya ve Irak gibi ülkelere çimento ihracatı yapıyor.

65959

Kum madenleri ve ocakları her bölgeye farklı bir şekilde zarar veriyor. Irmaklardan alınan kum, dip canlılarını ve bitkilerini yok ederken, suya karışan maddeler balıkların solungaçlarının tıkanmasına ve diğer bitkilerin gün ışığına ulaşmasını engelliyor. Hindistan’ın anayasa mahkemesi kontrol altına alınmamış kum madenciliğin özellikle ırmak kenarlarında bulunan insanlar ve canlılar için ekosistemi yok ettiğini belirterek ciddi bir uyarı verdi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nda araştırma görevlisi olarak çalışan Pascal Peduzzi aynı aşırı balıkçılık hikayesinde olduğu gibi kum madenciliğinin de sonu olan bir kaynağa bağlı olduğunu ama taleplerin aynı şekilde olmadığını belirtti. Bu durum taleplerin kontrol altına alınması gerektiğini savunan sürdürülebilir gelişmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu kanıtlayan başka bir olay olarak daha tarihe adını yazdırmakta.,

Kaynak: The Guardian, Evrensel,

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Hayat, Hayvanlar, İklim Değişikliği, Kent, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Mimari, Teknoloji
Alman Çevre Bakanlığı eti menüden çıkardı

Almanya Çevre Bakanı Barbara Hendricks yaptığı son açıklamada bundan böyle resmî etkinliklerde et servis edilmeyeceğini duyurdu. Bu kararın arkasındaki neden...

Kapat