Muhtemel su savaşları: Yaşamın büyüsü yeni bir çatışma konusu mu?
Son zamanlarda herkes politik, ideolojik, inançsal ve ırksal farklılar üzerine tartışırken, yeni bir çatışma konusu yavaş yavaş tomurcuklanıyor. Bilimsel bulguların gösterdiklerine bakarsak, çok yakında kendimizi yeni bir jeopolitik çatışmanın ortasında bulabiliriz.
Üzerinde çatışmalar olması beklenen bu yeni mesele; su meselesidir.
Su, tarih boyunca insanlık için çok büyük önem arz etmiştir. Çok net ve iddialı bir şekilde diyebiliriz ki; su yoksa hayat da yoktur.
TIKLAYIN: Türkiye’nin iklim karnesi “Çok Kötü”, iklim politikası ise “Sıfır”
İnsan vücudunun %75’i sudan oluşmaktadır. Su yiyeceklerinin sindirimine yardımcı olur. Vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonların su olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Su, vücudun ihtiyaç duymadığı maddelerin dışarı atılmasına yardımcı olur. Vücut sıcaklığını düzenler ve sabit tutar. Yemeksiz birkaç hafta yaşayabiliriz ancak su olmadan birkaç gün içerisinde ölürüz.
Dünyaya bakacak olursak; oldukça ıslak bir yer olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünya’nın yaklaşık olarak %71’lik kısmı su ile kaplıdır. Bunun %96,5’lik kısmını okyanuslar oluşturur. Su aynı zamanda, derelerde, göllerde, hava içerisinde, buzullarda, toprakta, yer altında ve canlıların bünyesinde mevcuttur. Bu bünyeler ise kalan yaklaşık %3-4’lük kısmı oluşturur.
Ancak yeryüzündeki bu kadar suyun sadece %0,3’lük kısmı insan kullanıma uygun sudur.
Dünya çapında kişi başı içme suyunun mevcudiyeti yetersizdir ve gitgide azalmaktadır. Sebepleri ise çok fazla ve çeşitli olmakla birlikte suyun ve su kaynaklarının hem miktarı hem de kalitesi ile ilgilidir. Su kaynaklarının sınırlı olması, hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı, bazı bölgelerde su kaynaklarını ulaşmanın zorluğu, insan faaliyetleri kaynaklı kitle tüketimi, suyun amacı dışında kullanımı, çevresel sorunlar, su kirliliği ve iklim değişikliği bu sebepler arasında sayılabilir.
Yüzyıllardır su kaynaklarının korunması ile savaşlar ve çatışmalar arasında zaten bir bağlantı olduğu inkâr edilemez. Bunun yanı sıra, tarih boyunca büyük uygarlıkların çoğu, yerleşim yeri olarak hep su kenarlarını ya da su kenarlarına yakın bölgeleri seçmiştir. Bunun başlıca nedenleri, su kenarlarında bulunan bölgelerin tarıma elverişli olması ve içme suyu teminin kolay olmasıdır. Bu durum su kaynaklarının etrafını yerleşke olarak seçmiş bireylerin, yeni gelenleri savunmacı bir tavırla karşılamasına sebep olmuş, geçmişte de bunun üzerine çokça çatışma yaşanmıştır.
Ayrıca su stratejik önemi olan bir doğal kaynaktır ve tarih boyunca küresel anlamda varlığı ya da yokluğu politik çatışmaların önemli bir etkeni olmuştur.
Su kaynaklarındaki azalma ve su ihtiyacındaki artış nedeni ile suyun geleceğin petrolü olduğuna dair öngörüler söz konusudur. Birleşmiş Milletler dünya su kalkınma raporu gelecek 20 yılda Dünya’da kişi başı su miktarının %30 oranında azalacağını öngörmektedir.
Bütün bunlar, yaşamın büyüsü olan suyu siyasi bir konu ve kritik bir kaynak haline getirmiştir. Su kaynaklarıyla ilgili sıkıntılar günden güne daha da büyük bir problem haline gelmektedir. Dünyadaki birçok bölgede su, şimdiden çatışmaların kaynağı olmaya başlamıştır. Suyun yanlış kullanması, ülkeler arasında eşit bir dağılımının olmaması, su kaynaklarının hızlı bir şekilde kirletilmesi ve tüketilmesi sonucunda dünyanın geleceğinde ‘su savaşları’ kaçınılmazdır.
Bence su ve petrolün karşılaştırmasını bir çatışma konusu olarak artık çok rahat bir şekilde yapabiliriz. Her ikisi de, insanın günlük aktivitelerinin temel ihtiyaçlarındandır. Su da günden güne petrol gibi çok değerli bir meta haline gelmektedir. Bunun iyi ya da kötü bir durum olması ayrıca bir tartışma konusu olduğu için burada değinmeden konuya devam edeceğim. Tatlı su kaynakları, gelişmekte olan ülkeler arasında eşit olmayan bir şekilde dağıtılmıştır. Suyun herkese yetmeme durumu, su kaynaklarına ulaşımı sıkıntılı olan ülkelerde umutsuzluğu tetiklemektir. Sonuca gelirsek, bu umutsuzluğun müzakereler ile çözülmesi her zaman mümkün olmayabilir. Hükümetler suyu şiddetle istemeye başladığı zaman, çözümü onu zorla elde etme yoluna başvurarak üretebilirler.
Bu nedenle yakın gelecekte, dünyanın petrol konusunun yanında çatışacağı yeni konunun su olduğu birçok uzman tarafından öngörülmektedir.
Buraya bir not düşeyim; ben bir felaket tellalı değilim, bu yazıyı su tanıtımı yapmak için de yazmıyorum. Sadece herkesle okuduklarım sonucunda oluşan fikrimi paylaşmak istedim. Bence suyun doğru kullanımı üzerinde iyi duralım. Su kaynaklarını kirletmeyelim ve suyun boşuna akıp gitmesine engel olalım. Zira yakın gelecekte değeri petrolden aşağı kalmayabilir.
Kaynaklar: