New Orleans’ta sürdürülebilir yaşam hareketi: Holy Cross Projesi

2005 yılında ABD tarihinin en yıkıcı ve ölümcül kasırgalarından biri gerçekleşti: Katrina. Bu kasırganın ardından medyada en çok yer verilen New Orleans akıllarda kaldı; tüm şehir sular altında görünüyordu, yardımlar ya yetmiyor ya da ulaşamıyordu ve durum vahimdi. Geçtiğimiz hafta çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında izlenen politikaları ve iyi örnekleri öğrenme imkanı edindiğim bir program vesilesiyle New Orleans’taydım. Hem şehrin şimdiki halini gördüm hem de özellikle kasırga sonrası toparlanma çalışmalarının ve projelerinin akıbetini öğrendim. Bu projelerden biri de Katrina’nın ardından özellikle kasırgadan en çok zarar gören 9. Bölge’nin yeniden inşasını yeryüzüyle dost, insanlar için çok daha sağlıklı ve hesaplı düzenlemelerin yer aldığı sürdürülebilir bir tasarımla gerçekleştirmeye çalışan Global Green’in Holy Cross (Kutsal Haç) Projesi.

Aradan 10 sene geçmesine rağmen özellikle 9. Bölge’nin inşasında pek yol alındığını söylemek mümkün değil. Nehir, yerleşim yoğunluğunun olduğu bölgeye göre oldukça yüksekte kalıyor; yerleşim bir çanağın içinde yoğunlaşıyor gibi düşünün. İşte o en çok zarara uğrayan bölge, her ne kadar insanlar bir daha kolay kolay böyle bir facia yaşanmayacak kadar ders ve önlem alındığına inansa da, risk altında. Bölge büyük oranda bataklık niteliği taşıyor ve bu inşaatı daha da zorlaştırıyor.

flood

Bölge nüfusu büyük ölçüde siyahilerden oluşuyor. Sigorta ödemeleri yapılırken evin ederi üzerinden bir değerlendirme yaptıkları için, yeni bir inşayı tüm mağdurların aynı ölçüde üstlenebilmesi söz konusu olmuyor. Yerinden edilme oranları oldukça yüksek. Pek çok ev ya mülkiyet durumunun belirsizliğinden ya da yenileme imkanı olmadığından bir harabe şeklinde duruyor. Bazılarının da ya yanda gördüğünüz gibi merdiveni ya da evin zemini olarak kullanılan bir beton kütlesi duruyor. Geniş yeşil alanların daha önce evlerle dolu olduğunu öğreniyoruz. Bölge, daha sonra yatırım çekemeyeceği düşüncesiyle ‘afet bölgesi‘ ilan edilmediği için yoksunluk ve yoksulluk oranı çok fazla. Öyle ki bölgede insanların gıda alışverişi yapabilecekleri küçük ya da büyük ölçekli herhangi bir market dahi bulunmuyor. Kendilerine oldukça uzakta bulunan ‘en yakın’ süpermarketler tek çareleri. İşsizlik oranları çok yüksek, şiddet ve güvenlik sorunları çok fazla. Hem yeni istihdam olanaklarının sağlanması hem de bölgenin değerlenmesi için insanların umudu ara ara lafı geçen bir ‘havaalanı inşaatı‘.Tüm bunlara rağmen ciddi bir mücadele ve çabanın var olduğunu da mutlaka söylemeliyim.

1(35)

Global Green ve sürdürülebilir yaşam projesi

BUNU DA OKU:  Yerel gıda fiyatları arttıkça, ithal ürünler de artıyor. Peki bu ürünler nereden geliyor?

Global Green kar amacı gütmeyen, iklim değişikliğini önlemeye yönelik sürdürülebilir bir geleceğin inşası için çalışan bir organizasyon. Kutsal Haç Projesi‘nin amacı ise, 9. Bölge’nin yeniden inşasının sürdürülebilir bir çevre kurgusu ile sağlanmasına düşük maliyetli konutlar ve bir çevre merkezi inşaası ile katkıda bulunmak.

Katrina Kasırgası’nın ardından hükümetin yetersiz kalması, Global Green’i harekete geçiriyor ve New Orleans ile körfez kıyısının sürdürülebilir yeniden inşası için bir çağrıda bulunuyorlar. Brad Pitt‘le işbirliği içerisinde 2006 yazında sponsorluğunu üstlendikleri uluslararası bir tasarı yarışması başlatıyorlar. Yarışmaya 125 tasarım katılmış. Matthew Berman ve Andrew Kotchen‘in tasarımı kazanan ilan edildikten sonra da bu projeyi hayata geçirilebilir kılmak için sürdürülebilir binalar ve tasarımlar konusunda uzman bir ekiple birlikte çalışmalara başlamışlar ve bugün inşası kısmen gerçekleşen ve kısmen süren projeye nihai halini vermişler.

3(6)

Projenin detayları

Proje 5 müstakil konut ile 18 daireli bir apartmanı, içerisinde sürdürülebilir tasarım ve iklim merkezinin de yer aldığı bir toplum merkezinden oluşuyor. Projenin hedefi LEED Plantinum standartlarında bir tasarım tasarım gerçekleştirmek. Solar panel, HVAC sistemi, binalarda yer alan enerji ve kaynak görüntüleme sistemi panoları ve enerji tasarruflu gereçleri ile tipik bir evden %75 oranında daha az enerji harcayan evler tasarlanmış.

İlk müstakil ev 2006 yılında tasarlanıyor ve burası bir ziyaret merkezi haline getiriliyor. Böylece yatırımcılar, konut edinmek isteyenler, sektörde yer alanlar ve daha fazla insan başka bir tasarımın ve yaşamın nasıl olduğunu/olabileceğini görme imkanı ediniyor. İlk müstakil konut satışını ise 2012 yılında gerçekleştirmişler. Yılda 1200 dolardan 2400 dolara kadar enerji tasarrufu sağlandığı faturalar ile tespit edilmiş. Binalarda yer alan enerji ve kaynak görüntüleme sistemi panolarından yukarıda bahsettim. Bu küçük elektronik panolar, ev sahiplerinin hangi enerji kaynağından ne kadar faydalandığını gösteren bir sistem. Aynı zamanda diğer evlerin kullanım miktarlarını görme ve karşılaştırma yapma imkanınız da var. Bu sayede aslında bir davranış değişikliği yapmayı da amaçlıyorlar. Yani diğer kullanıcılar ile sizin enerji kullanımınız arasında ciddi bir fark varsa bu konuda bir gündelik yaşam pratiğinde değişikliğe gitmek için şimdilerde ziyaret merkezi olan ve aynı zamanda danışmanlık hizmetleri de verilen merkezden yardım alabiliyorsunuz.

BUNU DA OKU:  İklim Ağı Türkiye’nin iklim karnesini değerlendirdi: İklim değişiyor, Türkiye değişmiyor

6(13)

Bu projenin tamamen yerelin coğrafi koşulları göz önünde bulundurularak gerçekleştirildiğini söyleyerek biraz da spesifik özelliklerinden bahsetmeye başlayayım.

  • Güneş panelleri evlerin vazgeçilmezi. Elektrik enerjisini buradan sağlayan evlerin ısıtma ve soğutma sistemleri için de jeotermal enerjiden faydalanıyor.
  • Evlerin gün ışığından maksimum derece faydalanmasını sağlarken iklimi nedeniyle evleri ısıdan korumak için ısı geçirmeyen ama ışık geçiren panjurlar ile yüksek tavanlı evler için farklı yüksekliklerde aydınlatma pencereleri tasarlanmış.
  • Yağmur suyu depolaması, bol yağış alan bölge için önemli. Tüm evlerin altında bir depo alanı var ve buradan gelen su ile bahçe sulaması gerçekleşiyor. Ayrıca bahçelerde fazla gelen yağmur suyunu tutması için küçük bataklıklar da yapılıyor. Genel olarak şehirde yağmur suyu depolama ve kullanımı ile ilgili bir bilgilendirme/eğitim sürecinin yaygın olduğunu belirteyim. Yağmur suyunun yasal olarak ev içinde kullanımı mümkün olmadığından şu an sadece bahçede kullanabiliyorlar.
  • Enerji tasarruflu beyaz eşyalar ile tesisat sistemleri kullanılıyor.
  • Evlerin ısı yalıtım malzemesine yaygın olan nem ve bir sonucu olarak ‘küf’le mücadele için oldukça önem veriyorlar.
  • Evlerin üst katındaki terasta yine yağmur suyunu tutacak bitkilerden oluşan minik bahçeler tasarlamışlar.

Ve tüm bunların yanında alınan bağışlarla dar gelirliler için tasarlanmış olan 18 konutluk apartmanın yapılmasına sıra geldiğinde yasal olarak durdurulmuşlar. Toplum merkezi inşaatı hala sürüyor ancak mesele dar gelirli kesim olduğu için biraz da politik olduğunu vurgulayan rehberimiz, aslında oyalandıklarını en nihayetinde o inşanın da başlayacağını söylüyor.

Yetkililerin icraatlarının yetersiz kaldığı noktada hem yeryüzü hem de insanlar için harekete geçen projelerin çoğalmasına vesile olmasını diliyorum. Projenin akıbetini takip etmek isteyenler veya ekibi daha yakından tanımak isteyenler bunlara globalgreen.org sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilir.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, İklim Değişikliği, Yenilenebilir Enerji
Bayer kaybetti, bakalım arılar kazanacak mı?

Friends of Earth Almanya'ya (Yeryüzü Dostları), thiacloprid'in ölümcül bir madde olduğunu sıklıkla belirtmeleri nedeniyle Bayer tarafından dava açılmıştı.

Kapat