Nükleer Enerji Nedir?: Üç başlıkta nükleer enerji

Nükleer Enerjiye karşı olan ya da onu destekleyen tartışmalar o kadar karman çorman oldu ki; nükleer enerjinin aslında ne olduğunu bile unuttuk.

Bu konuda yapılmış en güzel tanıtım videolarından biri, Münih bazlı minimalist animasyon tasarımı ile açıklayıcı bilimsel videolar yapan Kurz Gesagt adlı Youtube kanalından geldi. Kurz Gesagt, Almanca’dan Türkçe’ye çevirecek olursak işin özü demek, ve son iki haftadır nükleer enerjide işin özüne girmiş durumdalar. Eğer nükleer enerji ile ilgili genel bir bilgi almak istiyorsanız aşağıdaki videoyu,Türkçe altyazılı olarak, izleyebilirsiniz, zira bu yazı nükleer enerjinin genel tarihine girmeyecek.

Kısaca Türkiye’de nükleer enerji tarihi

Türkiye’de 1956 yılında kurulan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’yla başlayan serüven, 1972 yılında Nükleer Enerji Dairesi’nin açılmasının ardından 1976’da Akkuyu nükleer santral lisansı verilmesiyle devam etmiş.

Yanlış okumadınız. Aslında Akkuyu’ya 1972 yılından beri nükleer enerji santrali kurulmaya çalışılıyor ve buna ek olarak şu an Sinop’ta kurulması planlanan nükleer enerji santralinin ilk planlamaları da aynı yıllarda yapılmış. Eğer o dönemin planlamaları baz alınacak olursa sırada Kırklareli var.

Ama Çernobil felaketi gibi bazı gelişmeler (!) bu bölgede yapılan planlamaların iptal edilmesine ve en sonunda ise 1986 yılında Nükleer Enerji Dairesi’nin kapatılmasına yol açmış. Bu tarihten sonra 2009 yılına kadar açılan iki ihale de iptal edilmiş. Yıllarca çeşitli nedenlerden dolayı yapılamayan nükleer santral projesi için 2010 yılında Rusya ile anlaşma sağlanarak Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin kurulması için apar topar düğmeye basıldı ve bu diğer projeler için de bir başlangıç oldu.

Peki, şimdi herkesin sevmediği konuyu konuşmaya geldi sıra: Nükleer Enerji gerçekten yararlı olabilir mi?

Bu noktada, sadece içimizden gelen sesi dinlemek yerine bilgilendirilmiş bireyler olarak karar vermeniz daha doğru olacak. Bu sorunun cevabını, Kurz Gesagt’ın Nükleer Enerji’yi destekleyen ve karşı olan üçer nedenli videoları ile araştırabiliriz.

Nükleer enerjiyi kullanmak için üç sebep

Birinci sebep kesinlikle kimseyi sinirlendirmeyecek ve bunu yazdığım için çok güzel tepki verilecek bir sebep.

BUNU DA OKU:  Unutulmayacaksın demiştik...

1) Nükleer Enerji aslında hayat kurtaran bir enerjidir.

Tepeniz atmadan okumaya devam edin lütfen.

2013 yılında NASA’nın yaptığı bir araştırma 1976 ve 2009 yılları arasında nükleer enerjinin 1,8 milyon ölümü engellediğini ortaya çıkardı. Çernobil ve Fukişama’daki ölümleri kattığımızda bile, enerji üretimine karşılık ölüm oranlarına bakıldığında nükleer enerji en alt sıralarda yer alıyor.

1(13)

Bunun nedeni ise tabii ki fosil yakıtlar ve onların çıkardığı zehirli gazların etkisi. Nükleer enerji; fosil yakıtların daha az kullanılmasını sağlayarak, kanser ve akciğer rahatsızlıklarının sayısını dikkate değer bir şekilde azaltıyor. Kömür ve petrol sessizce ve yavaş yavaş insanlığa zarar verirken, nükleer enerjinin devasa ölçütte tekil kazalarının etkileri daha çok hissediliyor. Aynı etki araba ve uçak kazalarında da görülebilir.

2) Nükleer enerji karbondioksit salımını azaltır.

Dediğimiz gibi nükleer enerji (fosil yakıtların 1976’dan beri 64 gigaton sera gazı saldığını düşündüğümüzde) en azından bu konuda çevreye daha az zarar veren bir enerji.

Maalesef insanlığın enerji tüketimi gün geçtikçe artmakta. Gelişmekte olan Çin gibi ülkeler, 10 yıl boyunca 10 günde bir 600 megawatta eşdeğer kömürle enerji üretim tesisleri açmakta. Ülkemizde de durum farklı değil. Enerji Bakanlığı’nın 2023 hedefelerinde Türkiye’nin tüm kömür kaynaklarını kullanmak var.

2(10)

Kömür ucuz ve bol bulunan, işlenmesi nispeten kolay bir kaynak olduğundan yakın zamanda veda edilmesi kolay bir kaynak gibi gözükmüyor. Böyle düşününce, özellikle önümüzdeki yüzyıl içinde yaşanabilecek bir enerji devrimi için nükleer enerji hem iklim değişikliğine yol açmayan hem de diğer enerji kaynaklarından daha temiz bir kaynak olarak oldukça mantıklı bir enerji kaynağı olarak duruyor.

3) Yeni teknolojiler

Tartışmaya direkt girelim; zaten buraya kadar biraz sinirlenmiş olabilirsiniz. Kabul etmek lazım ki Çernobil askerî bir nükleer enerji santrali planlamasıydı ve çekirdek patlamalarını engelleyecek bir koruma planı yoktu. Yani “mükemmel” Rus mühendisliği harikalarından biriydi.

BUNU DA OKU:  6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Dünya Kongresi bu yıl Türkiye’de düzenlenecek

Gelişen teknolojiler belki Çernobil gibi bizi korkutan sorunları çözmeye yardımcı olabilir. Nükleer enerji teknolojisi 1970’lerden beri çok ilerlemedi. Ama yeni gelişmeler, Türk’lerin en çok sevdiği maden olan toryum kullanan nükleer enerji santralleri gibi planlar üretmekte. Toryum bol bulunan, nükleer silaha döndürülmesi çok zor ve şu anki nükleer enerji santralleri ile karşılaştırıldığında iki kat daha az zararlı.

4(6)

Bir ton toryum, 200 ton uranyum ya da üç buçuk milyon ton kömürün üretebileceği enerjiyi üretebilecek kapasitede. Böyle bir kapasitesi olan bir maden için en azından yapılabilecek araştırmaları desteklemek gerekmez mi?

Belki de hayır!

Nükleer enerjiden vazgeçmek için üç sebep

1) Nükleer enerji silaha dönüştürülebilir

İkinci Dünya Savaşı’nda nükleer silahların kullanımı bize nükleer enerjinin ne kadar tehlikeli olduğunu tanıtan iki büyük örneğe iöza attı. Bu felaketlerin ardından, nükleer enerjinin, enerji üretmek için kullanılsa da nükleer silah üretimini de destekleyen bir teknoloji olduğu ortaya çıktı.

99(1)

Türkiye’nin nükleer enerji üretmeyi planladığı dönemlerde imzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması olan NPT, maalesef çok işe yaramadı. Son 40 yılda, özellikle 1970’lerde büyük nükleer güçlerin gelişmekte olan ülkelere nükleer enerji satmasıyla beraber, nükleer enerji kullanan beş ülke, aynı zamanda kendi nükleer silahlarını üretti. Maalesef nükleer enerji üretimini nükleer silah üretiminden ayırmak çok zor ve ölümcül nükleer silahlara giden yol her zaman barışçıl nükleer enerji santrallerinden geçiyor.

2) Nükleer atıklar ve kirlilik

Kullanılmış nükleer kaynaklar, hem radyoaktif atıklar, hem de plütonyum gibi zehirli kimyasallar içerdiklerinden çevreye ve insanlığa oldukça zarar veriyor ve bu zarar ancak 10 bin yıldan fazla bir süre içinde yok oluyor. Birkaç miligramının bizi öldürebilceğini göz önüne alırsak, nükleer enerji atıkları çok sevimli şeyler değil.

BUNU DA OKU:  Nükleer geliyorum demez

Peki bu atıklar nereye mi gidiyor? Yasaklanmadan önce çoğu denize atılıyordu, niye yasakladıklarını açıklamaya gerek duymuyorum. Şu an ise neredeyse 30 ülke nükleer enerji kullanmakta, 100 bin tondan fazla olan atık üretmekte ve sadece Finlandiya bu atıkların etkisini azaltan kalıcı bir depo kurmaya niyetli.

u7yu

Plütonyumun ayrıştırıldığı “yakıt işleme” ise ancak silah üretimi için kullanılabiliyor, çünkü yeniden işlenen plütonyumu kullanabilcek bir nükleer reaktör teknolojisi daha elimizde yok.

3) Kazalar ve felaketler

60 yıllık nükleer enerji kullanımında yedi büyük kaza meydana geldi. Bunların üçü kontrol altına alındıysa da dördü; 1957, 1987 ve 2011’de Rusya, Ukrayna ve Japonya’da yaşanan kazalar doğaya ciddi anlamda salım yaparak nükleer enerji santrallerinin etrafındaki alanları insan yaşamına elverişsiz hâle getirdi.

1(14)

Ölüm sayıları tam olarak hesaplanamasa da binlerce kayıp olduğu düşünülmekte. Bu kazalar farklı ülkelerde ve farklı nükleer enerji santrallerinde yaşandığından, acaba dünya enerji ihtiyacınının %10’unu karşılayan nükleer enerji santrallerinin neredeyse her 30 yılda bir harap edici bir kaza üreteceğini varsayabilir miyiz? Oran %30’lara çıkarsa her 10 yılda bir Fukişima veya Çernobil kazasını göze alabilir miyiz?

Nükleer enerji için “Artık Yeter!” dememiz için ne olmalı?

Peki o zaman asıl sorumuza gelelim:

Nükleer enerji kullanmalı mıyız?

8(4)

Riskler ve faydaları karşılaştırıldığında hangisinin ağır bastığını söylemek çok zor değil. Belki bu teknolojiyi tümden bırakıp diğer teknolojilere yatırım yapmayı denemeliyiz. Karar sizin sevgili okurlar.

Özellikle Türkiye’de Akkuyu ihalesini “Milletin a…. Koyacağız” diyen bir kişinin şirketine verilmesi bu kararı oldukça kolaylaştırdı gibi duruyor.

(Bu yazıda kullanılan tüm resimler, Kurz Gesagt videolarından kendilerinden özel izin alınarak yayınlanmıştır. Nükleer Enerji ve diğer harika videoları izlemek için tıklayınız. Benim favorim “Hayat nedir? Ölüm Gerçek mi?” videosu.)

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Nükleer Enerji Nedir?: Üç başlıkta nükleer enerji” için 9.831 yorum

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Gündem, Kent, Yenilenebilir Enerji
Anarşist vejiler buraya!

Anarşist/queer/vegan gününe davetlisiniz!

Kapat