Travma ve Yas

11 Eylül saldırıları sırasında New York’ta bulunan Giovanna Borradori’nin, saldırıdan hemen sonra tasarlayıp, birkaç hafta sonra hayata geçirdiği bir söyleşi projesinin ürünü olan Terör Günlerinde Felsefe: Jürgen Habermas ve Jacques Derrida ile Diyaloglar kitabının Otoimmünite: Gerçek ve Simgesel İntiharlar – Jacques Derrida’yla Söyleşi bölümünden… (s: 124-125)

TIKLAYIN: Yaşanan olayları çocuklara nasıl anlatırız?

“Travmatik bir olay nedir? Öncelikle bu adı hak eden olay “mutlu” bir olay olsa bile içinde travmatize edici bir şeyler vardır. Bir olay tarihin günlük seyrinde, bütün deneyimlerin sıradan tekrarı ve beklentisinde her zaman bir yara açar. Travmatik bir olay gerçekleşmiş olanın anısıyla –bilinçdışı anısı bile olsa– damgalanmış bir olay değildir sadece. Çünkü yara sadece geçmiş değil, gelecek karşısındaki dehşetimiz yüzünden de açık kalır. Olayın büyük sıkıntısının trajik bağlılaşığı, şimdi olmakta olan veya geçmişte olmuş olan şey değildir; olmakla tehdit eden şeyin haberci işaretleridir.

Olayın benimsenemezliğini şimdi ya da geçmiş değil, gelecek belirler. Bu benimsenemezliği geçmiş veya şimdi belirdiğinde de, olay, meydana gelebilecek veya belki de meydana gelecek olanın, şimdiye kadar meydana gelmiş olan her şeyden daha kötü olanın korkunç işaretlerini bedeninde taşımaktadır.

Travmadan söz ediyoruz; yani zamansallığı ne şimdi olan şu an’dan ne de geçmiş şimdi’den gelen bir olaydan değil, sunulması mümkün olmayan bir gelecek’ten gelen bir olaydan bahsediyoruz. Silah yaralar ve bilinçdışı bir yarayı sonsuza dek açık bırakır; bu silah ürkütücüdür, çünkü gelecek olandan, gelecekten, gelecek zamanın hikâyesinin gramerine bile direnecek kadar radikal bir gelecekten gelecektir. Bütün dünyaya şunun söylendiğini hayal edin: Meydana gelen şey, korkunç bir suç, ölçüsüz bir acı; fakat hepsi bitti, bir daha olmayacak, asla bunun kadar ya da bundan daha korkunç bir şey olmayacak. Bu durumda yasın görece daha kısa süreceğini sanıyorum. İster üzüntü, ister neşe duyalım, her şey çabucak, sıradan tarihteki normal seyrine dönerdi. Yas çalışmasından bahsedilir ve çoğunlukla yapıldığı gibi o sayfa kapatılabilirdi.

BUNU DA OKU:  Dünya Günü kutlu olsun

Eğer kötülüğün geldiği yer, daha kötüsünün gelme olasılığıysa, yas çalışması yapma imkânı bırakmayan bir travma vardır. Travma “olup bitmiş” bir saldırıdan ziyade, gelecek tarafından, gel-ecek tarafından, daha kötüsünün geleceği tehdidi tarafından meydana getirilir.”

Kitap hakkında:
Terör Günlerinde Felsefe, 11 Eylül saldırıları sırasında New York’ta bulunan Giovanna Borradori’nin, saldırıdan hemen sonra tasarlayıp, birkaç hafta sonra hayata geçirdiği bir söyleşi projesinin ürünü. New York’ta Jürgen Habermas ve Jacques Derrida’yla ayrı ayrı yapılan söyleşilerde, yirminci yüzyılın en etkili iki filozofu, terör, küreselleşme, iletişim, konukseverlik, hoşgörü mefhumları üzerinden terör ve terörizme ilişkin en acil meseleleri felsefi çözümlemeye tabi tutuyor. Tarihin en yıkıcı olmasa da, en akılda kalan ve sonuçları açısından tarihi şekillendirmeye devam eden terörist saldırılar ve küresel terörizm konulu bu kitap, Habermas ve Derrida’nın benzer bir soru dizisini yanıtlayarak yan yana görünmeyi kabul ettikleri ilk mecra.

“Teröristler” olarak adlandırılan kimseler, bu bağlamda “ötekiler”, “Batılılar” olarak bizlerin hiç anlayamayacağı mutlak ötekiler değiller. Onların, uzun süre çeşitli Batılı yollardan, Batılı bir dünyanın kendisi tarafından toplandığını, eğitildiğini hatta silahlandırıldığını unutmamalıyız, ki hem eski hem de güncel tarihiyle “terörizm” sözcüğünü, tekniklerini ve politikasını Batı dünyası icat etmiştir. (J. D.)

Bu bağlamda kendimizi başka kültürler karşısında normatif olarak nasıl tanımladığımız da önemli. Batı kendi imajını bu şekilde yenilerken, uygarlaştırıcı bir güç olarak algılanmak için politikalarını nasıl değiştirmesi gerektiğini de öğrenebilir. Sınır tanımayan kapitalizmi siyasi anlamda frenlemeden dünya toplumunda yaşanan korkunç katmanlaşmaya çare bulmak olanaksız. (J. D.)

Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gündem, Hayat, Kent, Sanat ve Tasarım
2016 yılında izlediğimiz en iyi 12 doğa belgeseli

Gündemden uzaklaşıp kafa dağıtmak için yaptığımız şeylerden biri de belgesel izlemek oldu. Bu yıl izlediğimiz belgesellerden doğa ile ilgili olanları...

Kapat