Türkiye’de ve dünyada ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi)

Çevre koruma bilincinin gelişmesinin yanı sıra, sürdürülebilir kalkınma kavramının da önem kazanması neticesinde, ulusal ve uluslararası kapsamda çevresel yükümlülükler ve yaptırımlar artmaya başlamıştır. Bu durum yatırımcılara, yaptıkları yatırımların, çevresel etkilerini ve maliyetlerini göz önünde bulundurma mecburiyetini getirmiştir. Bütün bu gelişmeler sonucunda ortaya çıkan kavramlardan biri de Çevresel Etki Değerlendirmesi’dir.

TIKLAYIN: Akkuyu Nükleer Santrali nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarını da tehdit ediyor

Çevresel etki değerlendirmesi, planlanan bir proje ya da aktivitenin etkilerinin ön görülmesi çalışmaları olarak basitçe tanımlanabilir. Bu bağlamda ÇED, bir aktivite ya da projenin planlanma aşamasında gerçekleştirilmesi sonucunda, projenin çevreye olan etkilerini araştırır ve bu projenin gerçekleştirilmesi konusunda bir karar verme aracı niteliğini taşır.

Bütün çevresel konuları, projenin daha planlanma aşamasında ele alan ÇED yalnızca ekonomik ve teknik açıdan bir değerlendirme olmayıp, biyoçeşitlilik ve yerel halk üzerinde projenin bırakacağı etkiyi de araştırır.

Screen Shot 2017-02-28 at 18.18.17

Çevresel etki değerlendirmesi, tarım, inşaat, enerji projeleri, elektrik projeleri, atık bertaraf projeleri gibi birçok alanda planlanan yatırımlar için yapılmaktadır.

ÇED planlanan yatırımların etkilerini, insanlar, fauna, flora, toprak, su, hava, iklim, arazi, malzeme mevcutluğu, kültürel miras ve bu saydıklarımınız hepsinin birbirleri arasındaki etkileşimi üzerinde değerlendirir. Bu nedenle çevresel etki değerlendirmesinin ciddi bir sosyal boyutu vardır.

Yatırım yapılması planlanan bir proje için ÇED gerçekleştirilirken, birçok alternatif araştırılır ve bu alternatifler birbirleri ile kıyaslanır. Böylece ekonomik açıdan en verimli ve çevresel açıdan en zararsız olacak şekilde proje yatırımları yapmak amaçlanır.

Çevresel etki değerlendirmesindeki en önemli üç husus, doğruluk, fayda sağlayabilirlik ve sürdürülebilirliktir. 

Bir ÇED doğru ve güvenilir olduğu kadar adil ve objektif sonuçlar vermelidir. Proje fayda sağlamalıdır ki kredilendirilebilsin. Ayrıca sürdürülebilir olmalıdır ki çevre konusunda alınan tedbirler süreklilik sağlasın. Ancak tüm bunlar sağlandığı takdirde ÇED yatırımın yapılıp yapılmaması konusunda sağlıklı bir karar verme aracı olabilecektir.

BUNU DA OKU:  Dünya’nın en büyük güneş enerjisi santrali elektrik üretmeye başladı

ÇED’in tarihine kısaca bir göz atacak olursak 1970’li yıllarda gelişmiş ülkelerin çevre konularına ağırlık vermesi ile birlikte gündeme gelmiş ve bunu takip eden 20 yıl içerisinde bu ülkelerde uygulanmaya ve yayılmaya başlamıştır. Türkiye’de bu konuda yapılan ilk yasal düzenleme 1983 yılında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun yürülüğe konulması ile başlamıştır. Bu kanunun 10. Maddesi ile faaliyetleri çevre sorunlarına yol açabilecek yatırımlar, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlamaktan sorumlu tutulmuştur. 1993 yılında ise ilk ÇED yönetmeliği  21489 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Dünyada birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de ÇED Raporu çoğunlukla her proje için istenmektedir. Bu rapor olmadan büyük yatırımların başlaması yasal mevzuata göre mümkün değildir.

Peki, Türkiye’de ÇED Raporları gerçekten çevreye olumsuz etkileri olan veya olabilecek projeleri durduruyor mu? Karar verme aşamasında faydalı bir araç olarak kullanılıyor mu? Doğruluk, fayda sağlayabilirlik ve sürdürülebilirlik şartlarını sağlıyor mu? Çevresel, ekonomik ve teknik olduğu kadar sosyal etkileri ve boyutları da hesaba katıyor mu? Yoksa bu raporlar, AB uyum sürecinde mevzuata girmek zorunda kalan düzenlemelerin zorlaması sonucunda mecburiyetten mi yapılıyor? Veya raporlar projelerin politik güçlerin desteği ile yapılmasına kapı açar nitelikte mi?

Geçmişte ÇED raporu için olumlu kararı almış iki projeye bakarak bu sorulara cevap bulmak daha kolay olacaktır.

Screen Shot 2017-02-28 at 18.18.30

Örneğin Galataport projesinin ÇED Raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştır. Yukarıda ÇED konusunu açıklarken, projelerin çevresel etkileri kadar sosyal boyutları da göz önünde bulundurulur demiştik. Hatta Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi yapılır yatırımlar için.  Ancak anlaşılan o ki proje kapsamında tarihi Karaköy Yolcu Salonu’nun yıkılmasının hiçbir olumsuz sosyal etkisi görülmemiş olsa gerek ki rapor olumlu olarak onaylanmış. Neticede Karaköy Yolcu Salonu bir kültür varlığı değil miydi? Yeni bir proje yaparken mevcut kültür varlıklarına zarar vermenin sosyal etkileri toplum üzerinde oldukça olumsuz olacaktır ve bu durum hiçe sayılmamalıdır.

BUNU DA OKU:  Kentsel tarım alanları yok edilirken: Gümüşdere

Screen Shot 2017-02-28 at 18.18.42

Cerattepe Bakır Madeni projesi için de ilk aşamada ÇED olumlu kararı alındı. Daha sonra bu karar iptal edilmiş olsa da bu proje için çalışmalara başlandığı haberlerde yer alıyor. Cerattepe’nin dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip noktalardan biri olduğu biliniyor. Bir projeye yatırımı yapılmadan önce, çevresel etki değerlendirmesi gibi mevcut çevresel durum analizi de yapılır. Dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip noktalarından birinde, yapılacak bir projeye olur vermek biraz tuhaf kaçıyor.

Çevre konusunda hiçbir şekilde fikri olmayan biri bile, bu projenin yerine bakarak verilen ÇED olumlu kararını sorgulayacaktır. Cengiz Holding Altın Testere ödülünü boşuna almamış. Gerçekten de hakkını verdi ve vermeye devam ediyor. Bu bölgedeki bitki örtüsü bölgeyi olası bir toprak kaymasına da karşı koruyor. Böyle bir durum olmasaydı bile bitki örtüsüne zarar verebilecek hiçbir proje için olumlu karar verilmemelidir.

İlkokul bilgisidir; ağaçlar karbondioksit tüketir, oksijen verir. Ağaçlardan, yeşillikten, doğadan rahatsız oluyor olabilirsiniz ki bu gayet aşikâr. Ancak hatırladığım kadarıyla, AB mevzuatına uyum sağlamaya çalışıyorduk. Uluslararası platformlarda sera gazlarının kontrolünü elden bıraktığınız fark edilirse, kulağınızı çekerler. Hibe vermezler size. Karbondioksit de sera gazları arasında en popüler gazdır. Ağaçlandırma ise sera gazı emisyonlarının azaltılması çalışmalarında, yaygın olarak uygulanan, en kolay, en güzel yöntemlerden biridir. Bu şartlarda bu projenin çevresel etki değerlendirmesi raporuna olumlu demek oldukça kafa karıştırıcı.

Bunun yanı sıra Türkiye’de birçok bölgede, ÇED raporu olumlu kararı alan projeler var. Bütün bunlar Türkiye’deki ÇED sürecini sorgulamak için büyük bir neden.  Eğer daha fazlasını merak ediyorsanız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın web sitesinden ÇED Kararları kısmına bir göz atın derim.

Çevresel Etki Değerlendirmesi başta söylediğimiz gibi, doğru ve adil, sürdürülebilir ve fayda sağlayabilir olmalıdır. Bu raporların hazırlanmasındaki temel amaç ekonomik açıdan en faydalı ve çevresel açıdan en az zararlı projelere yatırım yapabilmektir. Eğer bu raporlar, yasal düzenlemelerin zorunluluğu neticesinde yapılıyor ve sonucunda çevreye olumsuz etkileri yadırganamaz projelere yapılabilirlik kararı aldırıyorsa, bu raporlar neye fayda sağlıyor? Çevreye, halka, fauna ve floraya mı yoksa belli kişilere ve kuruluşlara mı?

BUNU DA OKU:  İklim değişikliğinin Türkiye'ye etkileri!

Kaynaklar:

Resmi Gazete 18132, 11.08.1983

Resmi Gazete 21489, 07.02.1993

http://www.hurriyet.com.tr/karakoy-yolcu-salonu-yikildi-40370302

http://www.birgun.net/haber-detay/cerattepe-de-kirilan-adalet-terazisi-128941.html

http://ec.europa.eu/environment/eia/eia-support.htm

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ayşegül Yalvaç

Deniz kirliliği ve çevre teknolojileri konusunda çalışan bir çevre mühendisi. Çevre, bilim, sürdürülebilirlik konularında yazmanın yanı sıra doğa üstü ve fantastik öyküler uydurmayı seviyor. Profesyonel bir hayalperest ve dünyayı değiştirmenin peşinde.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Kent, Mimari, Yeşil alanlar
Kum madenciliği: Adı duyulmamış çevresel felaket

Hem Türkiye'de hem de Dünya'da giderek fazlalaşan betonlaşma inşaat için gerekli olan kumun bir emtiaya dönüşmesine yol açtı.

Kapat