Uzun tatil için dinlenme tavsiyeleri

Bütün bir yıl boyunca yoğun bir iş temposuyla çalıştıktan sonra, büyük şehrin stresli ortamından kurtulup tatile çıkmaya ve dinlenmeye herkes büyük bir ihtiyaç duyuyor.

Kimileri, ‘neresi olursa olsun şu gürültüden ve koşuşturmadan kurtulalım’ diyerek sakin bir tatil beldesi ararken, kimileri de tatili, sene içinde yapamadığı hobilerini gerçekleştirmek ve farklı yerler görmek için en büyük fırsat olarak görüyor. Daha üretken bir tempo ile çalışmaya devam edebilmek için, ne şekilde olursa olsun iş ve mesai ortamından az bir zaman da olsa kurtulmak gerek. Tatilin, insanın dinlenmesi, rahatlaması ve daha üretken olabileceği günler için hazırlanması anlamına geldiğini düşünüyorum. Tatil gerekli çünkü insanı çok gelişmiş bir makine olarak düşünürsek, en azından yorgunluk oluyor. Hormonları tükeniyor, organları yıpranıyor. Ayrıca sürekli çalışıp iş ortamından uzaklaşamayan insanlarda sinir, depresyon ve panik bozuklukları oluşabiliyor. Gastrit, ülser, saç dökülmesi gibi fiziki hastalıklar ortaya çıkabiliyor. İnsanların kendilerine verdikleri değer ve diğer insanlarla iletişimleri bozuluyor.

Tatili rutin hayatın dışında başka şeyler yaparak, rahat, gürültüsüz, sakin bir ortamda geçirmenizi öneriyoruz. Dinlenmek için mutlaka uzak yerlere gitmek gerekmiyor. İnsan evde dursa bile daha önce yapamadığı şeyleri yaparak, ailesiyle birlikte vakit geçirerek, hobilerini geliştirerek, kenarda birikmiş kitaplarını okuyarak da dinlenebilir. İş hayatında oturarak çalışanlar tatilde bunun aksine daha hareketli, daha sportif şeyler yapabilirler. Tatilin süresi değil, kalitesi, kişinin tatil günlerini dolu dolu yaşayıp istediklerini zevkle yapabilmesi önemli.

Tatil yapmak ve dinlenmek hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek anlamına gelmiyor. Fırsat bulmuşken bol bol güneşlenmek lazım elbette. Çünkü, insan vücudunun güneş enerjisinden gelen D vitaminine ve seratonin gibi çeşitli hormonlara ihtiyacı var. Ayrıca güneş enerjisi insanın duygusal halini de etkiliyor. Bu şekilde psikolojik tedavi bile yapılıyor. Ancak, güneş enerjisinden bahçede ya da balkonda kitap okurken, tarihi mekanları gezerken, kırlarda dolaşırken ve çiçeklerle ilgilenirken de faydalanmak mümkün. İzin günlerinde kendi memleketine gidip atalarının topraklarını ziyaret etmek, doğayla baş başa kalmak gibi fırsatların yanında, yaşadığınız şehrin daha önce gezme fırsatı bulamadığınız tarihi ve kültürel mekanlarını görmek de iyi bir seçenek olabilir.

BUNU DA OKU:  !f 2016 seçkimiz hazır

İyi bir tatil yapmak ve dinlenmek için mutlaka çok para harcamak, lüks otellerde tam pansiyon konaklamak ve tüm günü denizde geçirmek gerekmiyor. Hatta laptopunuzu da yanınıza almayacağınızı umuyoruz. Biraz daha ileri giderek cep telefonunuzu bile kapatıp dışarıdan gelebilecek rahatsızlıkları da eleyerek huzura doğru adım atabilirsiniz, kısa bir süre için bile olsa. Bunun yanında, tek başınıza yani özellikle kendinize zaman ayırmak amacıyla birçok seçeneğiniz olduğunu unutmayın. Tatildeyken özellikle gittiğiniz bölgenin tarihini ve kültürünü görebileceğiniz yerleri gezebilirsiniz, hem de bisiklet kiralayarak. Bunun yanında yerel yemeklerden yemek de her zaman yöreyi ve halkını daha iyi tanımanıza yardımcı olur. Mevsimin yaz olduğunu göz önünde bulundurunca kumsalda yürüyüş veya akşamüstleri trekking de kendinizi dinlemeniz için güzel bir fırsat olacaktır.

Eğer çocuğunuz varsa rüzgarlı bir havada onunla beraber uçurtma uçurmak da unutulmayacak ve birbirinize yakınlaşmanızı sağlayacak bir deneyim olacaktır. Gece olduğunda da beraber yıldızları seyredebilir onlara isim verebilirsiniz. Doğada ne yapıyorsanız yapın ama mümkün olan her yerde toprakla temas etmek için çıplak ayak olmaya çalışın. İçinize derin nefes çekmeyi de ne olur unutmayın. Ciğerlerinize o tazeliği çekmek, sizi mutlu da edecektir.

Bizler size Hermann Hesse’den Siddartha’yı öneriyoruz. Siddhartha, tıpkı Buddha gibi bir prenstir. Gerçek bilgiye ulaşmak için babasının uzun süreli direnişine aldırmayarak sarayını, gençliğini ve ailesini geride bırakarak ormanlara çekilir. Gezgin bir dilenci olarak yaşamını sürdürdüğü uzun bir dönemin ardından Buddha ile karşılaşır ve aralarında uzunca bir sohbet geçer. Buddha ona, Budizm’in içerik yapısını ve felsefi derinliğini anlatır. Uzun meditasyon denemelerinden sonra aradığını tam olarak bulamamanın verdiği bıkkınlıkla hedefine götürecek aracı değiştirerek bir kente yerleşir ve ticaretle uğraşmaya başlar. İleri yaşlarında içindeki boşluğun baskısıyla birlikte yaşadığı kadını, varlığını henüz bilmediği çocuğunu ve edinmiş olduğu tüm servetini geride bırakarak yeniden kaçınık yaşama geri döner.

BUNU DA OKU:  100 yıl yaşamanın sırrı bahçecilikle uğraşmak olabilir mi?

Siddharta daha sonra bir ırmağın kıyısında kayıkçılık yapan -insanları ufak bir para karşılığında karşıdan karşıya geçiren- yoksul bir kayıkçı olan Vasudeva’nın yanına yerleşir. Vasudeva Siddharta’ya gerçek bilgiye ve aydınlanmaya ulaşabilmesi için kılavuzluk edecektir. Romanın sonunda Siddharta ırmakta gerçek bilgiyi bulur ve aydınlanır. Romanda açıklanmaz ama Vasudeva, Sanskritçe’de “ırmak tanrısı” anlamına gelmektedir. Bir başka önerimiz ise Amin Malouf’tan Semerkant. Tüm zorluklara rağmen insanların hayallerini gerçekleştirmelerinin önemi üzerinde yoğunlaşan kitap kendinize bazı sorular sormanıza neden olacaktır. Diğer kitap tavsiyelerimiz ise Daniel Goleman’ın Ekolojik Zeka isimli kitabı, Carlo Petrini’nin Slowfood Devrimi ve David LeBreton’un Yürüyüşe Övgü isimli kitapları…

Beach House, Pink Martini, Norah Jones ve Amy Winhouse ise müzik tavsiyelerimiz arasında yerini alıyor. Boşuna dememişler müzik ruhun gıdasısır diye, siz de ruhunuzu besleyin sevdiğiniz müzik ile. Eğer film seyretmek de sizi rahatlatacaksa, The Boat That Rocked, Where The Wild Things Are, Into The Wild ve benim çocukluğumdan beri sevdiğim artık kült bir doğa filmi olan L’ours(Ayı) var.

Umarım size tatiliniz boyunca yardımcı olabilecek fikirler vermişizdir. Sizi iyi bir dinlenme ve özünüze dokunabilme fırsatı diliyoruz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoturizm, Hayat, Kent, Kişisel Bakım
Clothes SWAP: Sürdürebilirlik dostu kıyafet takası

Kullanmadığınız kıyafetleri başka biriyle değiştirmeye ne dersiniz?

Kapat