Yatırımını Geri Çek! : Türkiye’de Fosil Yakıt Divestment Hareketi

Başta Dünya Bankası’nın ve biliminsanlarının şu an depolarda varolan fosil yakıt rezervlerinin bile güvenli bir şekilde tüketilemeyeceği yönündeki uyarılarına rağmen; fosil yakıt şirketlerinin elinde bulunan kömür, petrol ve doğal gaz kaynakları, son 5 yılda %10 oranında büyüdü ve büyümeye devam ediyor.

Kömür, petrol ve doğalgaz sanayisinin en büyük 200 şirketi, ellerinde yaklaşık 555 milyar ton CO2 salım kapasitesi bulunan halihazırda depolanmış yakıtlara sahip. Dünya’nın ortalama sıcaklığını 2℃ arttırmamak için salınmaması gereken karbon bütçemiz 565 milyar ton CO2 iken fosil yakıt sektörü bu bütçenin hepsini harcıyor. Hatta harcamakla kalmıyor, yeni kaynaklar bulmak içinde 700 milyar $ civarında bir para harcıyor. Bu konu hakkında daha detaylı bir bilgiye aşağıdaki yazıdan ulaşabilirsiniz.

Bu kadar yüksek bir karbon salımını yapabilecek bir durum varken, bizim iklim değişikliğine karşı kişisel değişimlerimizin bizi bir yere kadar götüreceğini kabul etmemiz lazım. Bundan sonra değişimlerin ise enerji, ekonomi ve doğal kaynak kullanımı alanlarında olması gerektiğini yetkili kişilere belirtmemiz ve o fosil kaynakları olduğu yerde bırakmalarını talep etmemiz lazım.

divestmentday

Son yıllarda bu konuda bir çok hareket başladı, ama küresel açıdan en çok gelişenlerden biri “Divestment” hareketi olsa gerek. Başta eğitim kurumları ve hükümetler olmak üzere kurumların yatırımlarını fosil yakıt sektöründen başka sektörlere yönlendirmesini savunan hareket, son bir senedir özellikle hem ABD’de hem de İngiltere’de, Guardian gazetesinin desteği ile beraber, içinde Birleşmiş Milletlerin de bulunduğu 200 den fazla organizasyonun ve kurumun desteğini yanına çekmeyi başardı.Bu kurumlar 50 milyar $ gücündeki yatırımlarını 5 yıl içerisinde fosil yakıt sektöründen çekme kararı aldı.

Çoğu kurum bu sektöre destek verenlerin ve bu sektördeki kurumların, sadece iklim değişikliğini daha kötüye sürükleyen bir ekonomi modelini desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda kendi finansal değerlerini, uluslararası iklim değişikliği antlaşmalarının imzalaması sonucunda ölü bir yatırım olmasının önünü açtığını belirtiyor.

BUNU DA OKU:  Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2020 Başlıyor

Tabii ki, bu hareket, tüm fosil yakıt sektörünü bir günde yıkmayı planlamıyor. Zaten bu kadar büyük şirketlere finansal etkileri küçük derecelerde oluyor. Yalnız itibarlarına yapılan etki ve bunun yol açtığı zincirleme etkiler daha büyük. Yatırımları geri çekmek (divestment) daha önce Güney Afrika’da ki apartheid hareketini bitirmek için kullanılmış ve başarılı olmuştu.

Türkiye’de ise durum çok iç açıcı değil. 2023’e kadar tüm kömür kaynakları kullanmak isteyen, yapılan yatırımların çevresel, sosyal ve güvenlik konularını dikkate almayan projelerin etrafında fosil yakıt sektörünün yatırımlarını çekmesini istemek biraz zor.

Yalnız, Türkiye fosil yakıt kaynaklarının çok azını kendi üretmekte. Asıl soru, fosil yakıtlarda %80 oranında dışarıya bağımlı olan ve sadece 2014’de dış ülkelere fosil yakıtlar için 61 milyar dolar fatura ödeyen bir ülke neden hâlâ fosil yakıt üretimine odaklanıyor?

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Genel, İklim Değişikliği
Yeryüzü ısınıyor

NASA’nın yayınladığı ölçümlere göre, geçtiğimiz Mart ayı yüzey ısısı mevsim normallerinin üstündeki en sıcak Mart ayı olarak değerlendirildi.

Kapat