Yurt intiharları son bulsun!
Son 20 gün içinde yetiştirme yurdundan ayrılan dört genç canına kıydı. Bu gençler hem yetiştirildikleri yurtlarda hem de oradan ayrıldıktan sonra yeterli psikolojik destek alamadıkları için toplumda kendilerine yer edinemiyorlar ve dışlanıyorlar.
TIKLAYIN: Koruyucu ailelik: Bir çocuğun yuvası olmak
Uluslararası alanda farklı ülkelerden alınan istatistiklere göre yuva ve yurtlardan ayrılan bireylerin yüzde 10’u canına kıyıyor, yüzde 14’ü fuhuşa sürükleniyor, yüzde 20’si ise suç işliyor. Peki devlet, toplum ve bizler elimizden geleni yapabiliyor muyuz? Ne yazık ki tam değil. İşte bu sebeple Hayat Sende Derneği’ne kulak vermek gerekiyor.
Yuvada ve yurtta yetişen çocukların bir boşluk duygusu yaşadığı, bir çocuğun temel sorusu olan “Ben kimin aklındayım?” sorusuna yanıt bulamadığı, geçmişini anlamlandıramadığı, birçok çocuğun tek bir fotoğrafı bile olmadan yurttan ayrıldığı saptanmış. Bir çocuğun en çok ihtiyacı olan şey sevilmek ve kendini kabul ettirmek iken Hayat Sende Derneği’nin yaptığı bir araştırmanın sonucu ise son derece düşündürücü.
Dört yaşındaki bir çocuğa fotoğrafı gösterildiğinde kendisini tanımadığını, başka bir arkadaşının fotoğrafı gösterildiğinde ise onu tanıyabildiği görülmüş. Yuva ve yurtlarda ailesiz bir ortamda yetişmenin çocuklar için şiddetle eşdeğer olduğu akademik araştırmalarca defalarca ispatlanmış.
Hayat Sende Derneği durumu şöyle anlatıyor:
‘Sorunun nedenlerini araştırdığımızda yuvadaki aynaların bile çocuklara göre yapılmadığını, çocukların kendi akslerini hiç görmediklerini fark ettik. Bu ve benzeri birçok sorundan dolayı yuvalarda yetişen çocuklarda özbenlik saygılarının düşük olması gibi problemler olabiliyor. Ayrıca, gönüllü ve bakımverenlerin çok sık değişmesi çocuklarda bağlanma bozukluklarına neden olup, insanlara ya çok kolay güvenme ya da hiç güvenememe gibi sorunlara neden oluyor.
Yuvada ayrıca önemli problemlerden birisi de, çocuğun düştüğünde ağlaması gibi durumlarda etrafına bakınması, bakıcıların iş yükü gibi nedenlerden dolayı ağlamakta olan çocuğa ilgi göstermemesi gibi nedenler yer almakta. Bu durum, bu çocukların ileriki yaşamlarında da sosyal destek mekanizmalarına güvenmelerini zorlaştırıyor. Psikolog yardımı gibi yardımları reddebiliyor hale geliyorlar. Boşluk duygusu, bağlanma bozuklukları, psikososyal mekanizmalara güvenememe ve yeterli destek mekanizmalarının olmaması korumadan ayrılan bireylerin intiharının bizce ana nedenleri.’
Dahası bu çocukları topluma kazandırmak da oldukça zor çünkü ötekileştiriliyorlar. Arkadaşlarının ‘Annem seninle arkadaşlık etmemi istemiyor’ demesi, ya da ileriki yaşlarda bireylerin ‘Yurttan gelin istemem’ gibi sözleri bu gençleri iyice toplumdan uzaklaştırıyor.
Toplumda bu duyarlılığın aşılması için ne yapılabilir?
Yuva ve yurtlarda yetişen bireylere ilişkin ayrımca söylem ve eylemlerden kaçınılmasını çok istiyoruz. Bu yaklaşımlar çocukların ve gençlerin bilinçlerini yaralıyor. Toplumdan ana beklentimiz, koruyucu aile ve evlat edinme hizmet modelleriyle çocukların hak ettikleri sevgi ortamında ailede yaşamalarını desteklemesi. Koruyucu aile olması, evlat edinmesi.
Bunun yanı sıra, kampanyamıza da destek vermeleri çok önemli. Kampanyaya destek vermek isteyenlerwww.change.org/