Aflatoksin alarmı

Aslında baktığınızda herkes sağlıklı ve organik beslenmeye kafa patlatıyor. Fakat işin içine girince bunun o kadar da kolay olmadığını görüyoruz. Neden mi? Çünkü soframıza gelen bir sebzenin, etin veya bir içeceğin hangi ortamda, ne kadar steril ve ne kadar şeffaf üretildiğini asla bilemiyoruz. Her zaman içimizde bir kuşku oluşuyor. Son dönemlerin en gizli ve tehlikeli tabiri aflatoksinli gıdalar ile ilgili aklımıza takılan sorulara mikrobiyolog Canan Ünal açıklık getirdi. Tüm bu soruların cevaplarını aşağıda sizin için derlediğimiz röportajda bulabilirsiniz.

Röportaj: Damla Sokullu

Biraz kendinden ve eğitiminden bahseder misin? Mikrobiyolog olmaya nasıl karar verdin?
Çanakkale doğumluyum. Ege Üniversitesi, biyoloji bölümü, temel ve endüstriyel mikrobiyoloji anabilim dalında lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Biyolojiye olan ilgim lise dönemimde hocalarımın etkisiyle başladı, ilgilenip araştırdıkça bende daha merak uyandırıp, cazip hale geldi, böylece üniversitede bölüm okumaya karar verdim. Daha sonra, mikrobiyoloji dünyasına girdim, gözle görülmeyen canlıların dünyasını tanımaya çalışmak hem çok merak uyandırıcı hem de benim için gerçekten çok zevkliydi. Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, çalışmalarımı daha spesifik hale getirerek araştırmalarıma devam ettim.

Son zamanlarda yeni tanıştığım bir kelime aflatoksin… Tam olarak nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır?
Öncelikle mikotoksin terimini tanımlayarak başlayalım, mikotoksin; fungus (mantar) anlamındaki Yunanca “mykes” sözcüğü ile Latince ‘de zehirin karşıtı olan “toxisum” sözcüklerinden oluşan ve belirli funguslarda oluşturulan, insan ve hayvanlarca tüketildiğinde hastalık veya ölümlere neden olan bir grup zehirli bileşiktir.
Aflatoksin ise, Aspergillus flavus adında fungus türlerine ait toksindir. Aflatoksin terimi ise, ‘’Afla’’ (ilk olarak ürettiği bilinen Aspergillus flavus), ve ‘’toksin’’ kelimesinden türevlenmektedir. Aflatoksinler, dünyada en çok bilinen ve en çok araştırılan mikotoksinlerdir. Dünyada ilk olarak 1960 yılında İngiltere’de kanatlı hayvan çiftliklerinde 100.000’den fazla hindinin ölmesi ile yeni bir hastalık olarak adlandırılmıştır “Hindi X hastalığı” . Araştırmalar sonucunda, hayvanların aflatoksinli Brezilya fıstıklarıyla beslenmeleri sonucunda zehirlendiği ortaya çıkınca aflatoksinler dünyada büyük yankı uyandırmıştır.

BUNU DA OKU:  Geri dönüşümlü müzik: Rebel Moves

Hangi gıdalardan bulaşabilir?
Bu soruyu şu şekilde yorumlayalım, Aspergillus flavus ve aflatoksin ürettiği bilinen fungus türleri, toprak kaynaklı organizmalardır. Dolayısıyla bu küflerin sporları öncelikle toprakta olmak üzere havada ve birçok yerde bulunur. Tükettiğimiz bitkisel kökenli besinleri düşündüğümüzde, toprakta yetişme, hasat aşamasında ürüne geçer. Bitkisel olarak tükettiğimiz besinlerde bulunabilirken, bitkisel kaynaklı beslenen hayvanların bünyesine geçer, dolaylı olarak tükettiğimiz hayvansal kaynaklı ürünlerde de aflatoksinlerle karşılaşabiliriz. En tipik olarak karşılaştığımız gıdalar ise, mısır, süt, incir, pamuk, kırmızıbiber, tahıl ürünleri, hayvansal ürünler diyebiliriz.

İnsan sağlığını nasıl etkiler?
Aflatoksinler, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’na (IARC) göre, 1. Sınıf kanserojen olarak tanımlanmıştır. Karaciğer hücrelerinde kanser oluşumu yanı sıra toksik hepatit, siroz, çocuklarda büyümenin yavaşlaması, bağışıklık sisteminin baskılanması, akut veya kronik olarak da toksisiteri gözlenmektedir.

Aflatoksinden kaynaklanan hastalıklar ne derecede yaygın?
Aflatoksinler dünyadaki tahıl ürünlerinin yıllık %25 ‘ini etkiler. Dolayısıyla tahıl tüketimi yaygın olan ülkelerde yaygın olarak karşılaşılmakla birlikte, potansiyel olarak aflatoksinlere maruz kalan beş milyon insan vardır. Yıllık karaciğer kanseri vakaları ise 25.200- 155.000 arasındadır. Dünyada aflatoksinlerden kaynaklı karaciğer kanseri sıklık oranı %40’lık bir oranla Afrika’da görülmektedir.

Aflatoksine maruz kalıp kalmadığını bilinçli bir tüketici nasıl anlar?
Bilinçli bir tüketici aflatoksinlere maruz kalıp kalmadığını maalesef anlayamaz. Hiç kimse gözle göre göre küflü bir gıda tüketmezken, dolayısıyla aflatoksin oluşan bir üründe gıdada kendini belli etmez. Bu yüzden kontroller tamamen gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın denetimi altında yapılmaktadır.

Aflatoksinin belli bir kuralı, düzenlemesi var mı? Mesela Türkiye’de, Avrupa’da, Amerika’da veya diğer ülkelerde… Varsa bunlar nelerdir?
Tabii ki de ülkemizde Türk Gıda kodeksi tarafından, aflatoksin için belirlenen limit değerler vardır, aynı zamanda Amerikan İlaç Kurulu (FDA) tarafından belirlenen limit değerler bulunmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından düzenleme ve denetlemeler yapılmaktadır. Aynı zamanda ülkemizdeki limit değerler ile Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (EEC) belirlediği limit değerler ile örtüşmektedir.

BUNU DA OKU:  Varoluşa teşekkür

Devletin bu konuda ki çalışmaları nelerdir?
Bu konudaki çalışmalar, Gıda Kontrol laboratuvarlarında, aflatoksin analizleri yapılarak, limit değerler, kabul edilebilirlik seviyeleri belirlenmektedir.

Aflatoksinler nasıl kontrol edilebilir ve önlenebilir?
Az öncede bahsettiğimiz gibi toprak kökenli organizmadan türevlendikleri için açıkçası yok etmek mümkün değil fakat önlemede çok önemli basamaklar bulunmaktadır. Toprakta var olan küf sporlarının hasat esnasında ürüne bulaşmasını en aza indirmek için, uygun hasat yöntemleri geliştirilebilir, hasat sonrası depolama koşullarında, nemden koruma ve fungusun üremesine imkan vermeyecek sıcaklıklar sağlanmalı, havalandırılmalı ve böcek, haşere gibi organizmaların ulaşmasına imkan vermemeli. Tabii ki de kimyasallar kullanılarak önlem daha da arttırılabilir fakat organik tarım yapıyorsak mücadelemiz daha güç ve sonucu daha sağlıklı olacaktır.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Gıda Gündemi, Yeme İçme
Aflatoksin nedir?

Aflatoksin karaciğer kanseri, hepatit, siroz, bağışıklık sistemi hastalıklarına sebep oluyor.

Kapat