Evcil hayvanların mamaları iklim değişikliğine nasıl katkıda bulunuyor?
Benden hep yemek yazıları okumaya alışıksınız ama bugün daha farklı bir konu hakkında yazıyorum. Evde beslediğiniz kedi ve köpek mamalarının iklim değişikliğiyle bir ilgisi olabilir mi? Kedi ve köpek mamalarının üretilmesi için 49 milyon hektara (Birleşik Krallık’ın iki katı büyüklüğünde) ihtiyaç var ve atmosfere 106 milyon ton karbondioksit salınıyor.
Türkiye’de evcil hayvan olarak 4 milyon kedi, 1 milyon da köpek olduğu tahmin ediliyor. Evcil hayvan beslenmesi sektörü geçtiğimiz yıl ülkemizde tahminen %25 büyüdü. Eskiden evde ne olanlarla beslenen evcil hayvanlarımızın artık özel olarak hazırlanan ve kolayca marketlerde bulabileceğimiz mamaları var.
Geçen kasım ayından beri bizim de bir kedimiz var. Kedi maması artık market alışverişlerimizin değişmezi oldu. Kurusu ayrı, yaşı ayrı, ödül maması ayrı. Kedi mamalarının iklim krizine etkisinin ne olduğu sorusu bir anda zihnimde belirince paketlerin üzerindeki yazıları okumaya başladım. Kediler alışkanlıklarına çok düşkün olduklarından dolayı (kedimiz) Kimyon’un yediği mamaları genellikle değiştirmiyoruz. Evdeki mama paketleri üzerindeki bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
Kedi Maması Paket Okuma
Çok ünlü küresel bir markanın alt markasının ürettiği yaş mamaya bakıyorum önce. Plastik poşette ve konserve kutusunda, iki ayrı gramajda satılıyor. İngiltere’de üretilmiş ve ithal edilmiş. İçinde sığır, tavuk ve balık var. Daha az ünlü bir diğer markanın konserve maması da İngiltere’de üretilmiş ve ithal edilmiş. Onun da içinde tavuk, kuzu ve av hayvanı var. Çok farklı çeşitleri olan bir ödül mamasına bakıyorum. Farklı içerikleri göstermek için farklı renkli poşetlerde satılıyor. Küresel bir markanın alt markası tarafından Macaristan’da üretilmiş. İçerisinde tavuk ve hayvansal yağlar var. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Business Wire’da 2018’de yayınlanan bir habere göre, 2017’de evcil hayvan mama endüstrisinin küresel büyüklüğünün 94 milyar dolar olduğu düşünülünce, küresel markaların bu sektördeki varlıkları çok daha rahat anlaşılabiliyor. Çinlilerin evcil hayvan sahipliği “henüz” düşük seviyede ama bunun değişmeye başladığı söyleniyor. Bu durumda, sektörün daha da büyüyeceği tahmin ediliyor.

Evcil hayvan mamaları ve iklim değişikliği
Mamalara geri döneyim. Hangi yollarla iklim krizini derinleştiriyorlar? Birincisi, hepsinde hayvansal gıda var. Hayvan yetiştiriciliğinin iklim krizini derinleştirdiği, giderek daha fazla bilinen bir gerçek haline geldi. İkincisi, mamaların ambalajları var. Kimi zaman plastik, kimi zaman konserve kutuda satılıyorlar. Konservenin geri dönüşümü plastiğe kıyasla daha kolay olsa da, gıdayla “kirlenmiş” ürünlerin geri dönüşümü çok daha zor. Plastikte gıdayla temas, geri dönüşümü de engelliyor. Geri dönüşümün aslında nasıl bir şehir efsanesi olduğunu yakın zamanda haberlerden gördük: İngiltere marketlerinin ambalaj artıkları Adana’da yol kenarına atılıyor veya yakılıyor. Kısaca, bu mamaların, geri dönüşümü pek de mümkün olmayan ambalajları var. Mamaların iklim krizine olan diğer katkısı ise hepsinin yurtdışından ithal edilmesi. İthalat, yüksek miktarda karbon ayak izi yaratılmasına neden oluyor.
İngiltere’deki Edinburgh Üniversitesi’nin 2020’de yaptığı bir çalışmada küresel mama tüketiminin 2/3’ünü oluşturan ABD ve Avrupa’da satılan 280 farklı kuru mama inceleniyor. Analizlere göre mamaların içeriğinin yarısı mısır, pirinç veya buğday gibi tahıllardan oluşuyor -diğer yarısı hayvansal gıdalardan. Bu ürünlerin üretilmesi için 49 milyon hektara (Birleşik Krallık’ın iki katı büyüklüğünde) ihtiyaç var. Atmosfere 106 milyon ton karbondioksit salınıyor. Bu üretim, eğer bir ülke olsa ülkelerin karbondioksit salımı sıralamasında 60. sırada yer alıyor. Bu üretim esnasında ortaya çıkan sera gazının Mozambik veya Filipinler gibi ülkeleri geride bıraktığı ortaya konuyor.
2017’de sadece ABD’yi kapsayacak şekilde yapılan araştırmada ise kedi ve köpeklerin beslenme rejimlerinin, hayvansal gıda üretiminin çevre üzerine olan etkisinin (toprak, su, fosil yakıt, gübre kullanımı vd.) %25 ila %30’unu oluşturduğu belirtiliyor. ABD’de kedi ve köpeklerin yediği hayvansal ürünler, 80 milyon tona varabilen sera gazı (metan ve azot protoksit) salımına neden oluyor.
The Guardian’da 2018’de yayınlanan bir habere göre ABD’de hayvansal ürün kullanmadan köpek maması üreten girişimler var. Mantar, böcek, bitkisel protein ve laboratuvar ortamında üretilen yapay etten ürettikleri mamayla köpeklerin ihtiyaç duyduğu besinleri sağladıklarını iddia ediyorlar. (İki örnek Chippin ve Wild Earth.) Bu girişimlerden birinde çalışan bilim insanı Holly Ganz, köpeklerin hayvansal gıdadan uzaklaşmasının kedilere oranla daha kolay olduğunu söylüyor çünkü köpekler, bitkilerdeki nişastayı sindirmeyi sağlayan amilaz enzimini üretebiliyor. Kediler ise tamamen etçil. Görme yetilerinin ve kalp sağlıklarının iyi olması, bağışıklık sistemlerinin iyi çalışması için ette bulunan farklı bileşenlere ihtiyaç duyuyorlar.
Konuyla ilgili yazılarda farklı öneriler de dile getiriliyor. Aynı duyguyu veren ve daha az hayvansal gıda tüketen evcil hayvanlar beslemek, bunlardan birisi. Evcil hayvanların aslında ihtiyaçlarından fazla beslendiği, özellikle ABD’de obezitenin hayvanlarda da giderek yaygınlaştığı görülüyor. Dolayısıyla, hayvanları gerektiğinden fazla beslememek bir diğer öneri. Açıkta mama satılması, ambalaj atığının önüne geçebilir. Ödül olarak kedinize mama vermek yerine onunla oynamak, bir diğer tavsiye. Veterinerler mama yerine kendi yemeklerimizi vermenin ise evcil hayvanlara çok iyi gelmediğini hatırlatıyorlar çünkü insan vücudunun ihtiyaçlarıyla hayvanlarınki her zaman aynı olmayabiliyor.
Bu öneriler tüketimi azaltacağından Türkiye’ye daha az mama ithal edilmesi demek. Daha az ithal mama, daha az karbon ayak izi ve ambalaj atığı demek. Öte yandan, mamanın Türkiye’de üretilmesi, ithalatı engelleyeceğinden hem karbon ayak izini azaltır hem cari dengemize katkı sunar. Sanıyorum şimdilik en ideali, açıkta satılabilecek mamanın Türkiye’de üretilmesi olacaktır. Böylece, hem ambalaj atığını, hem karbon ayak izini hem de cari açığı azaltmış oluruz. Kedi ve köpeklerle birlikte yaşayan okurlarımızın da bu konuya katkılarını bekliyorum.
Kapak Fotoğrafı: Karsten Winegaar
Yorumlar kapatıldı.