Mayıs ayında masamızda neler olmalı?
Ağaçlarda rengarenk açan çiçekler, yol kenarlarındaki papatyalar bize baharı müjdeliyor.
Havalar iyiden iyiye ısındıkça, pazarlara baharlık sebze ve meyveler gelmeye başlıyor. Can erikler ve yeni dünyalar gözümüzün içine bakarak “Alın bizi!” diyorlar. Çilek çıkacak da tadıyla yiyeceğiz diye çoluk çocuk heyecanlanıyoruz. Enginar, bakla ve bezelyeyle birlikte ağır kış yemeklerinden hafif zeytinyağlılara geçme zamanı gelmiştir artık. İlkbaharda büyüyen taze soğan, taze sarımsak,buğday gibi tahıl ve yeşillikler de sofralardaki yerini alabilir. Bu mevsimde yetişen maydanoz, dereotu, fesleğen gibi aromatik otlara da yer açarız mutfağımızda.
Mevsiminde sebzeyi ve meyveyi yemenin ne kadar önemli olduğunu biliyorum, o yüzden de bütün kış domates, salatalık, patlıcan, kabak, fasulye gibi sebzeleri mutfağıma sokmuyorum. Çünkü bu gıdaların hiç biri doğal ortamlarında, tarlalarda, güneş ışığında ve doğal gübrelerle yetiştirilmiyor. Ya nasıl yetiştiriliyorlar?
- Naylon örtü ve benzeri kaplamaların altındaki seralarda, sıcak ortam sağlamak için yaratılan kapalı ortamlarda,
- Büyümesi için aşırı miktarda kullanılabilen hormonlarla,
- Böceklerden korumak için aşırı miktarda kullanılabilen tarım ilaçlarıyla yetiştiriliyorlar.
Ayrıca çabuk bozulmasın, raftaki ömrü uzun olsun diye de erkenden toplanıp sandıklanıyor ve bize sunuluyor, bu arada vitamin ve mineralleri de eksilebiliyor. Oysa tüm bu doğal olmayan koşullarda yetişen sebze ve meyveler kanser riskini %70 artırmakta. İşin en acı tarafı hamile bir anne doğal ve organik olmayan, sera ürünü bu meyve ve sebzeleri yediği takdirde aldığı bu hormonlar ve tarım ilaçları doğrudan anne karnındaki bebeğine de rahatlıkla geçmekte. Yine emziren annelerden, anne sütü ile bu tarım ilaçlarının bebeğine geçtiği birçok bilimsel araştırmalarda gösterilmiş.Hem kanserojen hem de pahalı olan bu meyve ve sebzeler yerine, mevsiminde yetişen ve vitamin, mineraller açısından zengin olan sebze ve meyveleri tercih ediniz. Bu şekilde hem sağlıklı olursunuz hem de kanserden korunursunuz.
Eğer sizin de benim gibi bu tür konulara hassaslığınız varsa, vücuda tarım ilacı alımını azaltmak için aşağıdaki ipuçlarına uygulayın:
- Tüm meyve ve sebzeleri bolca yıkayın.
- Elma, salatalık, patates ve kabuğu yenebilen diğer meyve ve sebzeleri tüketmeden önce, kabuğunu bir fırça ile temizleyin.
- Marul ve lahana gibi yapraklı sebzelerin en üstteki yapraklarını kullanmayın.
- Her ne kadar içeriğindeki besin ve lifler yok olabilse de sebzeleri soyduktan sonra pişirin.
Bu yüzden size her ay hangi meyve, sebze ve balıkların tezgaha çıktığını yazacağım. Böylelikle daha doğal ve sağlıklı beslenmeye bir kılavuz olma yolunda yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.
Sebzelerden enginar, bakla, madımak, patlıcan, arpacık soğanı, semizotu, papatya, ebegümeci, domates, salatalık, bezelye ve barbunya, meyvelerden de çilek, yeşil erik, malta eriği, dut yavaş yavaş tezgahlara geliyor. Ayrıca balıklarda da barbunya, levrek, kılıç, kırlangıç, dilbalığı ve istakoz için güzel bir zaman. Balığın bu sıralarda keyfini çıkarın çünkü haziran ayında balıklardan yana şansımız pek olmayacak. Mevsimi geçmek üzere olan bebe havucu ve beyaz kuşkonmazı da hatırlatmakta yarar var. Pek yakında tezgahlarda marul, karpuz ve kirazı da göreceğiz. Çilek kısa ömürlü bir meyve, içeriğindeki zengin vitamin (özellikle C vitamini) ve mineraller sayesinde ani enerji verip, geçiş mevsiminde ortaya çıkan yorgunluk belirtilerini giderir.