Çernobil kabusunun yıldönümü
Bugün Çernobil’in yıldönümü. 26 Nisan 1986’da başlayan sızıntıyı ne yazık ki 30 Nisan’da ancak açıklayabilmişlerdi. Oysa bugün hala nükleer tehditlerle burun burunayız.
Şu anda bütün dünyada toplam kapasitesi yaklaşık 372 gigavat olan 436 nükleer reaktör faaliyette. En az bir nükleer reaktörü olan 30 ülke var. 104 aktif tesisle ABD, 59 santrali olan Fransa ile 53 santralin bulunduğu Japonya’nın neredeyse iki katına sahip. Rusya’nın 31 reaktörü varken 15’i Ukrayna’da olmak üzere 35 santral de eski Sovyet Bloğu ülkelerinde yer alıyor. Güney Kore’nin 20, Birleşik Krallığın 19 santrali var. Şu anda yapım halinde 52 santral daha var. Bunların 16’sı Çin, 9’u Rusya, 6’sı Hindistan, 5’i de Güney Kore’de bulunuyor.
Elektrik türbinlerini çalıştıracak ısı kaynağı olarak kontrollü nükleer fisyondan yararlanma fikri İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yirmi beş yıl boyunca büyük coşku yaratmıştı. Atom Enerjisi Komisyonu 1960’ların sonlarında ABD’nin 2000 yılına girdiğinde 1000’den fazla faal nükleer santrali olacağını öngörüyordu. Fakat bu sayının sadece onda biri gerçekleştirildi. Bir zamanlar düşük maliyetli elektrik için neredeyse sınırsız kaynak sunması beklenen nükleer güç, son 30 yıldır kriz içinde olan bir enerji kaynağı haline getirdi.
Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santralı kazasında Birleşmiş Milletler Atom Radyasyonu Etkileri Bilimsel Komitesine göre 4000–5000 kişi ölmüştü. Halbuki New York Academy of Sciences’da yayınlanan Rus yazarlar tarafından yazılan “Çernobilin Çevre ve İnsanlar Üzerinde Yarattığı Felaketler” eserine göre 2004’e kadar uzanan ölümlerin bir milyona çıktığı açıklanmıştır. Bugün artık nükleerin tehlikesi aşikar, verimi ise düşükken neden hala nükleer diye ısrar ediyorlar anlaşılır gibi değil.
Bu arada felaketin üzerinden çeyrek asırdan fazla geçmesine rağmen çevreye verdiği etkileri görebilmeniz için geçen sene Çernobil turistlerin ziyaretine açıldı.