Bir sonraki pandeminin çıkış noktası eriyen buzullar olabilir
Bir sonraki pandeminin çıkış noktası, Kuzey Buz Denizi’nde, iklim krizi kaynaklı buzul çözülmesiyle serbest kalmayı bekleyen virüslerden biri olabilir.
Kuzey Buz Denizi’nde, çoğu bilim tarafından keşfedilmemiş bir çok virüs bulunduğunu biliyoruz. Milyonlarca yıldır buzulların altında bekleyen bu organizmalar, donuk hâlde olduklarından şimdilik bize veya ekosistemin herhangi bir parçasına çok az tehdit oluşturuyorlar. Ancak buzulların erimesi, bu virüslere bir konakçı yani taşıyıcıya (insan, başka bir hayvan, bir bitki veya mantara) sıçrama ve böylece çoğalıp yayılmaya devam etme fırsatını açar.
Yeni bir çalışmada, Ottawa Üniversitesi’ndeki bilim adamları, Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyindeki en büyük tatlı su olan Kanada’daki Hazen Gölü’nden alınan örnekleri inceleyerek bu riskin ne kadar ciddi olduğunu incelediler.
Bölgede hangi türlerin yaşadığını anlamak için göl çökellerinin etrafındaki DNA ve RNA’lar test edildi. Bu veriler daha sonra yeni bir virüsün yeni bir konakçıya ilk kez bulaştığı bir viral yayılma olasılığını hesaplayan bir algoritmaya bağlandı.
Bulgular, en yüksek viral yayılma riskinin eriyen buzullara en yakın bölgelerde olduğunu gösterdi. Dünyadaki buzulların çoğunun artan sıcaklıklar nedeniyle çözüldüğü göz önüne alındığında, iklim krizinin yeni virüslerin yayılma riskini de artırdığı rahatlıkla söylenebilir.
Bununla birlikte iklim krizi, hayvanları yaşam alanlarını daha kuzeye, sıcaklıkların daha soğuk olduğu Kuzey Kutbu’na kaydırmaya zorlayacak. Bu, viral yayılma olasılığını artırması muhtemel başka bir faktör.
Ottawa Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde doçent olan Stéphane Aris-Brosou, yaptığı açıklamada, “Karşılaştırmalı bir analize başvurursak, buzulların erimesinden kaynaklanan akışla viral yayılma riskinin arttığını tespit ettik. Bu da iklim krizinin etkisinin bir mümessili,” diyor.
“İklim krizinin, potansiyel viral vektörleri ve rezervuarların tür aralığını kuzeye doğru kaydırdığı senaryoda, Kuzey Buz Denizi, ortaya çıkan salgınlar için verimli bir zemin hâline gelebilir.”
Bunların çoğu şimdilik varsayım olarak anılsa da, bu yeni ortaya çıkmış bir sorun değil. 2016 yılında Rusya’nın Yamal Yarımadası’nda onlarca kişi şarbon hastalığına yakalandı.
Sibirya’nın derinlikleri, 20. yüzyılın başlarında tekrarlayan şarbon salgınlarıyla ünlüydü, ancak geyik aşılamarı ve hastalığın daha iyi anlaşılması sayesinde büyük ölçüde geçmişte kalmıştı. Ancak bu son salgının çıkış noktasının, bölgedeki permafrostu eriten ve Sibirya tundrasında enfekte bir ren geyiği karkasını açığa çıkaran bir sıcak hava dalgası olduğu düşünülüyor.
Neyse ki, dünya şarbonla mücadele konusunda zaten bilgiliydi ve salgın kontrol altına alındı. Ancak eriyen Kuzey Buz Denizi buzullarının bir gün insan bağışıklık sistemlerinin ve tıbbi icatların başa çıkmaya hazır olmadığı yeni bir patojen salma ihtimali endişe verici olarak yorumlanıyor.
Aris-Brosou, “Hem iklim değişikliği hem de pandemiler yaşadığımız dünyayı yeniden şekillendirirken, bu iki sürecin nasıl etkileşime girdiğini anlamak kritik hâle geldi,” diyor.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.





































































































