Deniz otobüsüne bisikletimi de alın

Şu bir gerçek ki büyük şehirlerde kullanabileceğimiz tek sürdürülebilir ulaşım aracı bisiklet. Tabii hâlâ paten kayacak ya da kaykaya binecek kadar genç değilseniz… İstanbul’un özellikle kıyı kesimleri bisiklete binmeye çok elverişli. Kadıköy, Caddebostan sahili, gün boyu sıkışık trafiğiyle Ortaköy-Arnavutköy-Bebek kıyıları…

Her biri bisiklet sahibi olmak için başlı başına bir neden. Bisiklet üzerindeki anılarınız lise yıllarına saplanıp kaldıysa hiç ses çıkarmadan ilerlemenin, yokuş aşağı inerken rüzgarı yüzünüzde hissetmenin keyfini hatırlayın, bisikletin ayaklığını indirip kaldırıma dayadığınız günleri. Hayatı daha keyifli, daha yaşanılmaya değer hale getirmek abarttığımız kadar zor değil aslında. Zorlu geçen bir haftanın sonunda pedal çevirerek gürültüden uzaklaşıp çimlerde uçurtma uçurduğumda daha iyi anlıyorum bunu.

Fakat ne yazık ki bu zevkimi gündelik hayatıma çok da taşıyamıyorum. Bunun birkaç nedeni var: İlki ve en önemlisi park edememek. Büyük alışveriş merkezleri ve belli başlı birkaç nokta dışında bisikletimi bırakabileceğim bir yer bulamıyorum. Yol üzerindeki ağaçlara bağlayayım desem dükkân sahipleri laf ediyor, zaten dar olan kaldırımlardan yayaların geçmesi imkânsız hale geliyor vs. Trafiğe çıkayım deseniz otomobil sahiplerinin (nedenini bir türlü anlayamadığım) iki tekerlekli araçları sıkıştırma hobisiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Tehlikesi bir kenara, insanın sinirleri de alt üst oluyor. Otobüslerde ABD’deki gibi bisiklet taşıma aparatları olmamasına kızamıyorum çünkü şehirdeki bisikletli sayısı yok denecek kadar az. Bütün bu olumsuzluklara rağmen bisiklete mobilitesini bu yolla sağlayacak kadar aşık, kasklı, bilinçli bisikletlilere imrenerek bakıyorum.

Ve bugün öğreniyorum ki doğa ve insan dostu bildiğimiz IDO bisikletli yolculardan 3 TL ücret talep ediyormuş. Koca çuvalların, dev bavulların, bebek arabalarının toplu taşıma araçlarına ücretsiz alındığı İstanbul’da bisiklete fatura kesmek niye? IDO’nun internet sitesinden edindiğim bilgiye göre yolcular 30 kg’a kadar olan el bagajlarını ücretsiz olarak taşıma hakkına sahipler. Amatör bir bisikletin ağırlığı ise 12-15 kg arasında değişmekte. Bu da demek oluyor ki bisikletimizi torbaya koysak ücretsiz taşıyabiliyoruz. Sürdürebilir bir şehir yaşamı, petrol tüketiminde azalma, doğaya katkı ve sağlık için bisiklet kullanımının yaygınlaşması şart, özellikle de büyük şehirlerde. Bunun gerçekleşebilmesi içinse bisiklet kullanımının var olan ulaşım sistemine entegre edilmesi gerekiyor. Siz de lütfen Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu’nun başlattığı imza kampanyasına katılarak IDO yetkililerinden bisikletli yolculardan ekstra ücret talep etmemelerini rica edin.

BUNU DA OKU:  2020'ye girerken hem yılbaşı ağacınız hem de dikili bir ağacınız olsun
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gündem, Kent
Fashion’s Night Out öncesi yeşil tüyo

Türkiye'de ilk kez yapılacak alışveriş partisi Fashion's Night Out

Kapat