Dikkat: Rujunuzda kurşun olabilir!
2000’deki ekonomik krizde Estee Lauder firmasının yönetim kurulu üyelerinden Leonard Lauder, ‘ruj satış indeksi’ diye bir ekonomik terim çıkartmıştı. Ekonomi ne kadar kötüye giderse, ruj satışlarının o kadar arttığını belirten Lauder, kadınların lüks tüketim ürünleri alamadıklarında ruj aldıklarını belirtmişti (2010’ların sonunda her ne kadar bu endeksteki özne ruj yerine oje olduysa da, o başka bir yazının konusu).
Biz kadınlar daha güzel hissetmek veya görünmek için rengârenk rujlar kullanıyoruz. Hem de yüzyıllardır. Rujların içinde ne var, bize bir zararı var mı biliyor muyuz?
Son yıllarda birçok tüketim ürününde olduğu gibi rujlarda da bulunan ağır metallar ruj seçimi yaparken daha dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. İlkini 2007’de Campaign for Safe Cosmetics‘in yaptığı testlerde, piyasada çok satılan rujların yaklaşık %61‘inde kurşun bulmuştu. Yüksek miktarlarda kurşuna maruz kalmak (ki burada ortalama bir kadının gün içinde rujunu defalarca tazelediğini düşünmek lazım) düşükten, beyin hasarına kadar farklı sağlık problemlerine yol açıyor. 2009 ve 2012’de Amerikan Food and Drug Administration tarafından yapılan araştırmalarda ise, bazılarında 7,9 ppm (milyonda parça – ki bu aslında son derece yüksek bir rakam) kurşun bulunmuş. 2012 yılının Nisan ayında Berkeley Üniversitesi’nde yapılan araştırmada ise kurşunun yanı sıra, rujlarda alüminyum, krom ve kadmiyuma rastlanmış. Kadmiyuma genelde göğüs kanseri biyosiplerinde rastlanıyormuş ve laboratuvar testlerinde kanserli hücrelerin çoğalmasına sebep veriyormuş. Kadmiyum aslında biz farkında olmasak da toprakta bulunan ve kanser araştırmalarında sık sık karşımıza çıkan bir metal. Kurşun ise öyle ağır bir metal ki, mümkünse tamamıyla uzak kalmak gerekiyor.
Pek tabii bunlar rujlarda son derece düşük dozlarda yer alıyor. Ortalama bir kadının hayatı boyunca 1,5 kilo ruj yuttuğunu düşünecek olursanız, küçük sayılar bile bir araya geldiğinde ciddi zararlar verebilir.
Hele hele annelerinin rujlarıyla oynamaya bayılan kız çocuklarına ise hemen alternatif oyuncaklar bulun, çünkü bu kimyasallar böbrek problemi olanları, hamileleri, çocukları ve hastaları daha kötü etkiliyor.
Bu kadar zararlıysa neden bu ağır metaller rujumuzda, diyebilirsiniz. Aslında bunun cevabı iyi bildiğimiz bir hikâyede saklı. 2008 yılında Kaliforniya eyaleti rujdaki kurşunu yasaklamak istemiş. Ancak aralarında Estee Lauder, Revlon ve Johnson & Johnson‘ın da bulunduğu kozmetik sektöründeki lobiciler sayesinde maalesef bu tasarı kanunlaşamamış. Eğer geçseydi, öğrenme problemlerinden, kısırlığa ve düşüğe sebep olan bir nörotoksin olan kurşun rujumuzda mümkün olan en düşük seviyelerde yer alacaktı. Ancak bu yasa tasarısından 5 yıl sonra, bugün durum daha da beter çünkü kozmetik şirketleri bunu azaltacaklarına iyice çoğaltmışlar adeta.
Akla gelen ilk soru “Ben şimdi ne kullanacağım ve ne kullanmamalıyım?” oluyor. Yapılan testlerde alınan sonuçlardan özellikle Amerika’nın ucuz ürünlerinden Wet’n’Wild rujunda hiç kurşuna rastlanmamış olması, bunun markanın kalite algısıyla doğru orantılı olmadığını gösteriyor. En çok kurşuna L’Oreal ürünlerinde rastlanması ise başlı başına ayrı bir konu.
Campaign for Safe Cosmetics FDA‘in yaptığı araştırmalara göre aşağıdaki ürünlerde hiçbir şekilde kurşuna rastlanmamış.
- Christian Dior Replenishing Lip Color in Premiere
- Clinique Long Last Lipstick in Merlot
- Estee Lauder Pure Color in Maraschino
- MAC Matte Lipstick in Viva Glam 1
- Revlon Superlustrous in Love That Red
- Revlon Superlustrous in Bed of Roses
- Revlon Colorstay Lipcolor in Red Velvet
- Tarte Inside Out Vitamin Lipstick
- Wet n Wild Mega Colors in Cherry Blossom
- Avon Ultra Color Rich in Cherry Jubilee
- The Body Shop Lip Color in Garnet
- Dr. Hauschka
Kaynaklar:
http://safecosmetics.org/downloads/A%20Poison%20Kiss_report.pdf
http://safecosmetics.org/article.php?id=223
http://www.onearth.org/blog/top-20-lead-tainted-lipsticks
http://ehp.niehs.nih.gov/1205518/






































































































