Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nüz kutlu olsun!

Şehirler de yaşayanlar için ancak haftasonları uzun bir yolculuk ile ulaşılabilen doğal alanlar, aslında insanlığın devamlıığını sürdürebilmesi ve sürdürülebilir gelişme için vazgeçilemez kaynaklar. İnsanlığın geleceği ile sıkı sıkıya bağlı olan biyoçeşitlilik, dünyadaki yaşam çeşitliliğini sağlar.

Biyoçeşitlilik, Dünya içinde bulunan tüm yaşam türlerini ve onların birbiri ile olan doğal süreçleri tanımlar. Bu kavramın içinde ekosistem, genetik ve kültürel çeşitlilik, ve onların tüm canlı türleri ileetkileşimleri vardır.

Aslında üzerinde çok düşünmediğimiz şeyler; besin, temiz su ve hava ve hatta haşere kontrolü gibi faaliyetler bize biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin sağladığı ücretsiz hizmetlerdir.

Bozulmamış bir ekosistem ve onunla iç içe olan insanların bağışıklık sistemi de diğer insanlara göredaha güçlüdür. Biyoçeşitlilik aynı zamanda geleneksel ilaçların da özünü oluşturur. Büyük ilaç şirketlerinin çoğu ilacının içinde bitkilerin içerdiği özütler vardır.

İklim değişikliği konusunda havadaki karbonu toplayarak yer doldurulamaz bir rol oynayan ekosistem ve biyoçeşitlilik, doğal felaketlere karşı en öndeki savunma duvarımızdır. Ormanlar, sulak araziler ve mangrov alanları sel, baskın ve tsunamilerin etkilerini azaltmakta kritik roller oynar.

Her ne kadar insanlık biyoçeşitliliğin bir parçası olsa da, evimize ve ailemize çok iyi geçindiğimiz söylenemez. Ama bizi heyecanladıran ve biyoçeşitliliği bir denge altında tutmaya çalışan projeler de var.

Türkiye içerisinde WWF’in Türkiye’nin Canı projesi bunlardan biri 2011 yılından beri 10 adet projeyi destekleyen program, hem yöre halkının hem de kamuoyunun ülkemizin biyolojik çeşitlilik değerlerini daha iyi tanımasına ve daha etkili korunmasına katkı sağladı. Bu 10 proje ile ilgili bilgiye buradanulaşabilirsiniz. Biz bu 2 projeyi çok sevdik

Yer Altının Dev Kanatları:

21321435135

Türkiye imzaladığı Bern Sözleşmesi’yle yarasa türlerini ve bu türlerin yaşam alanlarını korumayı taahhüt ediyor. Ama şu ana kadar keşfedilmiş yaklaşık 2.000 mağara içinden sadece birkaçı ekosistem yaklaşımıyla değerlendirilmiş ve yarasalardan dolayı koruma altına alınmış. Türkiye’deki birçok mağara ekosistemi ve buralarda yaşayan yarasa türleri turizm, barajlar, taş ocakları, definecilik ve guano (yarasa dışkısı) ticareti gibi etmenlerden ötürü tehdit altında bulunuyor.

BUNU DA OKU:  Sessiz Çığlık: 4 ülkede 20 milyondan fazla kişi açlıktan ölmek üzere

Proje, Türkiye’deki mağaracılık ekiplerinin bir araya gelmesine ve mağara ekosistemlerinin korunmasına yönelik işbirliklerine ön ayak oldu tespit edilen mağaraların Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından korunan alanı olarak tescil edilmesi gündemde. Başta mısır meyve yarasaları olmak üzere yarasalarla ilgili avlanma yasağı bundan sonraki Merkez Av Komisyonu (MAK) kararlarında yer alacak.

Ağaçbaşı Turbalıkları:

234667443234

Ağaçbaşı Yaylası ve Turba Bataklığı, Trabzon İli Köprübaşı İlçesinin güneyinde, ilçeye 30 kilometrelik orman yolu bağlantısı bulunan, 2100 metre yükseklikteki yayladır. Endemik ve nesli tehlikede bitki ve hayvan türlerini bünyesinde barındıran alan, Türkiye’nin en büyük ve tehdit altında olan yüksek rakım bataklığıdır.

Proje ekosistem bütünlüğünü ve tür çeşitliliğinin devamlılığını amaçlamaktadır. Proje alanı, sadece turbalıkta yaşayabilen böcek yiyen (Drosera rotundifolia) bitkisini ve turbalık oluşumunda önemli yeri olan bataklık yosunu (Sphagnum sp.) gibi türleri barındırmakta.

Turbalıklar, ekolojik önemleri bilinmediği ve tanınmadıkları için son yıllarda hızla yok olmakta. Çünkü yakacak olarak kullanılmakta, sera yetiştiriciliğinde faydalanılmakta ve yerel halk tarafından drenaj kanalları açılarak kurutulmakta. projenin hedefi ise turbalıklar ve üzerindeki önemli türlerin (Böcek Yiyen Bataklık Yosunu, Kafkas Kurbağası ve Kafkas Semenderi) ve yaşam alanlarının bölgesel düzeyde korunması için toplumsal bilgi, bilinç ve farkındalık yaratmak olarak planlanıyor.

Küresel olarakta bazı iyi haberler var. Özellikle soyu tükenmeye yakın canlılar için yapılan çalışmalar umut verici.

324324

Yunuslar ve balinalar için yapılan çalışmalarda, orkaların (katil balina) sayılarında artışlar sağlanırkenkambur balinalar da 50 yıl boyunca avlamalarını yasaklayan uluslararası yasaklar sayesi ile soyları tükenmekten oldukça uzaklaştı. Dev pandaların ise sayıları son sayımlarından itibaren %16 artmış durumda. Dünyanın en nadir kedisi, Amur leoparları ise Rusya’da sayılarını ikiye katlamış durumdalar.

BUNU DA OKU:  HES iptalleri son hız sürüyor

İyi haberlerin sayısı gittikçe artmakta ama sizde doğal yaşamı koruyan projelere destek olabilir, bu süreci hızlandırabilirsiniz. Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nüz kutlu olsun!

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Hayvanlar, Kent, Topluluklar
Yırca’da şenlik var!

Toprağına ve sağlığına sahip çıkan Yırcalılar, 23-24 Mayıs'ta termik santrale karşı kazanılmış hukuk mücadelesini bir şenlikle kutluyor.

Kapat