Dünya Çevre Günü: 5 Haziran
1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. O günden bugüne her sene bir tema seçiliyor ve bu tema üzerine fikirler paylaşılıyor. Bu senenin teması “Ormanlar: Doğa Hizmetinizde”.
Biz canlıların geleceğini koruyan ormanların da korunmaya ihtiyaçları olduğu artık gerçeğin ötesinde acil çözüme ihtiyacı olan bir sorun. Ormanları koruyabilmenin yollarını bilmiyorsanız, hayat şeklinizde küçük birkaç değişiklikten daha ötede aramayın çözümü. Nüfus artışının sonucunda dünyanın ciğerleri olarak çocukluk yıllarımızdan bu yana kanıksadığımız ormanlar bugün seragazı etkisini %20 değerinde düşürebiliyorlar. Ancak “ormanların tahrip olması” ve “orman kaybı”ndan dolayı ciğerlerimiz etkilerini her geçen gün kaybediyorlar. Ormanların yok olması ticari kesimler, erozyon, yangınlar, yakıt amaçlı odun toplamak, yaşayan sinek ve böceklerden kaynaklı olarak oluşuyor.
Ormanlar kereste, yakıt, kauçuk, kağıt ve iyileştirici bitkiler açısından kaynak teşkil ederler. Aynı zamanda kaynak sularının kalitesini ve devamlılığını sağlarlar. Dünyanın içilebilir sularının üçte ikisi ormanlık alanlardan kaynak bulur. Ormanların azalmasıyla suyun kalitesi düşer; sel, toprak kayması ve erozyon gibi felaketlere oluşur.
Ormanlar: Doğa Hizmetinizde?
Özel şirketler ve bireyler sürdürülebilir kaynaklı ormanlardan yapılmış mobilyaları kullanarak ormanların sürekliliğini sağlayabilirler. Kullanıdığınız mobilya, ahşap, kağıt ve diğer ağaç türevlerinin kaynaklarını bilerek almak en akıllıca yoldur.
Elbette sadece ormanlarla sınırlı kalmak olmaz, denizlerimiz, havamız, suyumuz, dünyamızdaki canlıların çeşitliliği, çoğalması ve sürdürülebilirliğini sağlamak için gerekli kurallara uyarak, hayatımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekir. Sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirliliği, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Ölümlere sebep olan solunum yolu hastalıklarının çoğu hava kirliliği sonucunda oluşmaktadır. Balıklar, çevre kirlenmesinden en çok zarar gören canlıların başında gelir.
Sanayi artıkları, spreyler, yakıtlarla ortaya çıkan gazlar, dumanlar, petrol ve ilaç atıkları, plastik ürünler, suni gübreler ve çöpler çevre kirlenmesine sebep olan en önemli etkenlerdir.
Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz. Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeyi mutlaka önlemek, yeşil alanları ve hayvanları koruyup çoğaltmak gerekir. Bilinçsizce sağa sola attığımız plastik ürünlerin doğada 400 yıl kadar çürümeden kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını biraz olsun anlayabiliriz.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı, bu sene Hindistan’ın Çevre Günü’ne ev sahipliği yapması konusunda fikir birliğine vararak 1,2 milyar nüfuslu bu ülkenin orman bilincini algılaması ve farkındalık uyandırması için dört bir yanda etkinlikler düzenleniyor. Hindistan nüfus yoğunluğundan dolayı çevreye verdikleri zararı bertaraf etme amaçlı ağaç dikme programları, tarım alanlarını korumak için de rüzgar kıran ve rüzgar perdeleri kuruyor. Ekosistemi koruma amaçlı; bitkilerin, hayvanların, su ve diğer doğal kaynakların sağlıklı takiplerini yapabiliyor ve en önemlisi de Hindistan’ın ikonu olan kaplana ev sahipliği yapan en büyük hindistansakızı ağacı ormanı olan Sunderbans’ı koruma altına aldı.
Hepimiz sadece Çevre Günü’nde değil, yılın her günü geleceğimiz için daha yaşanılabilir bir dünya için yapabileceklerimizi diğerleri ile paylaşarak doğaya gereken saygıyı gösterebiliriz.