Durban’da neler oldu? Durban İklim Değişikliği Konferansı’nın ardından

İklim Değişikliği Konferansı boyunca Durban’da bulunan ve izlenimleri gün gün bizimle paylaşma nezaketi gösteren TEMA Bilim Kurulu Üyesi ve ÇOMÜ Coğrafya Bölümü (Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı- Klimatoloji ve Meteoroloji) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş konferansın ardından görüşlerini bildiriyor:

“Ancak özgür insanlar müzakere yapabilir. Senin ve benim özgürlüğüm farklı olamaz (ayrı tutulamaz).” Nelson Mandela Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Taraflar Konferansı’nın 17’nci ve Kyoto Protokolü Taraflar Konferansı’nın 7’nci Toplantıları (UNFCCC COP17/CMP7), 28 Kasım – 9 Aralık 2011 tarihleri arasında Güney Afrika’nın Durban Kentinde gerçekleştirildi.

Durban Konferansı’nın öncelikli amacı, ötekilerin yanı sıra, Kyoto Protokolü’nün 2008-2012 birinci yükümlülük döneminin sonrasında, örneğin 2020 yılına kadar ve sonrası için, gelişmiş ülkelerin sayısal sera gazı salımlarını azaltma ve mali-teknolojik yükümlülüklerini belirlemek ve Yeşil İklim Fonu’nun uygulanmasını sağlamak olarak özetlenebilir.

Durban İklim Değişikliği Konferansı, resmi kapanış günü olan 9 Aralık 2011 gece yarısına ulaşıldığında dünya ulusları ve toplumları henüz iklim değişikliğine karşı ortak ve küresel ölçekte bir savaşımın sürdürülmesi ve bunun az ya da çok etkili olabilmesi için bir uzlaşmaya ulaşamamıştı. Ancak 11 Aralık 2011 sabaha karşı saat 06: 30 dolayında, BMİDÇS yetkililerince belirli konularda uzlaşıldığı ve kararlar alındığı açıklandı.

Önceki yıllarda yapılan BMİDÇS konferanslarına ilişkin yazılarımda da vurguladığım gibi, sonuç ne olursa olsun, farklı dünya görüşleri, ulusal ve bölgesel çıkarları, din, kültür ve tarihleri ve en önemlisi çok farklı eğitim, yaşam standardı ve kalkınmışlık düzeylerine sahip yaklaşık 190 ülkenin ve çok sayıda hükümet dışı kuruluşun, kurum ve bireylerin, ortak bir amaç, ortaklaşa çalışmak ve savaşmak için bir araya gelmesi, iklim değişikliğiyle nasıl savaşabileceklerini ve birlikte nasıl hareket edebileceklerini demokratik bir biçimde tartışmaları, bu toplantının da en önemli sonucudur; başarısı değil.

Ülkelerin (örn. ABD’nin, Kanada’nın, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ya da Hindistan’ın) farklı yaklaşımları, girişimleri ve özel koşullarına girmeksizin, bu kısa yazıda, öncelikle Konferansın temel çıktısı olan bir kararlar paketinin (Durban Platformu), bilimin öngörülerini ve istemlerini temel alarak iklim sisteminin korunması, insanın iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ve/ya da durdurulması ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin önlenmesi açısından yeterli ve önemli olmadığının altını çizerek, başlıca sonuçlarını özetle tartışmak istiyorum.

BUNU DA OKU:  Yaşamla beraber büyüyen ağaç: Sedir

durban2

(1) Durban’da BMİDÇS’ye Taraf 194 ülke, “Kuvvetlendirilmiş Eylem için Durban Platformu konulu Çalışma Grubu” adı verilen bir Taraflar Konferansı kararları paketi üzerinde uzlaştı. Durban Platformu, temel olarak, tüm Taraflara uygulanabilecek olan bir protokolün ya da yasal bir düzeneğin başlatılmasını, Kyoto Protokolü için bir ikinci yükümlülük dönemi (birinci yükümlülük dönemi 2012 yılı sonunda tamamlanacak) ve Yeşil İklim Fonu’nun başlatılmasını içermektedir.

(2) Buna göre, Durban’da hükümetler, 2015 yılını geçmemek üzere iklim değişikliğiyle savaşım için evrensel ölçekte yasal bir antlaşmayı kabul etmeyi kararlaştırdı. Bunun için gerekli olan çalışmalar, Durban Platformu Çalışma Grubu altında hemen başlayacaktır.

(3) 35 gelişmiş ülkenin hükümetleri, Kyoto Protokolü’nün 1 Ocak 2013’te başlayacak olan ikinci yükümlülük dönemi konusunda uzlaştı. Konunun hızla netleşmesi için, bu ikinci yükümlülük döneminin Tarafları, ekonomi temelli hedeflerini niceliksel salım sınırlandırma ya da azaltma yükümlülüklerine ya da amaçlarına çevirecekler ve bu hedeflerini gözden geçirilmesi sağlamak üzere 1 Mayıs 2012’ye kadar sunacaklar. Bu koşul, Kyoto Protokolü hesaplama kuralları, düzenekleri ve karbon pazarlarının tümü küresel iklim eylemlerinin sürdürülmesi için etkinliklerini sürdüreceği ve gelecek antlaşmalara örnek oluşturacağı için, özellikle önemli bir uzlaşma noktası ya da karar niteliğini taşır.

(4) Durban Konferansı’nda farklı ülkelerin ortak ama farklılaştırılmış sorumlulukları dikkate alınarak, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan Taraf ülkelere, salım azaltımlarının bildirilmesi için gelişmiş bir çerçeve konusunda da uzlaşmaya varıldı.

(5) 2010 yılında Cancun’da oluşturulan Yeşil İklim Fonu’nun çalışmaya başlaması, gelişmekte olan ülkelerin kendilerini iklim değişikliğinin etkilerinden korumaları, düşük karbonlu ve yenilenebilir enerjileri içeren bir kalkınma yoluna erişmeleri ve varolan iklim değişikliğine karşı uyum çabalarına yardımcı olacaktır. Ancak, Fonun henüz bu amaçla harekete geçirebileceği hazır bir bütçesi yoktur. Bu bütçe için gerekli olan sermayenin en kısa sürede gelişmiş ülkelerce oluşturulması beklenmektedir.

(6) Bunun için, Tarafların Yeşil İklim Fonu’nun maliyetinin karşılanmasını sağlamak üzere, mali yükümlülüklerini 2012 yılı için bir an önce tamamlamaları gerekiyor. Kurulan Yeşil İklim Fonu Komitesi, BMİDÇS kapsamındaki iklim finasmanının gözden geçirmesini ve denetimini yapmakla ve taraflar Konferansına yardımcı olmakla görevlendirildi. Bu komite, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin arasında dengeli bir yapı oluşturularak, 20 üye tarafından temsil edilecek.

BUNU DA OKU:  #esmiyor'a cevaben ormanlar

(7) Ayrıca, bu kapsamda, Fonun uzun süreli finasmanını sağlamaya yönelik bir özel çalışma programı üzerinde de anlaşmaya varıldı. Bu programın, gelecekteki iklim değişikliği finasmanının belirlenmesine katkı sağlaması ve çeşitli kaynaklardan gelecek olan mali kaynakların hareketi için sözkonusu olan seçeneklerin çözümlemesini yapması beklenecektir.

(8) Taraflar şöyle ya da böyle Cancun Uzlaşmalarını sürdürebileceklerdir. Yeni önlemler, gelişmekte olan ülkelerin temiz ve düşük karbon teknolojilerine geçişlerini destekleyecek olan bir Teknoloji Düzeneği’nin oluşturulmasını, uyum amaçlı eylem ve çalışmalarının küresel ölçekte eşgüdümünü yapacak olan bir Uyum (Adaptasyon) Komitesi’nin kuruluşunu da içermektedir.

(9) Oluşturulan Teknoloji Düzeneği, 2012’de tümüyle uygulamaya girecektir. Bu kapsamda, bu Düzeneğin, tam ismi İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı olarak kararlaştırılan bir uygulamalı kolu da yürürlüğe girecektir.

(10) 16 üyeden oluşan Uyum Komitesi ise, küresel ölçekte yürütülen uyum eylemlerinin ve çalışmalarının eşgüdümünü geliştirmeye yönelik çabalarını Taraflar Konferansı’na bildirecektir. Tüm yoksul ve iklim değişikliğine en çok duyarlı açık (etkilenebilirliği en fazla, etkiye en fazla açık) ülkelerin uyum kapasiteleri kuvvetlendirilecektir.

(11) Ulusal Uyum Planları gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğinden etkilenebilirliklerini değerlendirme ve azaltma olanağını sağlayacaktır. Etkilenebilirliği en çok olan Taraf ülkeler, iklim değişikliğiyle ilişkili ekstrem (uç, şiddetli) hava ve iklim olayları ve afetlerinin neden olduğu zarar ve kayıplara karşı en iyi korumayı alacaktır.

(12) Yukarıdakilerin dışında, Kyoto Protokolü Temiz Kalkınma Düzeneğikapsamında, hükümetler karbon yakalama/tutma ve biriktirme projelerine ilişkin işlemleri ya da klavuzları da kabul etti. Bu klavuzlar, çevresel bütünleşmeyi ve korumayı sağlamak üzere her beş yılda bir gözden geçirilecektir.

(13) Son olarak, ötekilerin yanı sıra, hükümetler Durban’da, gelişmiş ülkelere BMİDÇS altındaki hedef ve yükümlülüklerinin bir bölümünü yerine getirmelerine yardımcı olmak amacıyla, bir piyasa (pazar) temelli düzeneğin geliştirilmesi konusunda da anlaşmaya vardı. Bu yeni Pazar Düzeneği’nin ayrıntıları 2012 yılının sonuna kadarki görüşmelerde belirlenecektir.

Durban’da ulaşılan uzlaşmaya ve alınan tüm bu kararlara göre, zayıf ya/da kuvvetli bir biçimde olsun, iklim değişikliğiyle savaşım, küresel ortalama yüzey sıcaklığının 2 oC’nin altında tutulması, Kyoto Protokolü’nün ikinci yükümlülük dönemi kullanılarak iklim değişikliği savaşımında gerekli yeni teknolojiler ve alt yapılar için yeni yatırımların, işbirliklerinin ve karbon pazarlarının (salım ticaretinin ya da alışverişlerinin) oluşturulması olanağının sürdürülebileceği, başka bir deyişle Kyoto Protokolü’nün ciddi bir yara almakla birlikte bir süre daha yoluna devam edeceği ve işlevini yerine getireceği söylenebilir.

BUNU DA OKU:  Strese Daha Yüksek Bir Bilinçle Veda Edin: Mindfullness Temelli Stres Azaltma

Ancak, küresel ölçekte, sayısal salım denetleme ya da azaltım yükümlülükleri ve hedefleri açısından, Avrupa Birliği ve bazı OECD ülkeleri dışında, ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler ile Çin, Hindistan, Güney Kore, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Arjantin, Rusya Federasyonu, Meksika ve Türkiye gibi ekonomileri ve salımları hızla büyüyen gelişmekte olan ülkelerin tutumları da dikkat çekicidir. Adı geçen bu ülkelerin, 2020 öncesi ve sonrasında herhangi bir niceliksel salım denetleme ya da azaltma yükümlülüğü almadıkları bir Kyoto Protokülü’nün ya da yeni bir yasal iklim düzeninin, küresel iklim sisteminin korunması ve iklim değişikliğinin önlenmesi için gerekli olan küresel sera gazı azaltma hedefine ulaşmaları olanaksızdır.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) 2010 yılında yayımlanan “Salım Açıkları Raporu, Kopenhag Uzlaşması Vaatleri Küresel Isınmanın 2 °C ya da 1.5 °C’de Sınırlandırılması İçin Yeterli midir?” başlıklı çalışmasına göre, küresel ısınmanın 2 °C’nin altında tutulabilmesi için, 2020 yılındaki küresel sera gazı salımları 44 milyar ton (Mt) karbondioksit (CO2) eşdeğeri (MtCO2e) aşmamalıdır. Bunun içinse, gelişmiş ülkelerin CO2e salımlarını 2020 yılına kadar yaklaşık % 40, 2050 yılına kadar yaklaşık % 80 düzeyinde azaltmaları gerekecektir.

Sonuç olarak, Durban Konferansı, çok zor da olsa, kısmen bilimsel temellere, ağırlıklı olarak da ülkelerin ya da ülke gruplarının ortak duygu ve gelecek çıkarlarına dayanarak, iklim değişikliğiyle yakın ve orta gelecekte savaşım için dünyaya kapıları ‘aralık’ (çok ya da tam açık değil) tutmayı ‘başarmış’ oldu. Ancak, O, gelişmiş ülkeler için niceliksel olarak belirlenmiş yasal sera gazı salımlarını azaltma yükümlülükleri açısındansa, geçen yıl Cancun Uzlaşmaları’nda ve öncesinde öngörülen küresel hedefler ve kazanımların korunması ve geliştirilmesi konusunda tümüyle başarısız olmuştur.

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Gündem, İklim Değişikliği, Kent, Yenilenebilir Enerji
Önümüzdeki hafta sonu Pera’da buluşalım mı?

2-4 Aralık 2011 tarihlerinde gerçekleşecek Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, programındaki 16 belgesel, kısa filmler, konuşmacılar ve sürpriz müzik performanslarıyla gerçek...

Kapat