Ekolojik anne olmak

Buğday Derneği İletişim Direktörü ve dogalbebek.org sitesinin kurucu/yazarı Gizem Altın Nance ile ekolojik anne olmayı konuştuk.

Röportaj: Ergem Şenyuva

Kendinizi ve Buğday Derneği ile yolunuzun kesişme hikayesini anlatır mısınız?

2003 yılında Amerika’da kurumsal bir şirkette çalışırken, bir gün karar verdim ve işe bisikletle gidip gelmeye başladım. O yolu araba yerine bisikletle gidip gelmek hayatımı değiştirdi. Dört sene sonra, eşimle birlikte işlerimizden istifa ettik, evimizi ve tüm eşyalarımızı satıp bisikletle dünya turuna çıktık.

Küresel ısınmaya karşı farkındalık yaratmak için Sidney’e kadar gitmeyi planlıyorduk, İstanbul’da projemiz üzerinde çalışırken yolumuz Buğday Derneği’nden Oya Ayman ile kesişti. Kazakistan’da geçirdiğim kaza nedeniyle Sidney’e gidemedim ama Oya ile dostluğum beni Buğday’la tanıştırdı. Dört sene önce gönüllü olarak başladığım Buğday macerama, iletişim direktörü olarak devam ediyorum.

thumbnail-2_400x400

Zaten ekolojik yaşamın içindeydiniz, ama kızınızın doğumuyla hayatınızda bu anlamda neler değişti?

Hamileliğimde başka bir kapı aralandı ruhumda. Çok farklı bir güç ve doğayla aramda bambaşka bir bağlılık hissettim. Telefonlarımı kapatıp internete girmeyerek, televizyon izlemeyerek bu yeni dünyayı keşfe daldım. İyi ki de yapmışım, zira Türkiye’deki sağlık “sektörü”nün sezaryen baskısına karşı koyabilmek için çok güçlü olmak gerekiyor gerçekten. Ben bu gücü, bu yeni dünyadan ve Doğa Ana ile aramda kurulan yepyeni ve çok sıkı bağdan aldım. Bir anne olarak onu çok daha iyi anlayabildiğimi hissettim, hala da öyle hissediyorum.

Ekolojik bir anne olarak diğer annelerden farklı neler yapıyorsunuz ve nelere dikkat ediyorsunuz?

Maya’ya verebileceğim en değerli şeyin, mutlu olabileceği bir dünya olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle hem kendi hayatımda hem de onu yetiştirirken, doğadaki ayak izimizi en aza indirmeye, bundan da önemlisi, Doğa Ana’yı sevmeye, bu koşturmacada güzelliklerinin farkına varmaya ve duyduğum şükranı belli etmeye çalışıyorum.

BUNU DA OKU:  HES'ler ve Çay Tarımı

Pratik anlamda, zaten az tüketirdim, az tüketmeye devam ediyorum. Maya’nın eşyalarının neredeyse tamamını arkadaşlarım verdi, geri kalanını da ikinci el eşya satan internet sitelerinden satın aldım. Ekolojik pazarlar sağ olsun, ekolojik ve mümkün olduğunca yerel besleniyoruz. Kumaş bebek bezi kullanıyorum ve bu bezleri 2-3 günde bir ailenin diğer çamaşırlarıyla birlikte, ekolojik deterjan kullanarak yıkıyorum. İki sene önce 15-20 tane meyve ağacı dikmiştim, bu sene az da olsa elma, armut, kiraz, mandalina, ayva ve limon yiyebileceğiz gibi gözüküyor. Atalık tohumlar kullanarak domates, biber, patlıcan ve yeşilliklerimi kendim yetiştiriyorum. Ve tabii bir bisikletçi olarak bir arabam yok, her yere bisikletle ve yürüyerek, olmadı toplu taşıma araçlarını kullanarak gidiyorum. Mutfak atıklarını kompost yapıp geri dönüşebilir ambalajları geri dönüşüm kutularına atıyorum. Kendi ekmeğimi, yoğurdumu, reçelimi ve turşumu yapıyorum.

-23

Sizce ekolojik anne olmanın zorlukları neler?

Bilmem. Bana zor gelmiyor hiçbiri. Başka türlüsü zor geliyor artık. Mesela İstanbul trafiğinde arabayla bir yerden bir yere gitmek.

Annelere bazen doğayla dost seçimler yapmak ve organik yemek külfetliymiş gibi geliyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Zor gelmesinin nedeni, sistemin bizi bunun zor olduğuna inandırması! Yoksa bir insana sağlıklı gıdalarla lezzetli yemekler pişirmek nasıl zor gelebilir? Veya kendi yaptığı ekmeğin kokusunun evi sarıp sarmalamasından daha sıcak ne olabilir? Eğer televizyonlarımızı fişten çekip alışveriş merkezlerine daha az gidersek, bütün bunları, hatta çok daha fazlasını yapmaya zamanımız olacağından hiç şüphem yok. Farkında olmasak da, bu bir seçim.

Ekolojik seçimler yapmak isteyen annelere önerileriniz neler?

Doğayla bağlarımızı tamir etmeye çalışalım. Kulak verelim bize söylediklerine. Teşekkür edelim ve şükran duyalım verdikleri için. O zaman doğayla dost yaşam alışkanlıkları bir külfet değil, yapmaktan keyif aldığımız ritüellere dönüşecek. Şehir ortamında bunu yapmak zor geliyorsa, Buğday Derneği’nin TaTuTa ekolojik çiftlik ağındaki çiftliklere gitmelerini, hatta isterlerse bu çiftliklerde gönüllü olarak çalışmalarını öneririm. Ya da yine derneğin Kaz Dağları’ndaki Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi’ndeki atölyelerde yakalayabilirler bu anlattıklarımı. Hiç olmadı, %100 ekolojik pazarlarımıza gelip çiftçilerimizle konuşabilir, sağlıklı yiyecekleri koyabilirler sofaralarına.

BUNU DA OKU:  Masal Okulu açılıyor

Tüm anneleri, Doğa Annemiz ile bağlarını yeniden kurmaya ve Buğday hareketine katılmaya davet ediyorum.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Beslenme, Çocuk ve Bebek, Eğitim, Giyim, Kent, Oyuncak, Sağlık, Topluluklar
Yeşile Hasret Şehir fotoğraf yarışması

Boğaziçi Üniversitesi Çevre Kulübü ve Fotoğraçılık Kulübü'nün ortaklaşa hazırladığı Yeşile Hasret Şehir fotoğraf yarışması, doğaya sahip çıkılması gerektiğine inanan öğrencilerin...

Kapat