GDO’ya bayılıyoruz

Bir GDO karmaşasıdır gidiyor. Hâlâ GDO’nun zararını kabullenmeyenlerin olduğuna ise inanmak istemiyorum. Gün artık uyanma günüdür, gözlerimizi doğru tarafa yönlendirip ilerleme günüdür çünkü GDO’nun güvenli bir şekilde yenilebileceği, çevreye faydalı olduğu, çiftçinin mahsulünü artırdığı, pestisit bağımlılığını azalttığı ve dünyadaki açlık sorununa çözüm getireceği yalanlarının düzeltilmesi gerekiyor.

Aslında GDO’lu gıda ve ürünlere karşı ihtiyatlı olmak için güçlü bilimsel nedenler olduğunu düşünen iki genetik mühendis, moleküler genetik okutmanı, Dr. Michael Antoniou ve gıda sisteminde sürdürülebilirlik, biyogüvenlik ve GDO testi alanlarında bir otorite olan Dr. John Fagan’ın geçen hafta yayınladıkları rapordaki açıklamaları oldukça ilgi çekici: Genetiği değiştirilmiş gıdaların insanların üzerinde tam anlamıyla test edilmemiş olduğu; ama insanlar üzerinde yürütülen az sayıdaki çalışmanın endişeleri desteklediğini vurgulayan rapor…

Rapora ürün geliştirmede kullanıldığı haliyle genetik mühendisliğin kesin ya da öngörülebilir bir bilim olmadığını ve güvenirliliğinin kanıtlanmadığını belirten bilim adamları,.söz konusu teknolojinin gıdalarda mevcut düzenlemelerin şart koştuğu tetkiklerle saptanamayan beklenmedik toksin veya alerjenlerin oluşumuna sebep olabildiğini belirtirken çoktandır gıdalarımızda ya da hayvan yemlerinde bulunan genetiği değiştirilmiş ürünler hayvan yemleme denemelerinde açık zehirlilik belirtileri gösterdiği– özellikle karaciğer ve böbrekte fonksiyon bozuklukları ile bağışıklık sisteminde bozulmalar olduğunu da eklemişler. Ne yazık ki GDO taraftarları, istatistiksel olarak anlamlı olan bu bulguları “biyolojik açıdan anlamlı/önemli değil” diyerek, bilimsel bir perspektiften savunulması mümkün olmayan argümanları gözardı etmeyi tercih ediyorlar. İnsanların Roundup ve diğer zirai kimyasallara maruz kaldığı Güney Amerika’nın genetiği değiştirilmiş soya üretilen bölgelerinde kamusal bir sağlık krizinin patlak verdiğini, artan sayıda doğum kusuru ve kanser rapor edildiğini biliyor muydunuz? Genetiği değiştirilmiş Bt zehirinin toksik etkisinin böceklerle sınırlı olmadığını? Bt’li ürünlerin yemleme denemelerinde laboratuvar hayvanları üzerinde de toksik etkileri olduğunu? Bt zehiri sindirim sırasında tamamen parçalanmamaktadır, Kanada’da hamile kadınların kan dolaşımlarında ve fetüslerine sağladıkları kanda tespit edilmiştir. Her zamanki gibi geleneksel şekilde yetiştirilen ve yerel koşullara adapte olmuş ürünler, agro-ekolojik tarım pratikleriyle birlikte kullanıldığında küresel gıda güvencesini sağlamak için kanıtlanmış ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunmaktadır.

BUNU DA OKU:  Çikolata hakkında 7 gerçek
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Nil Kayarlar Sarrafoğlu

1969 yılında doğdum. Aklım başıma geldiğinde ailemden sonra ilk doğayı sevdim. Taşı toprağı, çiçeği ve hatta böceği... Okudum, çalıştım ve büyük şehirlerde yaşadım. Dünya üzerinde doğanın en uzak yerlerine de gittiğim ve kaldığım zamanlar oldu, işte o zamanlarda kendimi çok iyi hissettim,. Döndüm dolaştım şimdi yine şehirdeyim. Bu sefer 4 yaşında bir oğlum var, onu doğanın içinde büyütmeye çalışıyorum, hafta sonları kaçıyoruz şehirden küçük köyümüze. Mutluyuz böyle şimdilik. Anne olduktan sonra dünyayı kurtarmak için ille de büyük kahraman olmak gerekmediğini anladım, anne olmak yetiyormuş! Atık yönetimi, enerji tasarrufu ve sağlıklı beslenme gibi konulara önem veriyoruz evimizde. Payımıza düşeni ve mümkünse daha fazlasını yapmaya gönüllüyüz ailece de. Yeşilist kanalı ile sesimi duyurabildiğim için mutluyum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Gıda Gündemi
Yaz okuması: Hayvan Yemek

Bizce yazın okunacaklar listesi sıralamasında bir numarayı alan "Hayvan Yemek" adlı kitabın sınırları zorlayacağı ve okurlarını düşünmeye iteceği bir gerçek

Kapat