Gezegen sekiz kritik eşiğin yedisini aştı

Dünyanın refahına ilişkin yapılan bilimsel bir çalışmaya göre, insan faaliyetleri nedeniyle gezegen, güvenlik ve adaletie dair yeni belirlenen sekiz göstergeden yedisinde tehlikeli bölgeye geçmiş durumda.

Earth Commission (Yeryüzü Komisyonu) bilim insanları grubu tarafından hazırlanan rapor, dünyanın iklim değişikliğinin ötesinde, su mevcudiyeti, besin yüklemesi, ekosistem bakımı ve aerosol kirliliği konularında giderek büyüyen krizlerle karşı karşıya olduğuna dair rahatsız edici kanıtlar sunuyor. Bu krizler, yaşam destek sistemlerinin istikrarına yönelik tehditler oluşturuyor ve sosyal eşitliği daha da kötüleştiriyor.

Geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde yayınlanan çalışma, gezegen sağlığının hayati belirtilerini insan refahının göstergeleriyle birleştirmek adına şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı girişimlerden.

Araştırmanın başyazarlarından Prof Johan Rockström “Bu, tüm insan-gezegen sisteminin disiplinler arası bir bilimsel değerlendirmesini yapmaya yönelik bir girişim ve karşı karşıya olduğumuz riskler göz önüne alındığında bunu yapmak zorundayız.

Benim doygunluk noktası olarak adlandırdığım, dünya sisteminin biyofiziksel kapasitesinin istikrarlı bir şekilde kalmasını sağlayacak tavana ulaştığımız noktaya ulaştık. Devrilme noktalarına yaklaşıyoruz, küresel ölçekte yaşam destek sistemlerinde giderek daha fazla kalıcı hasar görüyoruz,” dedi.

Dünyanın önde gelen onlarca araştırma kurumu tarafından kurulan Earth Commission, analizin, mevcut iklim odağının ötesine geçerek diğer endeksleri ve çevresel adaleti de içeren yeni nesil sürdürülebilirlik hedeflerinin ve uygulamalarının bilimsel omurgasını oluşturmasını hedefliyor. Kentlerin ve işletmelerin faaliyetlerinin etkisini ölçmenin bir yolu olarak da bu hedefleri benimsemelerini umuyor.

Çalışma, gezegen için insan vücudunun yaşamsal belirtileriyle karşılaştırılabilecek bir dizi “güvenli ve adil” ölçüt ortaya koyuyor. Nabız, sıcaklık ve kan basıncı yerine su akışı, fosfor kullanımı ve arazi dönüşümü gibi göstergeleri inceliyor.

Sınırlar, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ve Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu gibi, üniversiteler ve BM bilim grupları tarafından daha önce yapılan çalışmaların bir sentezine dayanıyor.

BUNU DA OKU:  Salgına yol açan hastalıkların yarısından fazlası iklim değişikliği ile daha da kötüleşebilir

Neredeyse her kategoride durumun vahim olduğu görülüyor. Paris Anlaşması ile hükümetler, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5 ila 2 derece üzerinde mümkün olduğunca düşük tutma hedefini benimsedi ancak Earth Commission bunun tehlikeli bir seviye olduğunu, zira pek çok insanın halihazırda yaklaşık 1,2 derecelik mevcut seviyenin getirdiği aşırı sıcaklık, kuraklık ve sellerden kötü bir şekilde etkilendiğini belirtiyor. Güvenli ve adil bir iklim hedefinin 1 derece olduğunu ve bunun da karbondioksiti atmosferden çekmek için büyük bir çaba gerektireceğini söylüyorlar. Ekosistemleri korumadan iklimi stabilize etmenin mümkün olmadığını belirtiyorlar.

Araştırmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar:
The Guardian
Washington Post
Nature

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Banner Right Side, Doğal Kaynaklar, Ekoloji
Yeşil Posta: Ülkemizden ve dünyadan haberler

#1 Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) hava kirliliği ve çevre kirliliğindeki artış nedeniyle solunum sağlığımızın tehdit altında olduğunu uyarısında bulundu.

Kapat