Organik gıdalar ve çevreye katkıları

Organik meyve, sebze, hayvansal ürünler ve hatta tekstil ürünleri konuları, modern zamanlarda gündemi yoğun bir şekilde meşgul ediyor. Hepimiz sağlıklı bir yaşam sürmek, uzun yaşamak, olduğumuzdan daha genç görünmek istiyoruz ve bunları sağlamanın yolunun bir şekilde sağlıklı beslenmeden geçtiğini biliyoruz.

Bu talepler doğrultusunda, piyasa da bizlere organik ürünleri alternatif olarak sunmaya başladı ve birçoğumuz bu ürünlerle beslenirsek yukarıda belirtilen yaşamı süreceğimize inanıyoruz. Peki, organik tam olarak ne anlama gelmektedir?

Bu yazıda öncelikle ‘’ organik ne demektir?’’ konusuna değineceğim daha sonra ise asıl konum olan çevreye olan faydasından bahsedeceğim. Organik gıda basitçe, insan yapımı gübrelerin ve zararlı maddelerin kullanılmadığı bir tarım sistemi içerisinde üretilmiş gıdalara verilen genel addır. Organik gıdalar yetiştirilirken büyüme düzenleyen katkı maddeleri, sentetik gübreler, genetik mühendisliği ile müdahale, radyasyon, koruyucu maddeler olmadan yetiştirilirler.

Türkiye’de bir ürünün organik olarak piyasaya sürülmesi için, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlar tarafından bu ürünün kontrol edilmiş ve sertifikalandırılmış olması gerekmektedir. (Kaynak: Türkiye’de İşlenmiş Organik Tarım Ürünleri Üretimi ve Ticaretindeki Gelişmeler, Yener Ataseven, Erdoğan Güneş, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi)

Konvansiyonel tarımda kullanılan pestisitler zehirli kimyasallardır. Pestisitler, böceklerin, yabani otların, mantarların yetiştirilen ürüne zarar vermesini engellemek için tarımda kullanılırlar. Ancak yetiştirilen ürünü koruyan bu pestisitlerin insan sağlına zararlı olduğu araştırmalarla kanıtlanmaktadır. Pestisitlere maruz kalma diyabet, kanser, Alzheimer hastalığını tetiklemektedir. (Kaynak: http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0041008X13000549 )

Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucunda, pestisit maruziyetinin organik gıda ile beslenmenin tercih edilmesi yoluyla azaltılabileceğine inanıyorlar. Organik gıdalar, normal tarımsal yöntemlerle üretilmiş gıdalara nazaran daha fazla miktarda antioksidan içeriyor ve daha yüksek besin değerine sahip. (Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4141693/ ) Antioksidan etkisi gösteren birçok bileşen olduğu biliniyor. Bunlardan başlıcaları A ve C vitaminidir. Beta karoten ve manganez de bu bileşenlerdendir.

BUNU DA OKU:  İzmir'den emsal karar: Orman ve zeytinliklerin yakınındaki enerji santrali projesi durduruldu

Peki sıklıkla duyduğumuz antioksidandan kasıt nedir? Antioksidan basitçe, yağların oksidasyonunu yavaşlatan maddelere verilen genel addır. Oksijen vücutta, çiftlenmiş elektronu olmayan iki atoma ayrılır. Elektronların çiftlenme eğilimi olduğunu lise yıllarından hatırlarız. Elektronları çiftlemek isteyen bu oksijen atomlarına serbest radikaller adı verilir ve serbest radikaller elektronları çiftlemek için vücut içerisinde pervasızca dolaşmaya başlarlar.

Bu durumun hücrelere, proteinlere ve DNA’ya zararı vardır. Serbest radikallarin vücuttaki etkileri, faydaları ve zararları başlı başlına ayrı bir konu. Bu nedenle özetle antioksidanlar serbest radikallerin meydana getirebileceği hasarı önleyerek, bunları kontrol altında tutarlar diyorum ve konumuza geri dönüyorum.

Antioksidanların vücuda desteğinden yola çıkarak diyebiliriz ki: ‘’antioksidan bakımından zengin olmayan yiyeceklerin uzun süreli tüketimi çeşitli hastalıklara ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan en bilineni ise kanserdir. Cilt bozulması ve saç dökülmesi gibi problemler de cabası olur.

Bunun yanı sıra organik süt organik olmayan süte nazaran 2 kat daha fazla omega 3 yağ asidi içermektedir. Bu durumda organik süt kullanılarak yapılan yoğurt ve peynir de organik olmayan alternatiflerinden iki kat fazla omega 3 yağ asidi içeriyor.

Organik gıdalar diğer gıdalara nazaran daha fazla talep görmesi ve üretim maliyetleri nedeni ile piyasada daha yüksek fiyatlarla satılmakta gibi gözükse de; bu durum organik ürünlere ulaşmayı bir lüks haline getirmiyor. Zira organik ürünler direkt üreticilere ulaşarak alındığı zaman marketlerde satılan fiyatlardan daha uygun fiyatlarla alınabiliyor.

Örneğin ev yapımı zeytinyağları, şaraplar, pazarlarda köylülerin sattıkları tereyağı, yumurta, yoğurt vb. gıdalar da organik olabilmektedir. Ne yazık ki birçoğumuzun organik gıdanın üreticisine doğrudan ulaşması kolay değil. Ancak mümkün olmadığını da söyleyemeyiz. Hatta hem yerel hem de organik ürün almak, organik olmayan eş değerine göre zaman zaman daha ucuz bile olabilir. Semt pazarlarında köylülere ulaşın, seyahatlerinizde esnafa ev yapımı ürünleri alabileceğiniz adresleri sorun. Sizi yönlendirecek birileri vardır. Bu üreticileri duyurun ve daha çok kişiye ulaşmalarını sağlayın.

BUNU DA OKU:  Charles Eisenstein 'kıtlık efsanesi'ni anlatıyor...

İnsanın yediğinin içeriğinin ne olduğundan emin olarak yemesinden daha güzel pek az şey var bugünlerde? Bu durum çoğu zaman kafamızda bir soru işareti. Organik sertifikalı ürünler bu nedenle de cazip hale geliyor.

Organik gıdaların GDO içermediğini de söylemiş miydik? Bildiğimiz üzere GDO kelimesi zaten bize doğal bir yapıdan bahsetmiyor. GDO deyince akla geleneksel yöntemlerden ziyade, laboratuarlar geliyor. GDO’lar kimi zaman kendi yapısını koruması açısından, kendi böcek ilacını üretebilecek bir yapıda üretiliyor. Bu yapı ise sadece böceklere değil insan sağlığına da zararlı olabiliyor. Bu da organik gıda tercih etmek için oldukça güçlü bir neden.

Organik gıdaların çabuk bozulduğunu biliriz. Zira koruyucu içermezler. Ancak bu da bir artıdır, böylece gıdayı taze tüketmek dışında bir seçeneğimiz kalmaz.

Organik gıdaların bize sunduğu bunca avantaj söz konusu iken, talep görmesi ve gündemi bu kadar meşgul etmesi gayet tabii bir durumdur. Hepimiz en başta söylediğim gibi daha uzun yaşamak, olduğumuzdan genç görünmek, sağlıklı bir hayat sürmek istiyoruz ve bu dileğe ulaşan ana yol ise beslenmeden geçiyor

Organik gıda tüketimi yalnızca insan sağlığı açısından değil organik tarım sisteminde üretim yapılması nedeniyle çevresel açıdan da faydalı. En başta organik tarım uzun vadede sürdürülebilirlik sağlaması açısından çevreye faydalıdır. Çevrede gözlenen birçok değişiklik uzun vadede ve yavaş yavaş meydana gelir.

Organik tarım, tarımsal faaliyetlerin ekosistem üzerindeki orta ve uzun vadeli etkilerini göz önünde bulundurur. Organik tarımda hedef toprak verimliliği ve haşere problemlerini göz ardı etmeden ekosisteme zarar vermemek, ekolojik dengeye zarar vermeden mahsul elde etmektir.. Organik tarım problemler oluştuktan sonra çözüm bulan bir sistem olmaktan ziyade proaktif bir yaklaşımı belirlemiş bir sistemdir.

BUNU DA OKU:  Kurutmalık sebze ve meyveler

Organik tarım sisteminin uygulanmasıyla mahsul veren toprakta biyolojik çeşitlilik artar, toprağı aşındırıcı etkenler azalır ve erozyon kontrolü sağlanır.

Organik tarımın dolaylı bir şekilde yenilenebilir enerji kullanımına yönelik teşviki de vardır. Zira organik tarım kimyasal kullanımının mümkün mertebe önlendiği bir tarım sistemidir ve bu yöntemin uygulanması ile fosil yakıt kullanımı ile üretilen kimyasal ihtiyacı ortadan kalkar. Organik tarım toprağa karbonu daha iyi bağlayan bir yapı kazandırır bu da sera gazı etkisini dolaylı olarak azaltmaktadır.

Birçok çalışma organik karbonun organik tarım sistemi faaliyetleri ile işlenmiş topraktaki miktarının bolluğunu ortaya koymuştur. Toprakta tutulan fazla organik karbon miktarı, iklim değişikliğini azaltmaya yönelik önemli bir fayda göstergesidir.

Konvansiyonel tarım sisteminin var olduğu bölgelerde bulunan su kaynaklarında tarımsal faaliyet kaynaklı kirliliklere rastlandığı ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. 2017 yılında Batman Çayı’nda fiziksel ve kimyasal değişiklikler tespit edildiği ve bu durumun bölgede yapılan tarımsal faaliyetlerde kullanılan yapay gübre ve pestisit kaynaklı olduğu gündeme gelmişti. (Kaynak: http://www.suhakki.org/2017/07/batman-cayinin-kimyasal-yapisi-bozuluyor/#.WlYQFFRl9dg )

Bu nedenle organik gıda tercihi insan sağlığı açısından faydalı olmasının yanı sıra çevre kirliliğini azaltmaya yönelik tarım sistemlerinin uygulanması açısından da teşvik edicidir. Doğal kaynaklarının bozulması sonucunda beklenmedik maliyetler doğar. Bu maliyetleri ortadan kaldırma açısından organik tarım ekonomiye de faydalı bir sistemdir.

KAYNAKLAR
http://infohub.ifoam.bio/sites/default/files/page/files/misconceptions_compiled.pdf
http://www.suhakki.org/2017/07/batman-cayinin-kimyasal-yapisi-bozuluyor/#.WlY2RVRl9dh
http://www.fao.org/organicag/oa-faq/oa-faq6/en
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/
https://depts.washington.edu/ceeh/downloads/FF_Pesticides.pdf
https://www.cambridge.org/core/journals/british-journal-of-nutrition/article/higher-pufa-and-n3-pufa-conjugated-linoleic-acid-tocopherol-and-iron-but-lower-iodine-and-selenium-concentrations-in-organic-milk-a-systematic-literature-review-and-meta-and-redundancy-analyses/A7587A524F4235D8E98423E1F73B6C05
https://www.consumerreports.org/cro/news/2015/03/cost-of-organic-food/index.htm

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ayşegül Yalvaç

Deniz kirliliği ve çevre teknolojileri konusunda çalışan bir çevre mühendisi. Çevre, bilim, sürdürülebilirlik konularında yazmanın yanı sıra doğa üstü ve fantastik öyküler uydurmayı seviyor. Profesyonel bir hayalperest ve dünyayı değiştirmenin peşinde.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Gıda, Gıda Gündemi
Ekolojik baskı atölyeleri başlıyor

Doğada bulunan malzemelerle baskı yapmak ister misiniz? Heliotropic Studio 20 ve 27 Ocak tarihlerinde iki farklı Ekolojik Baskı (Ecoprinting) atölyesi...

Kapat