Şeker bağımlılığından kurtulmak
Rafine şeker yıllarca beslenme problemlerinin kökünde yer aldı. Yakın bir zamana kadar şeker tüketiminin irade ile kontrol altına alınabileceği zannediliyordu. Oysa bunun kocaman bir yanılgı olduğu anlaşıldı.
Şeker tüketimi sonucunda beynin alışkanlık yapan uyuşturuculara benzer bir endorfin tipi salgıladığı 2010 senesinde Psikoaktif Uyuşturucular bülteninde yayınlanmıştı. Bültende şekerin uyuşturucuların bağımlılık yaratması gibi aynı şekilde bağımlılık yarattığı, şeker bağımlısının canının devamlı şeker çekmesi sonucu yüksek tolerans seviyesi geliştirmesi ve şekersiz kaldığında da şeker krizine girdiği saptanmış.
Güzel haber ise rafine şeker kapsamayan bir diyete başladığınızda metabolizmanız hemen kendine gelmeye başlıyor ve toparlıyor. Canınız şeker çektiğinde saf bala uzanmanızda zarar yok. Evet kandaki glukozu tepeye vurdurabilir ancak rafine şeker gibi asla olmaz bu çıkış ve beyin de onun rafine şeker ile farkını bilir.
Bu kanserojen gıdanın tüketim rakamları gerçekten korkutucu; Amerika’da yapılmış araşırmalar sonucu sadece çocukların bir sene içinde içeceklerden aldıkları şekerden kalori miktarı yaklaşık 7 milyar kalori ve yine Amerika’da mısır şurubu tüketimi kişi başına nerede ise 16 kiloya yaklaşıyor.
Bu korkunç rakamların da size göstereceği gibi şeker ile ilgili beslenme alışkanlıklarımızı ciddiye almalıyız. Eskiden büyüklerimiz bizler sınava girmeden önce şeker çikolata gibi atıştırmalıklarla zihnimizin açılacağını düşünürlerdi, oysa şekerin verdiği enerji çok çabuk biter ve yorgunluğa sebep olur.
Eğer enerji kazanmak için şeker yiyenlerdenseniz size bir kaç alternatif söyleyeyim. Kahve, zencefil, elma, domates suyu, kuru üzüm, muz ve yoğurt en az şeker kadar size enerji verecektir.