Yedikule Bostanları’nda bir başka ‘tiyatro’

Bir süre önce Tarihi Yedikule Bostanları’nın yaklaşık bir senedir molozlarla kaplı olmasına dikkat çekmek amacıyla New Brooklyn Theater’dan (NBT) bir ekibin Anton Çehov’un “Vişne Bahçesi” oyununu sergilemek üzere olduğunu duyurmuştum. Oyun bostancılardan Ahmet Bey’in de dahil olduğu kurgusu ve Türkçeye adapte edilmiş haliyle sahnelenmeye başladı ancak pek tatsız bir gerçekle karşılaşıldı. New Brooklyn Theater Yedikule Bostanları’na dikkatleri çekmeye gönüllü iken kendi evinde tarihsel belleğin silinmesinde rol alıyordu.

Sürecin başından beri NBT her türlü yardım ve desteği sunan Yedikule Bostanları Koruma Girşimi‘nin haklı bir itirazı var ve an itibarı ile sahnelenen oyundan manevi desteği çektiğini açıklıyor. Açıklamaya aşağıya yer verirken herkesi Yedikule Bostanları’na destek olmaya, süreci takip etmeye davet ediyorum.

666667

“Vişne Bahçesi” hem Yedikule Bostanları hem de Brooklyn’deki Slave Theater’dır

Dostlarımıza,

Yedikule Bostanları ve İstanbul Kara Surları birbirinden ayrılmaz, İstanbul’un ve dünya mirasının biricik parçalarıdır. Bizans ve Osmanlı belgelerinde apaçık olduğu üzere surlar, bostanlar ve İstanbul yüzyıllardır bir arada ve uyumla var olmuştur. Bildiğiniz üzere bir yılı aşkın bir süredir bu tarihi bostanların büyük bir kısmı molozlarla örtülü. O zamandan beri gömülü olan bostanları hayata geri döndürebilmek, yeniden yeşertebilmek ve bostancıların Yedikule’de bostancılığa devam edebilmeleri için dayanışma içerisindeyiz. Bu devamlılığın ihtimali her geçen gün daha da zora koşuluyor; bostanların kiraları arttırılmış durumda, tarihi Rum kilisesinin bostanı da dahil olmak üzere burada büyük bir yıkım kapıda bekliyor. Bu yıkım tehlikesine rağmen Yedikule’de halihazırda 100’ü aşkın bostan 500 kişinin emeği ile her gün ürün vermeye devam ediyor. Bu nadide ve üretken peyzajı korumak ve bu üretkenliği yaratan bostancıların arkasında olmak üzere herkesi dayanışmaya çağırıyoruz.

Yedikule’de süregelen bu dayanışma çerçevesinde New Brooklyn Theater adlı New York merkezli bir tiyatro grubu da bostanlarda bir “Vişne Bahçesi” uyarlamasını sahneleme fikrini geliştirmişti. Çehov’un oyununun hafızalarda yer etmiş bir vişne bahçesinin kesilmesiyle sonlanmasının Yedikule Bostanları’nda yaşanan kentsel dönüşüm ve soylulaştırmayı çağırıştırdığını düşündüğümüzden destek olduk.

Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki, New Brooklyn Theater, New York’ta Afro Amerikalıların mücadelesinde önemli bir yere sahip Slave Theater’ın (Köle Tiyatrosu) dönüşümün içinde bulunuyormuş. Tiyatronun etrafındaki binaları da satın alan bir emlak yatırımcısı, burayı lüks bir rezidansa çevirmeyi planlıyor. New Brooklyn Theater, yatırımcıyla anlaşarak alt kattaki tiyatroyu ‘koruyacağını’ söylüyor. Ayrıca New Brooklyn Theater, mahallelinin tiyatronun isminden rahatsız olduğunu iddia ederek isminin ‘New Brooklyn Theater’a (‘Yeni Brooklyn Tiyatrosu’) dönüştürülmesini savunuyor. Bu kanımızca bir hafızanın silinmesi anlamına gelir.

Sermayenin Slave Theater yerine politik tarihinden ve sosyal dokusundan soyutlanmış yeni bir tiyatro-rezidans inşa etme emelleri elbette bize yabancı değil. Bizler Emek Sineması’nı biliyoruz, verilen mücadeleyi unutmuyoruz. Emek Sineması’nı yıkmak, dönüştürmek için söylenen yalanların bir başka kıtada, bir başka kentte aynı amaçlarla tekrarlandığını görüyoruz. Slave Theater’ın korunması için sürdürülen yerel bir mücadele varken, New Brooklyn Theater’ın bunu görmezden gelerek yatırımcıyla iş birliğine girişmesi sanatın soylulaştırmayı meşrulaştırmasına ve buradaki önemli toplumsal hafızanın silinmesine sebep olacak.

Gördük ki, Çehov’un Vişne Bahçesi sadece Yedikule Bostanları değil aynı zamanda Slave Theater imiş. Bu paralelliği New Brooklyn Theater ile konuştuk, kendileriyle endişelerimizi ve prensiplerimizi paylaştık. Ne yazık ki bir hafıza mekanının, yatırımcı eliyle yürütülen bir soylulaştırma projesiyle sosyal ve tarihi yapı taşlarından arındırılmaması gerektiği konusunda aynı noktada olmadığımızı gördük.

Bostanlarda Vişne Bahçesi’nin sergilenmesi ve İstanbul’un dört bir yanından izleyicilerin gelmesi, oyunda bostancı Ahmet Öztürk’ün yer alması ne kadar güzel ve heyecan verici ise bu oyunu ortaya koyan tiyatro topluluğunun, durumu bostanlara benzer bir tiyatroyu yatırımcı himayesinde koruma kılıfıyla yok etmesi bir o kadar hazindir. Bu durumda bostanları ve bostancıları korumak ve yaşatmak için beraber çıktığımız yollarımız ayrılmıştır. Yedikule Bostanları Koruma Girişimi olarak her şeyden önce İstanbul’da veya dünyanın herhangi bir köşesinde, küresel bir sorun olan bu tip kentsel dönüşüm projelerine prensip olarak karşı duruyoruz. New Brooklyn Theater’ın Yedikule Bostanları’nda sahnelemeye başladığı oyunun organizasyonundaki katkılarımıza ilişkin hayal kırıklığımızı sizlerle paylaşıyor, ileride bu tip dayanışmalarda daha da itina ile hareket edeceğimizi teyit ediyor ve Slave Theater mücadelesi ile dayanıştığımızı tekrarlayarak, New Brooklyn Theater ile bir iş birliğimizin kalmadığını duyuruyoruz.

IMG_1584

Slave Theater hakkında:

Slave Theater (‘Köle Tiyatrosu’) Hakim John Phillips tarafından 1984’te kuruldu. 1900’lerin başından beri açık olan ‘Regent Theater’ adlı sinema salonunu satın alarak siyahlar için önemli bir politik-kültürel merkeze çeviren Phillips, merkezin adını da ‘Slave #1’ (Köle #1) koydu. Phillips, bu ismi kendisine ve komşularına kölelik geçmişini hatırlatmak için* seçtiğini söylemişti. 1980’lerde New York’ta siyahlara yönelik ırkçı cinayetler işlenirken Slave Theater, içinde bulunduğu Bedford-Stuyvessant mahallesiyle birlikte siyah aktivizminin merkezi ve sembolü haline geldi, burada düzenli olarak paneller ve eylemler düzenlendi. İnsan hakları savunucusu vaiz Al Sharpton gibi önemli figürlerin politik kariyeri burada başladı. Tiyatronun içinde Marcus Garvey, Malcolm X, Martin Luther King Jr gibi Afro Amerikan politik mücadelesinde yer etmiş kişilerin portreleri resmedilmişti.

1998’de kapanan tiyatro, 2008’de Hakim Phillips öldükten sonra yeğeni Samuel Boykin’e kaldı. Boykin, 2013’te tiyatroyu 2,1 milyon dolara Fulton Halsey Development Group adında bir emlak yatırımcısına sattı. New Brooklyn Theater işte bu yatırımcıyla işbirliği yaparak tiyatroyu ‘korumak’ istediğini öne sürüyor. Ancak Hakim Phillips’in yakın dostu ve tiyatronun geleneğini devam ettiren Clarence Hardy, tiyatroyu yatırımcı eline ve soylulaştırmaya terk etmemek için davacı oldu. Bu yaz da mahallede tiyatronun geçmişiyle birlikte yaşaması için çeşitli eylemler yapıldı. Clarence Hardy ile birlikte mücadele eden oğlu Omar, kendisiyle iletişime geçtiğimizde New Brooklyn Theater ile konuştuklarını ve durumu anlattıklarını, fakat New Brooklyn Theater’ın yatırımcıyla işbirliğinden vazgeçmediğini söyledi.

*Hakim Phillips, tiyatronun ismini şöyle açıklamıştı: “Benim adım da bir köle ismidir. Atalarım köleydi, bütün bir ırk köleydi. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler linç edildi ama kimse yargılanmadı. İnsanlığın başına gelen en ağır suç işlendi. İşte bu isim tüm bunları hatırlatmak için. Kimse siyahların mücadelesini ve neler yaşadığını unutmasın diye…”

Tarihi Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi

BUNU DA OKU:  Tarihî bostanlar yaşatılabilir

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Etkinlikler, İyi haberler, Kent, Topluluklar, Yeşil alanlar
Kurtarılan köpeklerin öncesi ve sonrası

Sokaklarda çok ciddi yaralanmalara ve istismar vakalarına kurban giden hayvanlar olduğu gibi aslında sizin için çok basit birkaç hamleyle onlara...

Kapat