Zehirsiz Ev’in kurucusu Mercan Uluengin’le konuştuk

Röportaj: Ergem Şenyuva

4986346

Fotoğraf: Bengü Uluengin

Zehirsizev.com nedir ve nasıl doğdu?

Zehirsizev.com, her gün kullandığımız ürünleri otopsi masasına yatırıp içlerindeki kimyasalları anlamaya çalıştığımız ve bunların yerine neler koyabileceğimizi araştırdığımız bir ortam… Gerçek bir evin, deneme-yanılma yoluyla daha masum ürünlere ulaşma serüveni… Bu arada rastladığımız ilgi çekici bilgileri, haberleri paylaştığımız bir yer… Zehirsizev.com, çocuk sahibi olduktan sonra pek çoğumuzun yaşadığı bir algı değişikliğinin, göz açılmasının sonucu aslında. Yaklaşık altı senedir kendi kendimize yaptığımız şeyi, şimdi aynı meselelerle ilgilenenlerin takip edebileceği şekilde yapıyoruz sadece.

Bizim evlerimiz zehirli mi? Eğer öyleyse zehirsiz hale getirmek için neler yapmamız gerekli?

Yüzde yüz zehirsiz ev tabii ki yok. Böyle bir takıntımız da olmamalı zaten. Ama herkesin gün boyu maruz kaldığı zararlı kimyasalları azaltmak için yapabileceği en azından bir-iki şey var. Herkes oturup evinde temizlik ve bakım malzemelerini kendisi üretmek zorunda değil. Ayrıca herkesin öncelikleri farklı. Kimi ekolojik sertifikalı deterjan almayı önemser, kimi su bazlı vernik. Kimi organik gıdadan şaşmaz, ama arabasından vazgeçemez; diğeri toplu taşımaya, bisiklete öncelik verir de, suyunu pet şişeden içer. Bunların hepsi bir bütün ve hangi ucundan tutsak kâr. Bir de bence en önemlisi genel olarak tüketimi azaltmak. Evimize soktuğumuz her yeni eşya, her özel amaçlı malzeme, yeni kimyasallar demek (hem üretilirken hem de kullanılırken).

9325

Fotoğraf: Selim Ataov

Peki, Zehirsizev.com’un kurucusu Mercan Uluengin’in evi nasıl?

Temizlikçi hanımların kâbusu… Biri beş, biri iki yaşında iki oğlanın cirit attığı ve kapısından içeri Domestos’un, Cif’in girmediği bir ev. Şanslıyım ki kimse evi laboratuvara, ailemi de deneklere çevirdim diye bana kızmıyor. Eşim denemelerime, hatta kimya bilgisiyle yazılarıma destek oluyor. Büyük oğlum “Ben bu diş macununun tadını öncekinden daha çok sevdim,” gibi yorumlarıyla reçetelere katkıda bulunuyor veya yeni astığım çamaşırlara sarılıp “Oh! Ne güzel kokuyorlar,” diyor (çünkü hiçbir şey kokmamalarına alışık).

BUNU DA OKU:  7 Adımda Daha Sürdürülebilir ve Çevreci Bir Ev

Türkiye’de kimyasalları kullanmadan yaşamak ne kadar mümkün? Siz neler tavsiye ediyorsunuz?

Anneannelerimiz arap sabunuyla, beyaz sabunla, sirkeyle, karbonatla nasıl yaşadıysa biz de yaşayabiliriz. Sorun şu ki, bizim hayatımız onlarınkinden kat kat daha hızlı. Bunun yanında çok çabuk ve etkili çözümler istiyoruz. Bulaşık süngerini defalarca sabunlamaktansa bir damla “ekstra yoğun” deterjanla işimizi görmek istiyoruz. Lekeli çamaşırlara ânında müdahale etmek yerine “kiri tek seferde söküp atan” ürünler arıyoruz. Ocağı birazcık bilek gücüyle temizlemek yerine, bekliyoruz ki yağlar kendiliğinden çözülsün. Ben yine de iyimserim. Talep oluştukça, büyük firmalar yıllardır sattıkları ürünleri yeniden formüle ediyor; market raflarında insan ve doğa dostu yeni ürünler beliriyor.

Eve alışveriş yaparken nelere dikkat etmeliyiz peki?

  • Elimize aldığımız ürünün üzerindeki “doğal,” “katkısız” gibi ibarelere inanmak yerine, arkasını çevirip içindekiler listesine bir göz atmalıyız ve bu listeleri az çok deşifre edebilir hale gelmeliyiz.
  • Antibakteriyel ürünlerden uzak durmalıyız. Bunların etken maddeleri bize ve doğaya zarar vermekle kalmaz, ilaçlara dirençli bakteri türlerinin de artmasına yol açar. Yani basitçe, gerçekten hasta olduğumuzda işe yarayacak antibiyotik bulamayız.
  • İki ürün arasından daima parfümsüz olanını tercih etmeliyiz. Parfüm demek, 3000 ayrı sentetik kimyasalın onlarcasının birden kullanıldığı bir kokteyl demek. Ticari sır olduğu için de bu kimyasalların ne olduğunu öğrenemezsiniz.
  • Paraben gibi koruyuculardan, suni renklendiricilerden kaçınmaya çalışmalıyız.

 

maxresdefault

Zehirsiz Ev’den anneler için üç altın tavsiye verebilir misiniz?

  1. Hijyen delisi olmayın. Çocuğunuzu temiz tutmak için kullandığınız ürünlerin içindeki kimyasallar, ona mikroplardan daha fazla zarar veriyor olabilir. “Orantısız güç” kullanmamayı prensip edinin. Yerdeki çişi temizlemek için çamaşır suyunu boca etmek orantısız güç kullanmaktır. Aynı işi biraz sabun ya da sirke de yapar.
  2. Daha az tüketin. Bebeğiniz için 10 tane ayrı bakım ürünü almanız gerektiğine inanmayın. Bebeğinizi sık sık sadece ve sadece “sudan geçirin”. Cildini her gün sabunlarla, şampuanlarla tahriş etmezseniz, o bebek yağlarına da ihtiyacınız kalmaz, pişik kremlerine de. İkinci el bebek eşyası ve giysisi kullanmaktan gocunmayın. Unutmayın, ne kadar yeni, o kadar çok kimyasal.
  3. Her şey doğal olacak diye de takıntı yapmayın. Öyle anneler var ki, fazla bilinçlenmekten paralize oluyor. Tehlikelerin farkındalar, ama alternatiflerin de güvenli olduğundan emin olamadıkları için seçim yapamaz hale geliyorlar.
BUNU DA OKU:  Ekoloji&teknoloji

Çocuklar okullarda da çok ciddi zaman geçiriyorlar. Ya oralardaki kimyasallar? Okulları nasıl çocuklarımız için sağlıklı hale getirebiliriz?

Bence okul yöneticilerinin bu konuda ciddi bir eğitime tâbi tutulması gerekiyor. Burada da annelere, okul-aile birliklerine iş düşüyor. Şu anda pek çok okulda oyuncak denince plastik, gıda denince bol pestisitli sebze-meyve, hijyen denince her tarafın çamaşır suyuyla dezenfekte edilmesi anlaşılıyor. Sınıfları havalandırmak yerine o berbat oda spreylerinden sıkanlar bile var. Okul yemekhanelerinde, kantinlerinde sağlıklı gıdalar talep ettiğimiz gibi, sağlıklı temizlik ürünleri de talep etmeliyiz.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ev ve Bahçe, Hayat, Kendin yap, Şifa, Temizlik
Sonbaharın mis kokuları evinize dolsun

Evinizin doğal yollardan da güzel kokmasını sağlayabilirsiniz. İşte tam da sonbahara girerken baharatlı ve tatlı kombinasyonlarla bunu elde edebilirsiniz

Kapat