Arzu’nun Botaniği
[vc_row][vc_column width=”1/4″][vc_single_image image=”8332″ img_link_large=”yes” img_link_target=”_blank” img_size=”medium”][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text]
Arzu’nun Botaniği’ni kitapçıda ilk gördüğümde kapak çizimi ve adı ile dikkatimi çekti. Sonra bir de yazarını, bir de üstüne çevirmenin adını gördüğümde elimde kitapla kasaya yol almıştım. Michael Pollan’ın yazdığı, Sevin Okyay’ın tercüme ettiği bu kitabı son zamanlarda elimden düşüremiyorum, ortalarına geldim ama bir an önce sizin de okuyabilmeniz için hatırlatmak istedim bu şahane kitabın adını. Kitabevinin iddialı tanıtım yazısını paylaşmak istiyorum öncelikle: “Okuduğunuz okuyacağınız her şeyden daha büyüleyici.” Entertainment Weekly “Nefes kesici… Pollan sadece doğal yaşam üstündeki etkilerimize değil, kendi doğamıza da ışık tutuyor.” The New York Times Hepimiz arı ile çiçeğin dansını biliriz; bal yapmak için nektar ve polen toplayan arı ve arıya istediklerini vererek genlerini uzaklara yayan çiçek. Büyük resmi göremeyen arı muhtemelen bahçede kendisini özne, yağmaladığı çiçeği ise nesne sanıyor. Meselenin aslı ise şu; çiçek arıyı, polenini çiçekten çiçeğe taşıması için zekice kullanmakta. Kabul edelim, bitikilerin bizi de aynı şekilde kullanabiliyor olması aklımızın ucundan geçmiyor. İnsan doğa ilişkisi üstüne yazılmış en etkileyici kitaplardan biri kabul edilen Arzunun Botaniği’nde Michael Pollan insanlarla evcilleşmiş bitkiler arasındaki çıkar temelli ilişkiyi büyüleyici bir şekilde sergiliyor. Dört temel insan arzusunu – tatlılık, güzellik, sarhoşluk ve kontrol- bunları tatmin eden dört bitki -elma, lale, marihuana ve patates- ile ilişkilendirip bu bitkilerin nasıl insanoğlunun en temel dürtülerini hoşnut etmek için evrildiğini gösteriyor. Ve sayfalar ilerledikçe görüyoruz ki, tıpkı bizim bu bitkilerden faydalandığımız gibi, bitkiler de bizden faydalanıyor bu karşılıklı oyunda. Bu kitap İnsan ve Doğa hakkında farklı türde bir hikâye anlatıyor; bizi Yerküre’de yaşam denilen bu karşılıklı büyük ağın içine geri yerleştirmeyi amaçlayan bir hikâye bu. Michael Pollan, dört bitkinin toplumsal tarihini keşfetmeye doğru yol alırken, onları insanın hikâyesiyle birlikte örüyor ve bu bitkilerin tahrik ve teşvik ettiği dört insani arzunun doğa tarihini de anlatıyor. Pollan, örneğin patatesin Avrupa tarihinin seyrini nasıl değiştirdiğini veya kenevirin Batı’daki romantik devrimi nasıl ateşlediğini ortaya koyarken, erkek ve kadın tüm insanların zihinlerindeki fikirlerin bu bitkilerin görünüşünü, tadını ve zihinsel etkilerini nasıl dönüştürdüğünü de inceliyor. Ve sayfalar ilerledikçe görüyoruz ki, tıpkı bizim bu bitkilerden faydalandığımız gibi, bitkiler de bizden faydalanıyor bu karşılıklı oyunda… ‘Arzunun Botaniği’ çevreci ahlakla yazılmış didaktik bir kitap değil, birçok kişinin gözden kaçırdığı bağlantıları kurmakta şaşırtıcı bir yeteneği olan ve kendi deneyimlerini, bilgisini, tutkusunu paylaşmak isteyen bir bahçıvanın kitabı.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]