Reçelinizi GDO’suz almaz mısınız?

Ben ev reçeli yiyerek büyüyen şanslı insanlardanım.

Bir zamanalar annem, anneannem, halam, şimdilerde kayınvalidem, sağ olsunlar, birbirinden leziz reçelleriyle beni şımartmaya devam ediyorlar. Hal böyle olunca, kızımı da kendime benzettim ve minik bir reçel canavarı yarattım. Geçtiğimiz kışın ortasında bir anda evdeki reçel rezervleri tükendi.

nar-recel-1

 

Pekmez ve bal imdadımıza yetişti ama yine de insanın canı mis gibi bir çilek ya da şeftali reçeli çekiyor. Kış ortası taze meyveler de olmayınca kendimi çaresiz market raflarını araştırırken buldum. Macro‘da kocaman sepette Nar marka piyasaya yeni çıkan bir reçel gördüm. Etiketini okudum, katkı maddesi yok. Denemeye değer diye eve geldim. Lezzeti tam, rengi anam babam usulü reçel reçel. İşte Nar‘ın reçelleriyle böyle tanıştım.

Eş zamanlı olarak GDO’lu şeker mevzusunun da gündemde olduğu o günlerde, Nar’dan içinde kullanılan şekerin nereden olduğunu öğrendim. Nar üretiminde GDO’suyla oynanmamış şeker pancarı kullanan bir markayı tercih dair, bir de analiz raporu paylaştı. İçime serin sular serpti. Ayrıca etiketinde de yazmışlar. Biliyorsunuz 26 Eylül 2010’da çıkan yönetmeliğe göre içeriğinde GDO bulunan ürünlerin etiketlerinde bu yazacaktı ve biz tüketici olarak etiketi okursak kararımızı buna göre verecektik. Ancak maalesef hemen hemen hiçbir ürünün etiketine “GDO vardır” diye yazılmadı. Dolayısıyla “GDO’suzdur” diye yazılan ürünleri velinimet olarak değerlendirmekte haklı olduğumu düşünüyorum. Yaz geldi, şimdi bizim sofrada kayınvalidemin reçellerinin yanında Nar’ın lezziz reçelleri de var. Ne yediğinizi bilmenin rahatlığı paha biçilmez.

 

BUNU DA OKU:  Mutfak dedektifi Uğur Kaçan
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Tarifler, Yeme İçme
Her gün 100 gr dondurma ama sağlıklı olanından

Dondurmacci'yla tanışın.

Kapat