Döngüsel bir ekonomi mümkün
Bazen unutsak da, 4 milyar yıllık Dünya’nın tarihinin içerisinde insanlık sadece 200 bin yıl önce ortaya çıktı ve 20 bin yıldır da “medeniyet” sahibi. Bu medeniyetin üretim ve ekonomik olarak baktığımızda ise sadece birkaç yüzyıldır fosil yakıt ekonomisin sürdüğünü görüyoruz.
Fosil yakıt kullanımının yarattığı enerji fazlası tam anlamı ile medeniyet kavramını değiştirildi; daha fazla üretim yapmayı, daha iyi beslenmeyi sağladı, insanlık nüfusunun daha fazla artmasına neden oldu ama bu sistemin daha ne kadar zaman sürdürülebilir olduğu sorusu artık olumsuz cevaplar topluyor.
Yalnız, insanlık medeniyetinin elinden çıkmış bu ekonomik sistemin kaynak kullanımı, Dünya’nın kendi içindeki kaynak kullanım sistemi ile karşılaştırıldığında, yaş farkından gelen tecrübesizikten olsa gerek sınıfta kalıyor.
Doğal yaşamda “çöp” diye bir kavramın olmadığı bir döngüsel sistem vardır; tüm kaynaklar ve canlılar bu döngü içerisinde ilerler. Bir türün atığı, diğer bir türün besini olur, enerji buradan üretilir ve varlıklar büyür, gelişir ve yeniden döngünün içerisine girerek yoluna farklı bir yerden devam eder.
İnsanlık medeniyetinin kaynak kullanımı ise daha doğrusal sistem; kaynak çıkarıyor, üretiyor ve sonra atıyoruz. Yeni bir telefon geliyor ve biz eskisini atıyoruz. Çamaşır makinemizin bir parçası arızalınyor ve biz yenisini alıyoruz.
Yalnız bunu her yaptığımızda aslında sınırlı ve sonu yakın olan kaynaklardan bir parça daha koparıyoruz. Misal ısınmak için kulladığımız ve bize sayısı çok büyük gelen 1 milyar kilogram kömür, sadece bir günde harcanıyor.
Ama bizim bir planımız var değil mi? Biz daha az kullanırsak, daha verimli kaynak kullanımı yaparsak, hatta atığımızın birazını geri dönüştürebilirsek dünyamızı koruyabiliriz. Peki cidden öyle mi, yoksa bu kaçınılmaz olanı ertelemekten öteye gitmiyor mu?
Döngüsel bir sistemi olan bir dünyada yaşayıp ona doğrusal bir sistem yüklemeye çalışıyoruz.
Yapmamız gereken bu doğrusal yoldan çıkıp, Çin ve Hollanda’nın da yavaş yavaş uygulamaya başladığı, doğal yaşamın kaynak kullanım sisteminden esinlenen döngüsel bir ekonomi sistemini tartışmak.
Döngüsel ekonomide enerji; doğanın da kullandığı yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Yalnız sadece bir enerji kaynağı yerine, doğanın da uyguladığı çeşitlilik felsefesini uygulamak, sadece güneş ve rüzgara odaklanmak yerine, jeotermal, dalga ve biyogaz gibi enerji kaynaklarına da odaklanarak,verimliliği etkili bir şekilde dengeleyerek, dışarıdan gelebilecek etkilere direnç sağlıyor.
Kaynak kullanımında ise, doğanın “atık” diye bir kavramı olmadığını hatırlamamız yeterli. Tabii ki doğadaki hayvanların cep telefonu veya bilgisayar gibi tatlı günahları yok ama bu endüstriyel ekonomide eskiden beri var olan bir kavram. Ürünleri yeniden düşünüp yeniden tasarlarsak, güvenli ve doğada çözünebilir ürünler tekrardan doğaya kaynak olarak geri dönmesi sağlanabilir.
Peki cep telefonları, çamaşır makineleri, buzdolapları? Onların doğada çözünmediği aşikar ama burada bir başka çözüm yöntemi karşımıza çıkıyor. Bu ürünlerin içindeki polimerlerleri, metalleri ve alaşımları yeniden kullanmak üzerine odaklanılan bir sistem; bu parçaların bağlı oldukları ürünlerin raf ömründen daha uzun bir ömre sahip olduğundan, kalite ve kullanılabilirliklerini devam ettirmesini sağlıyor.
Neden bugünün ürünleri, yarının kaynakları olmasın? Ticari olarak mantıklı olan bu yaklaşım, şu anda ki “at ve yenisini al” kültürü yerine “geri ver ve yenile” kültürünü canlandırabilir, ürünler ve parçalar sökülebilir ve yeniden canlandırılabilir bir şekilde tasarlanabilir.
Bu yaklaşım belki sahiplenme kültürünü de değişltriebilir. Teknolojik aletlerimize sahip olmayıp onları bir sözleşme ile alıp, yeni bir teknolojik gelişme çıktığında ya da belli bir kullanım sonrasında ürünleri üreticiye iade edip yenisi ile değiştirebiliriz.
Kısaca bu yaklaşım üreticinin ürününe her adımında sahip çıkmasını ve daha sonra tekrar değerlendirmesini sağlayan bir sistem. Ürünlerin kullanım ömürleri bittikten sonra, eğer varsa, doğada çözünebilir kısımları kompost olarak doğaya dönerken, çözünemeyen kısımları yeniden kullanılmak üzere üreticinin elinde kalıyor. Tabii ki bu ürünlerin taşıması ve üretimi de yenilenebilir enerji ile sağlanıyor.
Bu sistem uzun dönemde çevreye en az zararı veren bir gelişme imkanı sunuyor. İyi haber ise bu yaklaşımı uygulayan üreticiler şu anda bile bulunmakta.
Bunların arasında artık herkesin elinde bulunan cep telefonun yapısını tamamen değiştirecek modüler telefon projeleri var. En ünlüsü artık Google şirketlerinden biri olan Motorola’nın Ara projesi.
Phoneblocks akımının devamı olarak gözüken bu projenin temelinde bir akıllı telefonda bulunanhemen her şeyi -ekran, kamera, batarya, işlemci- değiştirilebilir bir modüle dönüştürmek fikri yatıyor.
Böylelikle üretime hem üçüncü partiler katılacak hem de sadece pil ömrü az diye içinde onlarca değerli kaynak bulunan bir cep telefonunu atmak zorunda kalmayacaksınız.
Yalnız döngüsel ekonomi sadece bir üreticinin bir ürünü değiştirmesi ile değil birbiri ile bağlantılı ve üretim altyapısını sağlayan tüm üreticilerin değişmesi ile alakalı.
Yapmamız gereken şu anın sıkıntıları ile uğraşmaktansa böyle bir sistemi nasıl uygulayabiliriz diye düşünmek ve yeni bir endüstriyel devrimi uygulamak.
Geri bildirim: Circular Smart City Economy