Moda Dünyasının Kirli Yüzü

Şimdi size bir senaryo veriyorum: Bir hazır giyim markasından ucuza kendinize yeni bir kıyafet aldınız ve giydiniz. Yolda bir tanıdığınıza rastladınız ve size iltifat etti. İlk cevap çoğunlukla şu kadar ucuza aldım, sen de al demek oluyor.

Peki sizin o çok ucuza aldığınız tekstil ürününün arkasındaki gerçek ne?

Moda dünyası dışarıdan bakıldığında parlak ışıklar, şık kıyafetler, güzel fotoğraflar vaat ediyor, ancak madalyonun arka tarafı oldukça karanlık. Moda sektörünü hem çevreyi kirletmesi hem tedarik zincirindeki işçilerin çalışma şartlarıyla değerlendirdiğimizde ortaya karanlık bir resim çıkıyor. Sizin o ürünü o kadar ucuza almanız için kimler etkileniyor?

Tekstil sektörünün etkilerini bir yazıyla anlatmak mümkün değil. Bu yazı dizisindeki niyetim moda dünyasındaki şirketleri afişe etmek değil, ilk önce sorunlara dikkat çekmek. Ve yeri geldiğinde de bilhassa iyi örnekleri paylaşmak olacak.

1980lerden bu yana hızlı moda akımının etkisiyle tüketicilerin çılgınca alışveriş yapmasıyla büyüyen bu sektörde sorunlar büyük. Hızlı modada ortalama 52 mikro-sezon üretiliyor. Bir hızlı moda şirketi yıllık yaklaşık 500 milyon kıyafet satıyor. Dünya nüfusunun 7 milyarı geçtiğini düşünecek olursak bu rakam inanılmaz.  Sistem sizin her zaman daha çok almanızı tetikliyor. Neticede alışveriş terapisi diye birşey var. Gerek sosyal medya gerekse görsel medyada verilen mesaj hep aynı: en yenisini alırsanız daha iyi hissedeceğinizi, daha güzel görüneceğinizi söylüyorlar. Oysa ki gerçekten ihtiyacımız olanı mı fazlasını mı alıyoruz?

Modanın Çevreye Etkisi

Moda endüstrisi 1.3 trilyona yakın değeriyle global pazarların en büyük sektörlerinden biri. Yaklaşık 300 milyona yakın kişiye iş imkanı sağlayan bu sektör  petrolden sonra dünyayı en çok kirleten sektör olarak biliniyor. Küresel tekstil üretimi 1.2 milyar ton sera gazı salarak uluslararası uçuşlardan ve de deniz taşımacılığından daha çok dünyayı kirletiyor.  Yıllık üretilen 150 milyar tekstil ürünün %10’u tüketiciye ulaşmadan çöpe gidiyor.  Bu rakamların 2030 yılı itibariyle ikiye katlanması bekleniyor. Üretilen her 5 tekstil ürününden 3’ü her yıl çöpe gidiyor. Yani moda dünyası  92 milyon atıkla dünya atığının %4’ünü üretiyor. 

BUNU DA OKU:  Eski yük konteynerlerinden yeni bir teknopark

Tekstil Sektöründe İnsan

Sektör çevreye verdiği zararın yanında maalesef üretim zincirlerinde de çalışan haklarının ihlal edildiği bir sektör. Özelikle hızlı moda akımının burada rolü çok büyük. Daha evve Yeşilist’de Temiz Giysi Kampanyası ve bir tekstil işçisinin hikayesini paylaşmıştım. 2013 yılında Bangladeş’de 5000 kişiyi istihdam eden bir hazır giyim fabrikasının çökmesi ve 1100 kişiden fazla işçinin ölümü ve 2500 kişinin yaralanması moda sektöründeki problemlere dünyanın dikkatini çekti.

Tekstil endüstrisinde çalışanların %80i kadın. Merdiven altı olarak da bilinen kayıt dışı olan ve çalışma şartları son derece kötü olan tekstil işçilerinin hak ihlalleri sonsuz. Çoğu zaman küçük atölyelerde yapılan üretimlerde çoçuk işçilerin de çalıştırıldığı biliniyor. Bunlara ek olarak çalışma şartları hem çok zorlayıcı olabiliyor. Tekstilde kullanılan kimyasalların çoğu insan sağlığını olumsuz olarak etkiliyor. Ayrıca çalışma şartlarının da ağır olmasının yanında, çalışanların da istismar edildiği biliniyor. Fakat sektörün yapısı dolayısıyla tam verilere ulaşmak her zaman için problem. Bunun yanında tekstil sektöründe çalışan işçilerin maaşları da oldukça düşük. Türkiye tedarik zincirlerinde çok önemli bir ülke. Birçok markanın üretimleri ülkemizde yapılıyor. İnsana ve doğaya saygın üretim yapan işyeri sayısı tüketici ve üreticilerden gelen baskıyla değişim gösterse de maalesef sektörün ana problemlerinden biri olan ucuza üretilip, ucuza satış üreticileri çok zorluyor. (Devamı bir sonraki yazıda…)

Kaynaklar: Ellen MacArthur Foundation, BoF BCG Report, Fashion Revolution, State of Fashion 2019

Fotoğraflar: Forbes, Fashion Revolution, https://www.thestar.com/life/fashion_style/2019/10/30/why-uniqlo-doesnt-want-to-be-called-fast-fashion.html

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Genel, Hayat, Mercek, Moda
Pangolinlerin Koronavirüsüyle bağlantısı nedir?

Biliminsanları çok uzun yıllardır bizi doğal hayatın düzenini bozduğumuz zaman karşımıza çıkacak tehlikelerden birinin pandemikler olacağı konusunda uyarıyorlardı. Hatta 1996

Kapat