Sıra ekmeğe geldi: Ekmeğimizde GDO, tarım ilacı ve ağartıcı kalıntıları mı var?
Neredeyse herkesin evine günde bir adet giren, masamızdan ayırmadığımız bir yiyecek ekmek. Eskiden mis gibi kokuları mahalleye yayılan ekmeğimiz hakkında son günlerde çıkan haberler bu vazgeçemediğimiz gıdanın içindekileri sorguluyor.
İlk haber Adana’dan geldi. Adana’da bir ekmek üretim merkezinde GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tespit edildiği yönündeki haberlerin basında yer alması üzerine bakanlık söz konusu iddiaların araştırıldığını duyurdu.
Daha herhangi bir resmi açıklama yapılamamasına rağmen bu durumun üretilen ekmeğin içerisine katılan katkı maddelerinden ya da yemlik olarak getirilen ürünlerin ekmek yapımında kullanılmasından kaynaklanabileceği belirtiliyor.
TIKLAYIN: Ziraatçiler Derneği’nden uyarı: Türkiye’de üretilen ekmekler kanser yapabilir
GDO’lu ürünlerin kanser hücrelerini artırdığına dair çalışmalar bulunurken, bu ürünlerin aynı zamanda vücutta alerjik reaksiyonlara yol açabileceği ve antibiyotik direncini artırabileceği belirtiliyor. Bununla beraber laboratuvar ortamında genetiği değiştirilmiş organizmaların uzun dönemde insanları ve doğayı nasıl etkileyebileceği konusunda elimizde herhangi bir veri bulunmamakta.
Uzun zamandır gıda üretimi üzerinden kamu sağlığı araştırmaları yapan biliminsanı Bülent Şık ise ekmekte GDOların çıktığına yönelik habelere şaşırmadığını belirtiyor. Bianet’te ekmekteki tarım ilacı ve ağartıcı madde kalıntılarını analiz ettiği makalesinde bu habere değinen Şık, son dönemlerde olmaması gereken ne varsa olduğunu söylüyor.
Şık her ne kadar son dönemde yapılan açıklamalarda ekmeğin pestisit kalıntıları açısından bir sorun içermediği, buğday yetiştiriciliğinde kullanılan pestisitlerin ürünlerde kalıntısının kalmadığı söylense de, ekmek ve unda pestisit kalıntıları olduğunu belirtiyor. Buğdayın özellikle üretiminde ve depolanmasında pek çok pestisit kullanılıyor ve ülkemizdeki mevzuat buğdayda sayısı 70’den fazla tarım zehrinin kullanılmasına izin veriliyor.
Şık mevcut olarak elimizde çok az çalışma olduğundan kesin bir bilgiye ulaşmanın zor olduğunu belirtse de son yıllarda yapılan yönetmelik değişikliklerinden pestisitlerin arttığını söyleyebileceğimizi savunuyor.
Özellikle Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kanser yapıcı madde olarak kabul edilmiş glifosat, malathion ve 2,4-D gibi pestitistlerin 2008 ile 2016 yılları arasında yapılan yönetmelik değişiklikleri ile izin verilen miktarları bazı yerlerde 80 katına kadar artırılmış.
Şık bir pestisitin maksimum kalıntı limiti değerinin artırılması tarlada daha çok kullanılabileceği anlamına geldiğini ve bu durumda kullanıldığı gıda ürününde kalıntı bırakma ihtimalinin yükseldiğini savunuyor. Şık bu pestisitlerin sağlık açısından yarattığı sorunlar dikkate alınarak gıdalarda bırakacağı kalıntı miktarlarının azaltılması ya da bütünüyle sonlandırılması gerektiğini oysa tam aksine kalıntı limit değerlerinin artırıldığını belirtiyor.
Şık bununla beraber aynı pestisit konusunda olduğu gibi ürünlerde kalıntı izleme çalışmaları yapılmadığı sürece ağartıcılar konusunda da gerçek durumun ne olduğunu bilme olanağımız olmadığını öne sürüyor.
Unların içinde bulunan doğal renk maddelerinden kaynaklanan sarı rengini gidermek için ağartıcı olarak nitelenen kimyasal maddeler çeşitli ülkelerde kullanılmakta. Ağartıcı kullanımı yol açabileceği sağlık sorunlarının yanısıra A, B1, B2, E ve niasin gibi önemli vitaminlerin kaybına da neden oluyor.
Şık ağartıcı maddelerin kullanılmasına ülkemizde izin verilmediğini ancak kesin bir test yapılmadığı sürece kullanılmadıkları anlamına gelmediğini savunuyor. Maalesef yetersiz veriler ve araştırmalar yüzünden kamu sağlığını etkileyen maddelerin bilgisine ulaşamıyoruz. Sadece insanları değil, doğayı da etkileyen bu zararlı kimyasalların çevreye etkisini de göz önüne almalıyız.
Şık ekmeğin sağlıklı üretilmesinden sorumlu kurumlar üzerinde baskı oluşturmamızı, halk sağlığını korumak için hangi çalışmaların yapıldığını sorgulayıp bu çalışmalardan elde edilen sonuçların kamuya açık, erişilebilir olmasını talep etmemiz gerektiğini belirtiyor. Peki şimdi ne yiyeceğiz diyenlere ise en azından birkaç kez ekmek yapmayı denemelerini öneriyor.
Siz de evde ekmek yapmayı denemek için buradaki tarifimize göz atabilir, Dr. Bülent Şık’ın makalesine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.