140 milyon yıl önce dünya üzerinde açan ilk çiçek ile tanışın

İlk çiçek veren bitki için 3 sihirli bir rakamdı. Şu ana kadar evrim üzerine yapılmış en geniş çalışma, bu bitkinin çiçeklerinin taç yaprağı şeklinde 3 katlı sarmal bir tepale sahip olduğunu öne sürüyor. İlk çiçek veren bitki, görüntü olarak manolya, düğün çiçeği ve defneye benzese de şu anda yaşayan bütün çiçeklerden farklı özelliklere sahip olduğu düşünülüyor.

Evrim teorisi içerisinde tüm türlerin tek bir ortak atadan gelmiş olabileceğini ilk öne süren bilim insanı olan Charles Darwin, çiçeklerin tarih sahnesine bu kadar geç çıkıp, tohumlu kadim ağaçlardan daha başarılı olmasını menfur bir gizem olarak tanımlamıştı.

Montsechia Vidalii adlı tür 125 milyon yıldan uzun süre önce İspanya’daki göllerde yetişiyordu.

Şu anda çiçek veren bitkiler her 10 bitkiden 9’unu oluşturuyor, yani 350 milyon yıl önce ortaya çıkan tohumlu bitkileri alaşağı etmiş durumdalar. Çiçekler için ise evrimsel bir başlangıç noktası bulmak zor, zira çiçek veren bitkiler nadir olarak fosilleşiyor, buna rağmen, en eski çiçek veren bitki 2015 yılında İspanya’da keşfedilmiş ve 130 milyon yıl öncesine tarihlendirilmişti.

Buna rağmen, biliminsanları çiçek veren bitkilerin 250 milyon yıl önce ortaya çıktığını düşünüyor. İlk çiçek hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için Fransa’da bulunan Paris-Sud Üniversitesi’nden 36 kişilik bir araştırma grubu 6 yıl boyunca neredeyse her tür çiçek veren bitkiyi inceleyip, atasal özelliklerini belirlemeye çalıştılar.

Grup, moleküler analizler ile tarihleri düzenledikten sonra, ilk çiçeğin evrimini gözler önüne seren bir evrim ağacı modellediler. Bu modele göre ilk çiçeğin 11 ya da daha fazla tepali ve erkeklik organı olduğunu, genellikle üçerli gruplar şeklinde hem erkek hem de dişi üreme sistemlerine sahip olduğunu gösteriyor.

Her çiçek veren bitki gibi kendine özgü bir şekilde dizilen çiçeklerin 1 cm’den daha küçük olduğu düşünülüyor. Uzmanları en çok şaşırtan konu ise şu anda yaşayan çiçekler ile karşılaştırınca ilk çiçeğin taçyaprağı şeklindeki tepallerinin sayısı olmuş.

BUNU DA OKU:  Dünyanın en acayip 10 ormanı

Bu sayının daha sonra azalması ise çiçeklerin şimdiki baş döndürücü ve özelleşmiş şeklini almasını ve ekosistemlerindeki polen taşıyıcılara uygun bir şekilde evrimleşmesini sağlamış.

Model aslında Darwin’in menfur gizemini de bir şekilde çözüyor. Öyle gözüküyor ki, çiçeklerin bu kadar yayılmasının arkasında daha karmaşık bir yapıda evrimleşmek değil, daha basit ve uyumlu bir şekilde evrimleşmeleri yatıyor.

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Görkem Gömeç

Boğaziçi Üniversitesi ve SUNY Binghamton'da Küresel ve Uluslararası İlişkilerden sonra İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde Sürdürülebilirlik üzerine master yaptı. Teknoloji, kitlesel değişim ve akıllı politikalar ile çözümler bulabileceğimize inanıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji
Uzmanlar uyarıyor: Bu durum devam ederse Paris Anlaşmasının gerçekleşme şansı sadece %5

Uzmanlar şu andaki ekonomik büyüme, sera gazı salımı ve nüfus eğilimleri ile yüzyılın sonunda Dünya'nın 2 derece ısınma riskinin oldukça...

Kapat