20 cm yetmez ama yine de başımda zafer sarhoşluğu var

Bayramın başlamasına 2 gün kala, haberler harika. Keyfim pek yerinde. Neden derseniz, lüfer kampanyasında gelinen son noktadan dolayı derim.

Fikir Sahibi Damaklar’ın “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” ve hemen hemen eş zamanlı başlayan Greenpeace’in “Seninki kaç cm?” kampanyalarının sonucunda ulaşılmış bir zafer var ortada. Haberi Yeşil Gazete’de yazdığı gibi aynen aktarıyorum:

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, su ürünleri avcılığını düzenleyen tebliğde değişiklik içeren taslağı hazırladıklarını, buna göre avlanma limitinin lüfer için 14 santimetreden 20 santimetreye, lagos ve orfoz balıkları için 30 santimetreden 45 santimetreye çıkarıldığını bildirdi.

Bu habere çok sevindim çünkü canım İstanbul’umda ben nasıl lüfer yiyerek büyümüşsem, kızım da lüfer nedir dediğimde türü tükenmiş bir balığın kitaplarda fotoğraflarına bakmaktan ziyade, bu boğaz balığını tanıyacak. Evet, gelecek nesile bir şeyler bırakabilecek olma ihtimali beni çok mutlu etti. Ama bununla beraber, daha evvel hiç bir sivil toplum insiyayitifinin bir neticeye vardığını görmemiş bir neslin çocuğu olarak, ilk defa ümitlendim. Demek ki, inanılırsa, bir yola baş koyulursa bir yere varılabileceğimizi gördüm.

Yaklaşık bir sene önce tanıştığım “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın Kampanyası”nın lideri ve arkasındaki güç olan sevgili Defne Koryürek’ten çok şey öğrendim. Ama en çok sürdürülebilir olmak için yılmamayı ve de kollektif yapıcı bir üslup edinmenin önemini öğrendim. Lüferde 20 cm. yeter mi derseniz, hayır derim. Ancak bundan bir sene önce 19 Ekim 2010‘da sabaha karşı balık haline girerken ben bu kadar çabuk bir süredir buralara varacağımıza bile inanamıyordum. Gelin görün ki bugün buraya geldik. Elbette bitmedi. Sürdürülebilir balıkçılık, soyları tehdit altında olan balıklara dair daha yapılacak çok şey var. Ama demek ki doğru bir yoldayız. Yeter ki, isteyelim, yılmayalım, inanalım ve yapıcı olalım. Ben bunun üzerine bayram tatilime başlıyorum sanırım. Hepinize harika bir bayram dilerim.

BUNU DA OKU:  Şikayet hakkımıza dair
Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Ergem Şenyuva

İstanbul'da doğdum büyüdüm. Hep bu şehri, kültürel ve doğal mirasını koruma derdindeydim. Bir yandan yeşili ve doğayı nasıl gelecek nesillere bırakırız kaygım vardı. 2006 senesinin sonunda hayatımı değiştiren olay oldu ve kızım doğdu. Yaptığım her şeyi sorguladığım ve tekrardan en başa döndüğüm bir dönemden sonra, kurumsal hayata veda ettim. 2009 yılında Al Gore'un iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Climate Project derneğinin Türkiye temsilcisi oldum. İklim değişikliğini ve yaşadığımız dünyanın nelerle karşı karşıya olduğunu fark ettikçe, elimi taşın altına sokma zamanı geldi diye düşündüm. 2010 yılının sonunda Yeşilist'i kurdum. Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabileceğimize, hepimizin atabileceği küçük adımlarla büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Gıda, Gıda Gündemi
Bayram Sofranızda Leziz Raw Food Tarifleri

En lezzetli tariflerden seçkiler.

Kapat