Bir dakika o zaman, biz bu betonu neden atıyorduk?

Malumunuz; bunca kaosun içinde gündemimizdeki tutunacak neredeyse tek dalımız bayram tatili planları. Hem gün içinde eşle dostla muhabbet ederken hem de otobüste vapurda kulak misafiri olduğum cümleleri bir araya getirince fark ettim ki herkes; ‘tatil’ adı altında paketlenmiş; havuzlu, açık büfeli, animatörler ve son dönemlerin en kötü müziklerini bir araya getirmeye and içmiş beach club’ların hükümdarlığında yaşanan tatillerden bıkmış, kaçacak delik arıyor. “Ee bir dakika o zaman,” dedim. “Biz bu ülkeyi neden satıyorduk?”

Çocukluğumun gazete sayfalarını kaplayan gazete ilanları ve ‘eylülde daha ucuz oluyormuş, ölü sezon…’ diyip; açık büfe, sınırsız yerli-yabancı içki, yedi tane de havuzu varmış, yok efendim sauna, uzak doğu masajları, yedi farklı diskosunda köpük partisi derken lafın neredeyse ‘tatil köylerinde kızlar teklif ediyormuş’a getirildiği sohbetler dün gibi aklımda.

tatil

Herhalde benim algım şaştı, koca turizm sektörü bize haber vermeden şekil değiştiriyor olamaz diye hayıflanıp günümüzün gazete ilanları olan fırsat siteleri çukuruna attım kendimi. Tıkladım ‘Bayram Fırsatları’na: Kaz Dağları’nda safari, Ağva’da Göksu kıyısında kahvaltı, Kerpe’de sessizliğin tadı, Eski Foça’da doğa keşfi, Kasraburun’da trekking, Gökçeada’da sessizliğin ve doğanın tadını çıkarmaya davetlisiniz… Allah allah.

Ay ama pardon bizim velinimetimiz yabancı turistlerdi. Her yıl İngiltere’den, Rusya’dan gelip sahillerimizi dolduran, bize bavul bavul döviz akıtan yabancı misafirlerimiz. Gelelim onlara: Stanford Üniversitesi ile ortak çalışan ve kâr amacı gütmeyen bir kurum olan the Center for Responsible Travel’ın (Bilinçli Seyahat Merkezi) raporuna göre, 2012’de dünyada tatil için seyahat eden turist sayısı bir milyarı, uluslararası turizm geliri 1 trilyon doları geçmiş.

Amerika, Rusya, Amerika, Almanya ve daha birçok Avrupa ülkesinin son beş yıllık turizm aktivitelerini inceleyen kurumun raporunda aynı zamanda bilinçli turizmin sadece ahlaki olarak gerekli değil, aynı zamanda sektörün ayakta kalması için zorunlu olduğu belirtiliyor. Yapılan sayısız araştırma seyahat planlayan turistlerin, birörnek tatil paketlerinden kaçınıp ‘kendilerine has’ anılar yaratmak, ve ziyaret ettikleri bölgeye yerel katkı sağlamak için sosyal ve çevresel olarak korunmuş bölgeleri tercih ettiğini ortaya koyuyor. Daha da önemlisi, yapılan araştırmalar 1990’lı yıllarda çevresel ve sosyal sorumluluk kıstaslarına uygun hareket eden şirketlerin günümüzde diğerlerine göre ekonomik olarak daha iyi durumda olduklarını gösteriyor.

BUNU DA OKU:  Al Gore'un Tercih Sizin kitabını kazananlar belli oldu!

Bu bağlamda en büyük bulgu; tüm dünyada tatile çıkacak turistlerin en önemli kriterlerinin gidecekleri coğrafyanın temiz ve doğası korunmuş olmasına dikkat etmeleri. Bunun yanında ekolojik tatillerden elde edilen gelirin %95’e varan kısmı yerel ekonomiye dönüş sağlarken, paket tatillerde bu oran %20’lere düşüyor.

tatil3

Ülkemizde de geçtiğimiz eylül ayında TUSİAD‘ın hükümete sunduğu ‘Sürdürülebilir Turizm‘ raporunda şu fiadelere yer veriliyor. “Dünya turist gelişlerinin yaklaşık üçte birini, dünya turizm gelirleri ile yatak kapasitesinin ise yaklaşık dörtte birini elinde bulunduran Akdeniz çanağının olağan seyirde önümüzdeki yüzyıl sonunda tamamen kirlenmesi beklenmektedir. Dolayısıyla, Akdeniz çanağı çevresinde yer alan gelişmekte olan ülkeler ise bütünsel bir yaklaşımla, ekonomik, sosyal ve çevresel unsurları da içinde bulunduran bir sürdürülebilirlik anlayışını benimsemek durumundadırlar. Ancak, yüksek nüfus artışı, yetersiz sermaye birikimi, doğal kaynaklara bağımlılık ve finansman sorunları gibi nedenlerle bunu hayata geçirmekte gelişmiş ülkelere nazaran daha fazla zorlanmaktadırlar.”

Bütün bunları okuyup azıcık kafa yorunca insan düşünmeden edemiyor: Biz yıllarca turizm die yırtınanlar; acaba tüm sit alanlarını imara açıp, doğal yaşam alanlarına HES MES kondurup, ormanın bir tarafına havaalanı bir diğer tarafına köprü yapıp kalan yeşil alanlara da bir an evvel duble, üçlü-beşli yollar döşemenin falan telaşındayken bir takım detayları gözden kaçırmış olabilir miyiz?

 

Kaynaklar:

http://www.responsibletravel.org/news/Fact_sheets/Fact_Sheet_-_Global_Ecotourism.pdf

http://www.responsibletravel.org/news/Fact_sheets/Crest_RTI_TrendStats_print_1_4%20%283%29.pdf

http://www.turizmguncel.com/haber/tusiaddan-hukumete-surdurulebilir-turizm-icin-sorumlulugunuz-buyuk-h12324.html

http://www.artvin.edu.tr/karok3/IV.Cilt/%281575-1594%29.pdf

http://www.ethicaltraveler.org/2013/04/new-report-on-trends-and-statistics-finds-interest-in-responsible-travel-on-the-rise/

 

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Deniz Aytekin

Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe okudu. Çevre, edebiyat ve felsefe alanlarında yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapıyor.

Bir cevap yazın

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Doğal Kaynaklar, Ekoloji, Ekoturizm, Kent
Kentleşmeye inat çatı bahçeleri

Zach Pickens, bina tepesindeki bahçesinde sıcak havada yetiştirilebilen egzotik sebzeler yetiştiriyor.

Kapat