Birinci sınıfı mı anasınıfını mı tercih etmeliyiz bilemedik
Geçtiğimiz yıl okulların kapanmasına yakın hayatımıza 4+4+4 diye yeni bir sistem girdi. Veliler, okullar, öğretmenler herkes bu sistemin neresinde ve nasıl durması gerektiği bilmecesini bütün yaz boyunca çözmeye çalıştı. 66 aylık bir çocuk velisi olarak ben de sorularıma cevap arayan yüzlerce anneden biriyim. Bu konuda hem çok araştırma yaparak konuya son derece hakim olan, hem de kendisi de 5,5 yaşında bir çocuk annesi olan sevgili dostum Elif Doğan, Blogcu Anne‘ye yeni sistemi sordum.
Röportaj: Ergem Şenyuva
Sevgili BlogcuAnne, Bu yıl büyük oğlun Deniz 1.sınıfa başlıyor? Heyecanlı mısın?
Evet, çok heyecanlıyım. Her ne kadar bu noktaya gelmemiz vakit alsa da… Uzunca bir süre kararsız kaldık. Birinci sınıfı mı, anasınıfını mı tercih etmeliyiz, bilemedik. Gerçi tam bir tercih hakkımız yoktu, göndermek istemememiz halinde rapor sürecine girmemiz gerekecekti. Son haftalarda artık bir karar vermemiz gerektiğini fark ettik, eğriyi doğruyu önümüze koyup tarttık. Birinci sınıfa devam etmeye karar verdik. Kararımızın doğruluğundan emin değiliz, ancak madem böyle bir karar verdik, o halde bunu benimseyeceğiz dedik. Bu dayatmaya karşı olan mücadelemize devam etmekle birlikte Deniz için heyecanlıyız. Gerçek şu ki oğlumuz hayatında bir defa ilkokula başlıyor ve şartlar ne olursa olsun bu heyecanın ondan çalınmasını hak etmiyor.
Eğitim sistemimizde 4+4+4’le yeni bir dönem açıldı. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Nereden başlasam? Bu 4+4+4 ortaya çıktığından beri o kadar çok şey düşündüm, o kadar fazla yazı yazdım ki… Özetlemem gerekirse: endişe, tedirginlik, güvensizlik etrafında yoğunlaşıyor hislerim. Belirsizlik çok rahatsız edici. Daha da rahatsız edici olanı bu sistem değişikliğinin oldu bittiye getirilmiş olması. Devlet yetkilileri “Biz 66 ay derken atmıyoruz, incelemeler yaptık” diyorlar, aynen bu ifadelerle. Oysa gerçek şu ki bu sistem çıkış noktasında 60 ayı zorunlu tutuyordu. Sonradan gelen itirazlarla 66 aya çekildi. Sırf bu bile ne kadar inceleme yapıldığını gösteriyor aslında.
Bu sistemin çıkış sürecinden beri MEB bu süreci yönetemedi. Oldukça despot bir tavır takındı, “Çocuklarını göndermeyen velilerden hesap soracağız” dedi, yetmedi karşı çıkan velileri önce “zengin ve eğitimli” şeklinde kategorize ederek çocuklarını yanından ayıramamakla suçladı. Son noktada ise iyice ileri giderek PKK’yla ilişkilendirdi; “laikçi” (!) olmakla itham etti, bu sisteme karşı olan her kesimden veli olmasına rağmen. MEB’in bu tutumu ve dayatması, kısa bir sürede ve yeterli altyapı olmadan getirilen bu sisteme karşı iyice bir güvensizlik yarattı.
Velilerin kafası yeni sistem konusunda çok karışık. Bu konuda takip edebilecekleri güvenli kaynaklar nelerdir sence? (pek tabii blogcuanne.com’la beraber)
Ben BlogcuAnne’de genellikle kişisel görüşlerimi belirtiyor, yorum yapıyorum. Sosyal medya üzerinden ise çokça haber paylaşıyorum. Haber kaynağı olarak Abbas Güçlü’nün Eğitim Ajansı bu konuda bence en kapsamlı, en gerçekçi kaynak. Çocuk ve ergen psikiyatri Prof. Dr. Yankı Yazgan gerek web sitesinde gerekse Twitter üzerinden konuyla ilgili çok önemli paylaşımlarda bulunuyor.
Kafası karışık velilere neler tavsiye edersin?
Bir karar vermelerini. İyi ya da kötü bir karar vermelerini ve onu benimsemelerini. Biz kararsız kaldıkça bu kararsızlığımızın yol açtığı gerginliği ister istemez çocuklarımıza da yansıtıyoruz. Her ne olursa olsun, ne şekilde olmuş olursa olsun bir karar vermemiz lazım. Örneğin biz elimizdeki bütün verileri ortaya koyduk, artısını eksisini dizdik ve en sonunda 69 aylık oğlumuzun ilkokula başlamasının, bir sene anasınıfına gitmesinden onun için daha az kötü (daha iyi değil) olacağına karar verdik. Bu kararı verirken içinde bulunduğumuz bütün koşulları göz önüne aldık. Dolayısıyla “herkes şunu yapmalı” diye bir şey demek doğru olmaz, herkesin çocuğu, çocuğunun gideceği okul, çocuğunun öğretim hayatı boyunca anne-babanın verebileceği destek farklı. Birine uyan, diğerine uymayabilir ve tabii ki verilen karar doğrusu olmayabilir. Bunu bilmek mümkün değil ama bir karar vermek lazım.
Her veli şüphesiz çocuğunun başarılı olmasını ister. Son zamanlarda sistemi çok iyi incelemiş bir kişi olarak, sence çocukların önünde nasıl bir yol var?
Karışık ve belirsiz. Ama bu 4+4+4 yüzünden mi diyecek olursanız hayır derim. Türkiye’de eğitim sisteminin değişmesi çok normal bir şey. Bir programda Abbas Güçlü “Eğitim sistemi anayasa gibi olmalı, kimse değiştirememeli” demişti. Oysa bizde her iktidarla birlikte eğitim sistemi değiştirildiği gibi, son on yılda Bakan değiştikçe sistem de değişti! Şimdi bu 4+4+4 olmasaydı başka bir şey olacaktı. Her an her şey olabilir ve bu belirsizlik insanın içinde güven bırakmıyor. Bu yüzden de biz anne-babaların çocuklarımızın öğretim hayatı boyunca onlarla birlikte hareket etmememiz, onlara destek olmamız, elimizden geldiğince sürece dahil olmamız bence çok çok önemli.
Küçük oğlun Derin’in 1. sınıfa başlamasına daha zaman var. O 1. sınıfa başladığında nasıl bir deneyim hayal ediyorsun?
Henüz bilemiyorum çünkü önümüzde iki sene var. Sadece şunu biliyorum: Derin bir ay erken doğduğunda çok sevinmiştim, sınıfın büyüklerinden olacak demiştim. Şimdi mart sonu doğumlu olarak yine en küçük olacak gibi görünüyor. Ama o zamana kadar ne olacak, bilmiyoruz tabii ki… Kaldı ki birilerinin de sınıfın en küçüğü olması lazım.
Öğrenci başarısında öğretmenin rolü çok büyük. sence öğretmenler 4+4+4 soucunda ortaya çıkabilecek sorunları çözmek için hazırlar mı? Bu konuda neler yapılıyor?
Geçenlerde görüştüğüm bir devlet okulu idarecisi “Korkmayın” dedi bana, “Bizim öğretmenlerimiz sistem değişikliğine hazırdır, çok çabuk uyum sağlarlar” . Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Mutlaka doğruluk payı vardır bunda. O kadar çok değişiyor ki sistem, onlar da sisteme uyum sağlamayı öğrenmişlerdir elbette. Ancak buradaki değişiklik çok daha farklı. Özellikle bu sene okula başlayacak çocuklar için, aralarında neredeyse iki yaş fark olan çocuklarla birlikte olacaklar. Müfredat yumuşatıldı, ilk dönem kesme-yapıştırma yapıcaklar deniyor. Ancak sınıf öğretmenleri, okul öncesi eğitimden farklı uzmanlık alanına sahipler. Bir haftalık bir video konferans eğitimiyle bu yeni müfredatı nasıl sindirecekler, çok belirsiz.